31 Mayıs 2018 Perşembe

İyi Parti de özerklik vaat ediyor

Neval Kavcar
İyi Partinin seçim beyannamesi, CHP beyannamesinden ders alarak hazırlanmış. Sivri konulardan kaçıyor gibi yapmışlar. Ortaya silikon yusyuvarlak nereye çeksen oraya uzayan vaatler yığını çıkmış. Millet yozukmasın diye, Soros dili kullanılmış. Bu niye böyle dendiğinde “yanlış anlamışsın” demek için.

“Parlamenter sistemi geri getireceğiz. Parlamenter sistemi geri getireceğiz.. Parlamenter sistemi geri getireceğiz” şeklinde kırk kere söylenirse olur tarzı söylem geliştirilmiş. Hemen her konunun arasına serpiştirilmiş.

“Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizi ekonomik ve sosyal yönden kalkındıracağız, vatandaşımızın refah düzeyini yükselteceğiz” denmiş. Geri kalan beş bölgenin başı kel mi? Bölgesel farklılık mı var aziz vatanda diye soralım.
***
YEREL YÖNETİMLERE ÖZERKLİK

“Yerinden yönetim kuruluşlarının merkeze olan bağımlılığını azaltacağız”ı denmiş ki, anlamı yerel yönetimlere özerklik demektir. CHP’nin başına geleni görüp örtülü söylemişler. Lafı evirmişler çevirmişler. Yerinden yönetim nedir? “Özerk birimlerin kendi kendini yönetme usulü.”

HDP olmadan bir baltaya sap olamayacaklarını düşünüyorlar. Fakat sanılmasın ki bunların oy oranı yüksek olsa, HDP’ye göz kırpmayacaklar. Bırakın göz kırpmayı, PKK’nın yanağından öpecekler her şekilde. Var oluş sebepleri o zaten. BOP’un yeni evresine talipler. “Kürt özerkliğinin sınırını programında çizen” İP neticede.

ABD biliyor ki, Türkiye kendi milli menfaatini korudukça bölgede Kürt Devleti kurulamaz. O bakımdan, İP-CHP ve SP’nin “Kürt özerkliğine” selektör yapması, OHAL’e karşı çıkışlarının altında bu yatıyor.

CHP’de, İP’de “Yurtta Sulh, Cihanda sulh”dan vaz geçmiyor. Ne kadar Atatürkçüler değil mi?

“…cağız… ceğiz..cağız…ceğiz”dan geçilmeyen vaatlerle dolu satırlar.

Terörle mücadeleyi “dengeli ve orantılı” yürüteceklermiş bu arada. Nasıl yani?

Hali hazırda var olan kurumları tekrar kuracaklarmış. O kurumların var olduğunu sanırım bilmiyorlar.
***

TRT’yi satıp, şeker fabrikalarını geri alacaklarmış. Radyonun 1927’de İstanbul’da yayına girmesini sağlayan Atatürk’tür. 1964’de adı TRT olmuştur. TRT’ye niye üvey evlat muamelesi yapılıyor? “İstanbul Radyosu’nun ilk naklen yayını 3 Şubat 1932'de Atatürk’ün isteği ile Ayasofya Camii’nden Kadir Gecesi okunan ezan ile başlamış ve Mevlitle devam etmiştir.”

Koyun ağılının yanına diken dikip, dikene takılan yünleri ekonomiye kazandıracaklarmış. Turizmde Türkiye’yi dünyanın 5. Turizm merkezi yapacaklarmış. Nasıl? Potansiyelleri harekete geçirerek. Hangi potansiyelleri? “Potansiyelleri işte..”

Meselâ inanç turizmi.. Vatikan;” Meryem Ana Bülbül dağında yaşadı, bizim papaz rüyasında gördü” deyip oraları sahiplenmişti, bunlarda benzeri uygulamaya girecek her halde.

Stratejik madenler için özel düzenlemeler yapacaklarmış. Mesela?
Uzun lâfın kısası; Ütopyada kulaç atıyorlar. Gerçek ve akıllarındaki tek şey “özeklik.”

***
NOTLAR

BTP seçime katılmama kararı aldı. 2015’de aldığı oy miktarı 90.322. Yenimesaj’da çıkan habere göre CHP ve BTP derin görüşmeler yapmış. Vekilliklere kadar. Sonra CHP istememiş. CHP, Haydar Baş’a yer vermeyince ip kopmuş. Çok ilkeli imişler doğrusu.

Fatih Erbakan “SP’ye verilen oylar CHP’ye gidecek. Hiç vermeyin boşa gitsin” dedi.
Sözcü’nün patronu Burak Akbay yurt dışından idare ediyor gazetesini. Hakkında yakalama kararı var, göğsünü gere gere teslim olmuyor. Hakkındaki suçlama ise "Silahlı terör örgütünü yönetme" ve "Silahlı terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından 16,5 yıldan 30 yıla kadar hapis istemi.

“Pervin Buldan: PKK ile herhangi bir bağlantımız yok. Bir dönem çözüm için gidip görüşmüş biriyim.” Boşuna günahını almışız valla.

Yusuf Halaçoğlu “bana Kayseri’den 1. Sırayı verdiler, kabul etmedim” diyor. Sebebi de “aile”siymiş!!!??? Düştüğü yerden kalkmayı beceremedi daha.



 1 Haziran 2018

30 Mayıs 2018 Çarşamba

CHP-İP-SP; Küresel sistemin çarkı

Neval Kavcar
Ekonomiyi düzeltmek için OHAL’i kaldırmaktan söz ediyorlar. Allah Allah, fabrika çarkları OHAL olunca dönmüyor mu?

Devam ediyorum CHP’nin “Merkez bankası bağımsız olacak” demesine. Dünya ekonomisinin belirleyeni dolar ve ABD’deki şirketler olduğu halde, hangi devletin merkez bankası bağımsız acaba? Küresel piyasaya göre şekil almak, bağımsızlık değil yedi düvelin değirmenine su taşımaktır.

Meselâ ABD merkez bankası, birkaç özel büyük bankanın kontrolünde. Şimdi bu bağımsızlık mıdır? Bence “bağımsız-tarafsız” gibi hayaller peşinde koşmak yerine “milli” kelimesini koymanın tam da zamanı. Devlet içinde, devletten bağımsız, özerk yapılar olmaz. Bunun anlamı oralara FETÖ gibi kriptoların yerleştirilip, devleti sıkıştırma mekanizması olarak kullanılmasıdır.

Bize “insan haklarını dayatan, terörle mücadele edildiği imajını çizen” vahşi batının başkentlerinde PKK, devlet konuk evlerinde misafir ediliyor yıllardır.

Helsinki’de dönercilik yapan kaçak PKK’lı kendisi anlattı. Devlet bizi oraya “Trafik Güvenliği Eğitimi” için yollamıştı. Akşam yemeği için girilen dönerci PKK’lı çıktı. Yıl 2002. Can güvenliğinin olmadığını, kaçarak Finlandiya’ya geldiğini, uzun süre devlet konuk evinde kaldığını anlattı. Ne ile suçlandınız, sorusuna; “Üç-dört TC askeri öldürdüm” cevabını verdi. Ben de” bedelini elbette ödetirler” dedim. Gerisi kalsın.

Kısaca: Dünya bize ders vereceğine, insanlık düşmanlarını beslemesin. Tehdit bitene kadar da OHAL kalsın.
***

NE TARAFSIZ YARGI, NE DE CUMHURBAŞKANI GÖRMEDİK

CHP- İP ve SP’nin tek argümanı var. “Parlamenter sisteme dönüş, tarafsız cumhurbaşkanı ve kuvvetler ayrılığı masalı.” HDP’ye de “açılımın kralını yapma” sözü verildi, ekip tamam.

Ülke zarar görmesin, devlet kurumları yıpranmasın diye sustuk, şimdi gerçekle yüzleşme vakti. Hangi Cumhurbaşkanı, ne zaman tarafsız oldu? Muharrem İnce’nin yakasından altı oklu rozeti çıkarmakla tarafsız mı olunuyormuş? Muharrem’den altı oku söktüler, beyanname altı oklu CHP genel başkanınca anlatıldı. Zaten tarafsızlık, nötrlük diye bir şey de olmaz.

Parlamenter sistem dedikleri de onca yamaya rağmen ayakta zor dursa da, kör topal idare ediliyordu. Ta ki CHP aklı 367’yi icat edene kadar. Bu icat sebebiyle, iktidar Cumhurbaşkanını seçemeyince, onlar da başka icat yaptı. 21 Ekim 2007 Referandumu ile parlamenter sistem Arapsaçına döndü.

Defalarca yazdım. AKP referandum kararı aldı “11. Cumhurbaşkanını seçmek ister misiniz?” diye sormak için. Ardından tekrar iktidar olunca geriye yürüyen referanduma rağmen Cumhurbaşkanını kendileri seçtiler. CHP’liler, vekil yeter sayısına rağmen Anayasa mahkemesine başvurmak yerine meclise girmedi. Sonra yıllarca “Bahçeli, Gül’ü seçtirdi yalanı attılar.” El insaf artık.

Parlamenter sistem 21 Ekim 2007’de komaya girmiş, 10 Ağustos 2014’de vefat etmiştir. On bir yıl sonra “parlamenter sistemi geri getireceğiz” diyorlar.

Kuvvetler ayrığı da hikaye. Ne yazık ki, ne ülkemizde, ne de Dünya’da ki örnekleri ile “Kuvvetler ayrığı” hiç olmamıştır. Halkı kandırmaktan öte değildir. Sözde hakimler bağımsız karar verirmiş? Niye biz bilmiyoruz acaba?

Adalet bakanlığının memuru hakim-savcılar elbette yasalar çerçevesinde hüküm verir de, mesela eski Adalet Bakanı Moğoltay hakim-savcı alımlarında solcuların istiflenmesine “ülkücüleri alacak değildik” demesini nereye koyacağız? Yine şu anda ayıkla ayıkla bitmeyen FETÖ’cü hakim, savcı, TSK mensupları ne olacak?

Kaf Dağında yaşamak yerine gerçeklerle yüzleşip, akıl çerçevesinde buluşalım. Düzgün kanunlar çıkarıp, hükümleri vicdana değil kanuna göre verelim. Ki sisteme mikrop bulaşmasın.
***

UBER DEĞİL KENE TAKSİCİLİK SONA ERDİ

Küresel Sivil Topluk Kuruluşları yetmedi, San Francisco’ya bağlı, internet üzerinden taksi kiralayıp, tüm kazancın ABD’ye aktığı, bulunduğu devlete vergi vermeyen korsan taksi şebeke ağı türedi. Kamuoyuna bizim taksicilerin saldırısı ve mazlum rolü ile düşmüş olmaları onları haklı yapmıyor.

Devletlerin başının belasıydılar. Kendi özerk devletçikleri ile kene gibi toplumun kanını emen bu güruh hakkında AB’de tüm yetki devletlere verildi. “Yasaklanabilir” tarzında. Nihayet Türkiye’de benzer karar aldı, UBER’in ruhuna el Fatiha okundu.

“Resmi Gazete’de yürürlüğe giden düzenlemeye göre, korsan internet uygulamalarına taşıtını kullandıranların belgesi iptal edilecek. 2 yıl faaliyetleri yasaklanacak. Uber'e çalışan araçları kendi bünyesinde kayıtlı gösteren firmalara uyarı cezası verilecek. Devamı halinde ceza kesilecek.” (29 Mayıs 2018)

ZAMANINDA, DOZUNDA ÖNEMLİ BİR KARAR. İŞTE “CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ” BU DEMEK. Çabuk karar verebilme yeteneği. Sistem neredeyse şimdiden devreye girdi.

31 Mayıs 2018

28 Mayıs 2018 Pazartesi

CHP’den Sevr’ci seçim vaadi: Eşit vatandaşlık

Neval Kavcar
CHP, seçim beyannamesini açıkladı. İttifak olarak, BOP’a talipler.
***
KÜRT SORUNUNDA EŞİT YURTTAŞLIK (1)

Toplumsal Barış-Kürt sorunu ana başlığı altında “Kürt sorununa eşit yurttaşlık temelinde çözüm” yazılmış. “Kürt Sorunu’nu eşit yurttaşlık ilkesi ve diyalog temelinde, salt güvenlikçi anlayışa teslim olmaksızın, cesaret ve kararlılıkla çözeceğiz” denmiş.

Yüz yılın dolmasına iki yıl kala Sevr yine yeniden. “Bir daha gel Samsun’dan “müziği eşliğinde Atatürk’ü kullanarak BOP planını uygulama peşindeler.
CHP beyannamesinde göstermelik de olsa FETÖ ile mücadele yok.

Eşit vatandaşlığa; İyi Partiden, Saadetten tepki gelmedi, razılar. Ya CHP’nin ulusalcıyız, Türkiye’nin temelini atan partiyiz diyen tabanından. Henüz haberleri yok. Biz söylesek iftira derler, Allah’tan Nihat Genç veryansın etti. (2)
***

36 ETNİK KÖKENE ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ KURMAK??!!

CHP’nin bölücü “eşit vatandaşlık” vaadi ile sınırlı değil. “Kürtçenin yanı sıra Türkiye’deki tüm kardeş dillerle ilgili araştırma enstitülerini yaygınlaştıracağız. Kapatılan tüm enstitüleri kadro tahsis ederek yeniden açacağız.” (1)

Eşit vatandaşlık kavramı yelpazesi içinde, geçmişte sıkça duyulan, 36 etnik kökeni suluyor CHP. Mübarekler siyasi parti değil Alman vakıfları gibiler.
***

YEREL YÖNETİMLERE ÖZERKLİK VE ANADİLDE EĞİTİM VAADİ

Başka ne yapacak CHP? “Yerel yönetimlerin özerkliklerini AB standartlarına kavuşturacağız. TBMM tarafından 8.5.1991 tarihinde kabul edilen Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı uygulayacağız. Anadilin öğrenimi hakkından tüm yurttaşlarımızın yararlanabilmesi için gerekli yasal ve kurumsal altyapıyı kuracağız.” (1)

İyi partide, o özerkliğin sınırını parti programında çizmişti. “Doğu-Güney Doğu Sınırı” diye. Tencere –kapak misali bu ittifak.
***

AKP KÜRT SORUNU ÇÖZÜMÜNDE HUKUKİ YAPI OLUŞTURMADI, BİZ YAPARIZ

Açılım konusunda AKP’yi suçluyorlar. AKP’nin Kürt Sorunu’nu çözme vaatlerinin akıbeti de benzer olmuştur. AKP, Kürt Sorunu’nun çözümü için bir hukuki yapı oluşturmaktan kaçınarak, gayrı resmi mekanizmaları ve merdiven altı süreçleri uygulamaya sokmuştur.”(1)

Tüm bu gerçekleri, duyanlar duymayanlara anlatsın.
***

Not: 1- CHP’nin seçim beyannamesi adı altında yayınladığı, devletin birliğine, milletin dirliğine dinamit koyduğu seçim beyannamesi aşağıda. 240 sayfalık kitapçığı okumaya devam ediyorum.
Saadet Partisinin seçim beyannamesi resmi siteleri dahil hiçbir yerde yok.
İyi Parti beyannamesini 30 Mayısta açıklayacak-mış da gerek kaldı mı acaba?

      2- Eşit Vatandaşlık nedir? “Türk vatandaşlığı yerine, Türkiye’de yaşayan her etnisiteye kendi dili ile eğitim yapmasına, parlamento başta olmak üzere yerel yönetimlerin farklı milliyet temelinde oluşturulmasına, milliyetlerin anayasada tanınmasına “birleştirici Türk Milleti” kavramının kalkmasına, dolayısı ile ‘değişmez” denilen Türkiye Cumhuriyetinin temeli olan ilk üç maddesinin değişmesine, neticede yedi düvelin “milliyetler sistemine” geçilmesine imkan sağlayan sistem.

Aziz vatanın ortasına Atom bombası atsın CHP-İP-SP-HDP, daha iyi.




27 Mayıs 2018 Pazar

CHP-İP-SP; Türkiye’nin Ankara’dan yönetilmesine karşı


Neval Kavcar
Akılları 14 Temmuzda kalmış, bir şekilde angaje olmuşlara ne anlatılsa boş..Milletin kabul ettiği 16 Nisan referandumunu tepetaklak etmekten bahsediyorlar. Kim zorbaca davranıyor acaba? “Tek adam olmaz çift adam” olsun, “siz kabul ettiniz ama biz istemiyoruz” diyorlar.

Yüz kere söyledim yine anlatayım. Cumhurbaşkanını mecliste iktidar seçiyordu ve elbette o Cumhurbaşkanı göbeğinden iktidara bağlıydı. Kağıt üzerinde “TARAFSIZ CUMHURBAŞKANI” tanımıyla kendimizi kandırmanın lüzumu yok. Abdullah Gül’e “Çankaya noteri” diyen CHP değil miydi? İktidarla birlikte hareket etmeyenlerde mesela 28 Şubat gibi örtülü darbelere ve kabulle diğerlerine çanak tutmadılar mı?

Konu o da değil. Başbakan ve Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçtiği, iki başlı bir sisteme mahkumiyet doğru değildi. Ne Mecliste iktidar ve muhalefetin boğaz boğaza geldiği, ne de doğrudan halkın seçtiği Cumhurbaşkanlığı ile meclisin çatıştığı, yine meclisin kendi arasında savaştığı tuhaf şekilde daha ne kadar yürünecekti? Sistem uzun süredir alarm veriyordu. Milletvekillerinin meta gibi kullanılması da son bulacak ve herkes asli görevini yapacak.

Cumhurbaşkanlığı sistemi “tek adamlık” değil “Türkiye’nin Ankara’dan yönetildiği milli sistem”dir. Parlamenter sistem 21 Ekim 2007 referandumu ile kâğıt üzerinde, 2014’de halkın Cumhurbaşkanını doğrudan seçmesi ile fiilen bitti. MHP 2007’de “iki başlılık olacak” diye karşı çıkmıştı. Neredeydi günümüzde ahkâm kesenler?

Şirazesinden çıkan devlet yönetimi; MHP’nin teklifi, AKP’nin kabulü ile farklı bir yola girdi. Bırakın Cumhur ittifakına bizlerin olumlu yaklaşımını, yedi düvelin karşı çıkması bile sistemin düzgünlüğünü işaret etmiyor mu?

Rejim değil hükümet etme sistemi değişecek. Üniter yapımızla ilgili kaygıya yer yok. Bu sistemde yanında duruşumun en kuvvetli argümanı, yedi düvelin sızdığı gediklerin daha kapalı oluşu.

Aksayan yönleri olmaz mı? Olur tabii. Parlamenter sistemle, elimizde baston aksaya aksaya yürümüyor muyduk? Batının organizesi ile yola çıkarılan; bazı Sivil Toplum Kuruluşları, medya, bazı cemaat-tarikatler, ekonomi baskı, insanların ayaklandırılması, terör örgütü sopasının asgariye ineceği, tehdidin görülüp önleneceği bir sisteme karşı çıkanları görünce aklıma şu geliyor.

İngiliz tüccarlar Osmanlıya tütünü; “Akciğer hastalıklarını tedavi ediyor” diye kakalamıştı. “Şeker fabrikalarını geri alacağız, TRT’yi satıp parasını size dağıtacağım” diyen siyasetçilerde onlara benziyor. Tüccar zihniyeti ile devlet yönetmeye talipler.

Yedi düvelin yola çıkardığı içi kof güruhun dağılması duası ile 24 Haziranın aziz vatana hayırlı olmasını diliyorum.

***

Nefes yolu akciğer kanser testi.. Ege Üniversitesi

Böyle haberleri duyup gözleri yaşarmayan var mı? “Ege Üniversitesi Solunum Hastalıkları Araştırma Merkezi bünyesinde yapılan çalışmalar, akciğer kanserinin erken teşhisi açısından olumlu sonuçlar verdi. Bilim insanları, %80 doğruluk oranıyla nefesten kanser tespiti yapan sistem geliştirdiler.” 19 Mayıs 2018

Üniversitelerimiz bilim yuvası olmalı diyoruz hep, işte böyle buluşlara imza atmalı. İlk testlerde biyomedikal sistem %80 başarı sağlamış. Sağlıklı ve sağlıksız insanların farklı nefesi olduğu düşüncesinden hareketle üretilen cihaz, daha da geliştirilerek %100 neticeye inşallah ulaşır. Ve biyopsi yapılma tarih olur.

Proje koordinatörü Fen Fakültesi Kimya Bölümü’nde görevli Doç Dr. Levent Pelit “nefes yolu ile hastalık” tespitinin tarihsel boyutunu anlatmış. Proje “kalkınma Bankasınca” destekleniyormuş. Darısı diğer üniversitelerimizin başına.
***

Örümcek ağı ile prostat kanseri tedavi edilebilir mi?

Türkpatent üniversiteler arası yarışma açılmış, Trakya Tıp fakültesinden Aslı Nur Özkan “Örümcek ağı ekstresi” ile prostat kanser hücrelerini öldürdüğü projesi ile 1. Olmuş.

Gençlerimizin, kafa yorup insanlık için büyük adımlar atmasına nasıl seviniyor insan. Üstelik henüz doktor bile değil, öğrenci. Hastaların halini görüp, “acaba nasıl yardımcı olabilirim” diyen koca bir yürek onunki.

Babaannesinin örümcek ağı ile yaraları iyileştirdiğini görüp, üstelik önce “mikrop kapar” diye karşı çıkıp sonra “neden olmasın” diye düşünürken yolu doğal yollarla hasta tedavisi üzerinde çalışan Prof.Dr. Oğuzhan Doğanlar ile kesişmiş. Prof. “örümcek ağı eğer yarayı iyi edebiliyorsa, kanser hücresini de öldürebilir” diyerek onu yüreklendiriyor.

Kemoterapinin, elbette mecburiyetten romatizma tedavisinde dahi kullanılır olduğu bu yıllarda, umarım bilim adamlarımıza gereken destek verilmeye devam edilir. Tıp öğrencisi Aslı Nur Özkan’a, ona destek veren Prof. Dr. Oğuzhan Doğanları yürekten kutluyorum.


27 Mayıs 2018 -soma

21 Mayıs 2018 Pazartesi

İyi Parti darman duman

Neval Kavcar
İP Dünyasında patlamalar yaşanıyor.  Listeyi inceleyince,  gayenin CHP’nin sırtından vekil olma azmi olduğu görülüyor.

MHP’ye çelme takıp, İyi parti kurulurken vitrinde gezdirilen, “sensiz olmaz” denilenlerin kaçı seçilebilecek yerlerde peki? MHP eski kadınlar kolu başkanı iken, İP’in peşine takılıp yola çıkan Hediye Akdere Ankara 2. Bölge 6. Sıra adayı. Eski Diyanet çalışanı, sonra Sözcü gazetesi yazarı Ayşe Sucu Ankara 3. Bölge 5. Sırada. Hemen arkasından Ömer Karakaş geliyor. 6. Sıra. Geçmiş olsun.

Ankara 3. Bölge 11. Sıra adayı Ali Işıner Hamşioğlu var. Kim derseniz, İP’in propaganda merkezi Yeniçağ Gazetesinde, eşi Selcen hanım köşe yazıyor. Ve o “Meral” dedikçe diğer yazarlar “bir daha söyle..” diye tempo tutuyorken, 11. Sıraya anca yerleşebilmiş sevgili eşi. Tabii “dava” önemli.

Yeniçağ patronu Ahmet Çelik İstanbul 1. Bölge 2.sıradan aday olmuş. Onca emeğe, Yeniçağ’ı, köşe yazarlarını Akşener’in önüne kırmızı halı gibi sermesine rağmen 2. Sıra adayı. Hiç yoktan iyi.

FETÖ, MHP’ye kurultay kumpası kurduğunda, Ümit Özdağ’ın peşine takılıp Diyarbakır, Samsun, Muş demeden dere tepe dolaşan, “eşit vatandaşlığı” bile savunacak hale düşen Yusuf Halaçoğlu’nu, Özcan Yeniçeri’yi listede göremedim. Halaçoğlu’nun vekillik başvurusu olduğu halde hem de. Niye derken, Halaçoğlu için “aday olmadı” haberini gördüm. Haram malla yol yürünmez demiştik, buraya kadarmış.

“Vekil olamadım” diye MHP’yi terk edip İP’e koşan Şefik Çirkin nereden aday derken meğer listede son sıraya bile yer bulamamış.

İP kurucu üyesi Halaçoğlu’nun Kayseri’den, Ümit Özdağ’ın da Gaziantep’ten aday olmasını bekliyordum. Ümit Özdağ gitmiş, İstanbul 2. Bölge 1. Sıradan aday olmuş. Oldu mu şimdi? Yine İstanbul 2. Bölge 6. Sıradan Mehmet Aslan ve 9. Sıradan Vedat Yenener’e ve tüm vitrin güzellerine geçmiş olsun.  
***

AYDIN İP ÇÖKMÜŞ

Gelelim Aydın İyi partiye. Birinci sıra adayın geçmişini okuyunca Aydın’da doğduğunu öğrendik. O kadar.

Eski MHP milletvekili Recep Taner, MHP’den aday olamayınca İyi Partinin il başkanı olmuştu. Aydın’dan 1. Sıra, Hadi olmadı 2. Sıra aday olacak deniliyordu. Yok. Manisa kurucu üyesi Tamer Akkal, Manisa 1. Sıra adayı iken, Aydın kazaya kurban gitmiş.

Aydın’la devam ediyorum. MHP’nin il başkanlığını yapmış, Fevzi Köse 3. Sırada. Halil İbrahim Aktemur’da 3. Sırada. Bu kişiler bakalım daha kaç kapıyı çalacak ahir ömürlerinde. Gelelim Dişçi Süleyman Demirci’ye. Geçmişte MHP’nin il yönetiminde bulunmuştu. 2009’da CHP’nin belediye başkan adayı Ö.Çerçioğluna oy verebildikten sonra, Akşener’in İP’in de 6. Sıranın kıymeti harbiyesi yok.
***

TÜRK OCAKLARI CHP MERKEZLİ “MİLLET İTTİFAKINI” MI DESTEKLİYOR?

Isparta Türk Ocakları Başkanı Levent Başyiğit aynı ilde İyi parti 4. Sıra adayı. Bari 1. Sıradan aday olsaydı, ocak başkanlığını tehlikeye atmışken. (Türk Ocakları genel merkezi şube başkanları listesinde Ş.Levent Başyiğit yazıyor.) Türk Ocakları olarak CHP-SP-İP’li millet ittifakını mı destekliyorlar?
***

Gelelim İzmir’e…..Müsavat Dervişoğlu, İzmir 1. Bölge 1. Sıra adayı olmuş. Ne alaka olduğunu çözemediğim gazeteci Mehmet Tezkan’ın 3. Sıra adaylığı. CHP’li Tezkan, İP’ten 3. Sıra adayı olurken, İP gençlik kolları başkanı Osman Ertürk’ün 5. Sıra adaylığı fıkra gibi. Uçurtma şenliğine devam etsin o.

Rahmetli Hablemitoğlu’nun eşine “siz vitrinsiniz” dendi, aldırmadı. Eşinin katilini, her yerinden FETÖ’cü dökülen İP’in bulacağına inanmış gibi. Ve İzmir 2. Bölgeden 3. Sıra adayı. Şengül Hanım’ın vekil olması hayal. Kendi düşen ağlamazmış.

MHP’ye kayyum atanmasında büyük emeği geçen Ayhan Erel, Aksaray 1. Sırada.
Afyon 1. Sırada DP genel başkanı Gültekin Uysal var. Çalışsınlar bakalım, 60 ihtilalinin faili, CHP’li ittifak için.
***

Ankara….1. Bölge 1. Sıra Koray Aydın, Ankara 2. Bölge 1. Sıra Şenol Bal, küstü gidiyor, istifa etti denilen Durmuş Yılmaz’da 3. Bölge 1. Sıra adaylığı kapmış.
Koray Aydın Trabzon’dan, Şenol Bal, İzmir’den aday olmalıydı.
İncelediğimde iktidar listesi değil, CHP’nin sırtından vekillik kotarma telaşesi gördüm.
***

TÜRKMENELİ AYAKTA

Sayımda hile olduğu gerekçesi ile sandıkların elle tekrar sayılması talebinde, 8. Gün. Hayret bir şey ki, onları ne duyan ver ne de dertlerine çözüm bulan var. Gözümüz yüreğimiz Türkmeneli’nden gelecek hayırlı bir haberde. Dualarımız onlarla.

22 Mayıs 2018

19 Mayıs 2018 Cumartesi

“Cumhur İttifakından” kimler rahatsız?


Neval Kavcar
“Millet İttifakı”nın, ters dönmüş şemsiyenin altında toplananlardan söz etmiyorum. Onlar millete kumpasın parçası zaten ve biliniyorlar. Dikkat çekmek istediğim “ama”cılar. “Ama” deyip lâf sokuşturanlar.

15 Temmuz sonrası aziz vatanın bekası için bir araya gelmiş iki lider, bu birlikteliği tehlikeye atmak ister mi? Bilhassa FETÖ tehdidi devam ederken, PKK sürekli başını çıkarırken, sadece Türkiye değil bölge alev alev yanarken, MHP lideri Bahçeli’nin düşünmeden konuşmasına imkân var mı?

Devlet Beyin “adi suçlulara af” konusunda ısrarlı oluşu. Hatta “içerde isyan” olabileceği endişesini dile getirmesi. Neymiş “mahkûmları gezi benzeri isyana mı teşvik” ediyormuş?

Kimler dillendiriyor bunu, AKP içindeki bazı odaklar. MHP-AKP’nin kurduğu milli ittifaktan canı sıkılan ya da zaten kripto olan siyasi-köşe yazarı gibi tiplerin geçen hafta “Demirtaş’a affın önünün kesilmesinden duydukları” rahatsızlığı başka yöne nasıl kanalize etmeye çalıştıklarını ibretle görmüştük.

Bahçeli’nin Cumhurbaşkanına baskı kurmaya çalışmasından tutun, “mafya liderini affettirmeye” çalıştığına kadar bir dizi saçmalığı dile getirmişlerdi. Suç suçtur. Ve Devlet Beyin ilmek ilmek ördüğü MHP tertemizdir. Yedi düvele karşı kurulan milli ittifakının,  kardeşlik bağının boynunu büken taraf Devlet Bey olmaz.

Gelelim, af konusuna. FETÖ teröristlerinin cezaevinde, içlerinde bulunduğu adi mahkûmları nasıl zehirlediği “24 Haziranda Millet ittifakına oy atarsanız af gelecek” deyip adi mahkûm ve yakınlarını nasıl organize etmeye çalıştığını bilmiyor olabilir mi bu çevreler?

1 Kasım 2017 itibariyle cezaevlerinde olan mahkûm sayısı, 231 bin. PKK’lıları dikkate almaz adi mahkûm fakat 50 bin civarındaki FETÖ’cüden etkilenir. Hele ki “24 Haziranda yakınlarınız Millet İttifakına, İnce’ye, Akşener’e oy atarsa derhal af çıkacak” propagandası yapılıyorsa. Denize düşen yılana sarılır derler. Niye o insanlarımız yılana sarılsın?

Gelelim “içerde isyan çıkabilir” endişesine. Toplum “Gezi Olaylarını insanların tesadüf bir araya gelip, gerçekten iktidara karşı çıktığını” düşünürken, yanlış bulduğunu ifade eden tek liderdir. Abdullah Gül, CHP-HDP meselâ Akşener “oğlunun da Taksim’e gittiğini” söyletip destek verirken, “devlete isyan olmaz” demiştir MHP lideri. “Sokaktan hayır çıkmaz” demiştir.

Son bir şey, Devlet Bey’den, “Demirtaş’a- FETÖ’cülere af çıkışı” yapanların rahatsız olması gerekiyorken, niçin başkaları öküzün altında buzağı arıyor?
***

ABDÜLHAMİD HAN KONUSU - HATİCE SULTAN VE ŞİŞLİ EFTAL HASTANESİ (1)

İktidar yanlısı yazarlar Abdülhamid Han konusuna giriyorlar. Trt 1 de dizisi yayınlanıyor. İsrail’in devlet terörü ile Filistinlileri katletmesi, ilk kıblemizi zorla işgal etmesi sonrasında yine akıllarına “Filistin topraklarının satışına karşı çıkan” Abdülhamid han, geliyor. Yazıyorlar, konuşuyorlar. Meth ediyorlar. Cumhurbaşkanına 3. Abdülhamid benzetmesi dahi yapıyorlar.

Ne hikmetse, Cennet mekan Abdülhamid Han’ın kendi geliri ile vefat edince çok üzüldüğü kızı Hatice Sultan için yaptırdığı hayır kurumu, Şişli Eftal hastanesinin “yıkılma tehdidi” bahanesi ile oradan sökülüp alınmasına kimse karşı çıkmıyor. Muhtemelen haberleri bile yok. (1)
***

AKŞENER’İN KÜÇÜK DÜNYASI

Şu vakte kadar hep birilerin arkalamasıyla, kontenjanlarla bir yerleregeldiğinden, siyaseten ne konuşacağını bilmiyor. Sıfır ufka sahip. Cumhurbaşkanı olunca bakın ne yapacakmış:

“…..Eşime dönüp diyeceğim torun başta olmak üzere ailenin tüm fertleri sana emanettir ben gidiyorum arkadaş başının çaresine bak.’ Bunu söyleyip söylememekte tereddüt ediyorum ama söylemek istiyorum. İyi bir nakliyeci bulacağım hemen. Çünkü Çankaya Köşk’ünden saraya götürülen bu devlete ve bu millete ait olan bütün tarihi eşyaları Çankaya Köşk’üne geri taşıyacağım.”

25 Haziranda millet buna bir nakliyeci bulacak, evine dönmesi için.



17 Mayıs 2018 Perşembe

Kudüs mitingi, zulme başkaldırıdır


Neval Kavcar
Bölge ateş topuna dönmeye hazır. Yıllardan beri Müslüman-Türk kanı hiç durmuyor. Yedi düvel çetesini etrafına toplamış, dağdan gelip bağdakini kovuyor. Osmanlı bakiyesi topraklarda gözyaşı dinmiyor. Birinci Dünya savaşı sonrasında kurulan devletçikleri sürekli harmanlıyor. Hedef önce Türkiye, sonra İran ve Rusya. “Sözde Kürdistan” kurma projesinin ilk amacı İsrail’e kalıcı üs inşası. Bu vesile ile Türkiye, İran’ı da hançerleyip tarihsel geleneği olan ulus devletleri parçalayarak, kontrolleri altına alma peşindeler.

Dünya’nın merkezi kabul edilen Anadolu’dan Türk Milletini sürmek istiyorlar. Türkiye parçalanırsa, ne Arap kalır, ne Kürt, ne de Müslüman coğrafya. Bunun içinde Asala, PKK, DAİŞ ve FETÖ terör örgütlerini dönerli kullandılar. Kendi aralarında başlayan 1. Dünya Savaşında, en büyük paylaşım Osmanlı topraklarında oldu.

Filistin halkını tel örgülerin ardına hapsederek tecrit edip, ölüm yağdıranlar, on yıllardır “soykırıma uğradık” diye başımızın etini yiyen Yahudiler. Müslümanların ilk Kıblesi Mescid-i Aksa’ya Müslümanları sokmuyorlar. İsrail merkezli terör faaliyeti ile bölgede huzur bırakmayanların son adımı Kudüs’ü başkent ilan etmeleri.

Görünen o ki, savaş kazanının altına odun yığanlar, çakmağı da çaktı. Irak seçiminde Türkmenlerin yoğun yaşadığı yerlerde seçim ihlali yapılması üzerinde, meydanlarda eylem yapılıyor. İstedikleri çok demokratik bir hakkın tesisi. “Sandıklarımız sayılsın” diyorlar. Başbakan İbadi’nin bu yöndeki girişimi umarız ki Türkmenlerin gerçek oyunu milletvekilliğine yansıtır.

İsrail Filistinlilere ateş kusuyor, Türkmenlerin sandıkları sayılmıyor, aziz vatan ekonomik- siyasi kıskaca alınmış, hâl böyle iken BOP’un proje başkan adayları ve cebine üç kuruş dünyalık para konmuş muhteremler milleti nasıl raydan çıkarırız peşinde koşuyor.

Allah onları kulvar dışı bıraksın, Türkiye’yi güçlü ve geleceğine hakim kılsın inşallah. Kudüs Mitinginde olamasak da, ruhumuz o büyük hengamede at koşturacak. Hayırlara vesile olsun dualarımızla.

Not: Türkmenelitv’yi açıp, “Kerkük-Bağdat yolu demokrasi nöbetini” seyrediyoruz . Allah yâr ve yardımcıları olsun.
***

AKŞENER’İ ATATÜRKLEŞTİRMEK HADSİZLİĞİ, YAĞDANLIKLIĞI

Yusuf Halaçoğlu bulunduğu yerlere torpille geldiği için, İyi Parti gibi yedi düvel projesinin mokunda altın aramaya devam ediyor. “Meral Akşener Cumhurbaşkanı seçilip, İYİ Parti iktidara geldiği zaman Atatürk'ten sonra ilk defa Türkiye'yi Türk milleti yönetecek” demiş. “Yazık sana” dedim. FETÖ, büyük kulüp üyesi, mason, Komünist, Sorosçularla parti kurup, o bataktan nasıl Türk Milleti çıkarabiliyor diye.

Konuştukça batmanın en güzel örneği Halaçoğlu.. Yeniçağ yazarları daha önce Koray Aydın’ı Atatürk yerine koymuşlardı, Halaçoğlu FETÖ’cü Emre Uslu ile gülüşerek adaylık muhabbeti yapan Akşener’i Atatürkleştiriyor. “Oha” diyeceğim olmayacak. Ne diyeceğimi bilemedim valla.

Halaçoğlu’na göre milli demek İsrail’i Dünya’ya hakim kılmaya çalışan türevleri ile hareket etmek demek anlaşılan.  “Türkiye’nin kontrol etmediği gerekçesiyle mason kulüplerini kapatan Atatürk nerde, Büyük Kulüpçüyü, Rotaryci  bilmem ne gravürcüsünü partiye alan hanım nerde? Yuh yani.

“Daha Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen Demirtaş’ın affını talep eden Meral Hanım 25 Haziranla birlikte çöpe gidecek. Tamam da, Özdağ-Halaçoğlu ne olacak?

Muhtemel, kesin bir yerden aday olup, CHP’nin sırtından kıymetli p.polarını güvene aldılar. Halk.tv sevgisi de oradan geliyor hepsinin. CHP tabanına şirin görünme durumundan.

Akşener seçilecekse, Şenol Bal, Ümit Özdağ, Yusuf Halaçoğlu, Koray Aydın bakan olacaklar demektir. O halde niçin vekil adayı oldular?

Bu arada Halaçoğlu Atatürk’ten sonra ilk kez ülkeyi Türk Milleti yönetecek diye üfürüyor ama onu da lanse eden partinin resmi yayın organı Yeniçağ ve böyyük milliyetçi yazarı Arslan Bulut, NATO ile nasıl olacak o iş anlatsınlar bakalım.
*** 

NE ASENA, NE TOMRİS.. OLSA OLSA THE MERAL

İP’i hiç gündeme almamak gerekir diyorum. Bunun içinde, yanar dönerlerinden uzak durmak gerekir. Böyle giderse Yeniçağ’ın gerçek sahibi acaba kim diye düşünmeye başlayacağım.

FETÖ’cü bilmem kim “Almanya’da Merkel,i Türkiye’de Meral” twitini ilk kez attığında, peşine acaba kimler takılacak demiştim. Y.Selim Demirağ takılmış. Hatta kendini aşmış, sözde çevredekiler “Tomris” Akşener’e demiş.

İP’in parti programına, kurucu üyelerine, güdülen stratejilere bakılacak olursa Akşener’den olsa olsa olsa “The Meral” olur ancak.


 18 Mayıs 2018

16 Mayıs 2018 Çarşamba

“Akıllı Af” Şart


Neval Kavcar
MHP liderinin söylemiyle gündeme giren af, olmazsa olmaz artık.
PKK ve FETÖ’cüler için istenen aftan, toplum rahatsızdı. Ayrıca, adi suçlu dediğimiz mahkum ve yakınlarının da talepleri vardı. Vatan hainlerine af isteme hainliğini yapanlara karşı, kendilerini dışlanmış hissedenler için devletin şefkatli sesi oldu Devlet Bahçeli.

Vatana ihanet suçu işlemiş PKK-FETÖ terör örgütleri hariç “akıllı af” pekâlâ olabilir. Akıllı derken, çıkarılacak afla hem yaraların sarılması hem de dışarıdaki insanlara “nasılsa af oluyor” hissine kapılmaması için cezaların arttırılması, tekrar işlenmesi halinde de affedildikleri sürenin katlanarak infazı düşünülebilir.
***

“VATANA İHANET” YASALARIMIZA GİRMELİ

Şu an yasalarımızdaki “vatan ihanet” ile ilgili suçun karşılığı yok. “Vatan hainliği” kavramının içi doldurularak, yasallaşmalı. Hangi eylemler buna girer bilinmeli. PKK, FETÖ başta olmak üzere devletin bekâsını hedef alanlar, onlara yardım-yataklık edenler “vatana ihanet”ten yargılanmalı. Terör örgütünün hedefi vatan olduğuna göre cezası da oradan kesilmeli.

Muharrem İnce, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu’nun, PKK partisi adayının “serbest bırakılma” çağrılarına PES!!! Diyorum.
“Demirtaş’a af çağrısı” onlara itibar kaybı olarak dönecektir.

***

“PKK-FETÖ’YE AF YOK” DENİLİNCE NASIL DA BAĞIRIŞTILAR

Anneler gününde HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’a, annesiyle ilgili gazete verilmemiş. Nasıl da acındırıyorlar? Aynı dakikalarda şehit evlatlarının mezarı başında Kuran okuyan, hayatları zindana dönmüş, göz pınarları kurumuş anneler ne olacak?

PKK partisinin adayı serbestçe adaylık süreci geçirmeliymiş, affedilmeliymiş. HDP’nin binlerce şehidimize rağmen halen siyasi hayatını sürdürüyor olması akla ziyanken, bir de Selahattin efendi salınacakmış. Devletle cebelleşmek için içerdeki birinin aday gösterilmesi, YSK’nın da bunu kabul etmesi zaten başlı başına facia.
***

MHP LİDERİYLE LAF DALAŞINA GİREN HADSİZLER

Meydanlarda, gazete köşelerinde, kurdukları internet sitelerinde “vatansever insanların altını oymaya” devam ediyorlar. Yedi düvelin siyasete soktuğu proje adların önündeki taşları kaldırmaya uğraşıyorlar.

Bakın HDP’nin adayı ne twit atmış. “Milyonlarca oy alıp parti lideri olacağıma azılı katil, psikopat bir mafya lideri olsaymışım daha iyiymiş!”

Türkiye Cumhuriyetini yıkıp üzerinde başka bir devlet kurmaya azmetmiş bu kudurmuşlar nasıl böyle cüretkâr? Demirtaş için af isteyenler, lise öğrencisi Yasin Börü nasıl vahşice katledildi, HDP-PKK karışımına “sokakları karıştırın” emrini veren kim onu öğrensinler önce. Şerefsizliğe tavan yaptırmanın âlemi yok.

Suçu ve suçluyu övme cezasını, işleyenler de unutmasınlar ki, evlatlarını kanlı kefenleri ile mezara koyan gözü yaşlı anneler onlara kıyamete kadar lanet edecek. Huzur yüzü görmeyecekler.
***

ÜLKÜCÜLER, MELİH ALTINOK, NUH ALBAYRAK GİBİLERDEN ŞİKÂYETÇİ

PKK ve FETÖ gibi devletin birliğine kastetmiş vatan hainlerine af istenirken, MHP liderinin çıkışı üzerine Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok gardını almış.

Bahçeli’nin söylediğini neresiyle anlıyor acaba? Sözde yandaş yazar Altınok “Demirtaş'ı ve kendisini kıyasladığı isimleri gözünüzün önüne getirin. Benim aralarında görebildiğim tek fark, Demirtaş'ın dahil olduğu "organize işlerin" diğerlerinden daha kapsamlı ve etkili olması, o kadar.” (1)

Altınok FETÖ’cü Taraf’la, Komünist Birgün arasında mekik dokuduğu için MHP düşmanlığına devam edilecek sanıyor. “Yandaş medya” denilen ve halen 14 Temmuza takılıp kalmış bu gibilerden şikayetçi ülkücüler. “Biz bilmiyor muyuz, 14 Temmuz önceki bazı mevzulara dalmayı? “ diyorlar.

Bahçeli-Erdoğan arasında mesela “af” konusunda ne konuşulacak biliyorlar mı ki “ hadsizce Bahçeli’nin üzerine sıçrıyor Melih Altınok-Nuh Albayrak’giller? Nuh Albayrak, AKP genel başkanı oldu da kimsenin haberi mi olmadı?

Habertürk ve F.Altaylı’yı anlıyoruz. Doğan Medyanın boşluğunu oldurmakla görevli gibiler ama diğerlerine ne oluyor? PKK’lı şerefsizlere af isteyenlerle birlikte hareket edenlere “olmaz” demeyenler ülkücüleri hedef alıyor yine. Demirtaş’a af isteyenlere karşılık,“FETÖ-PKK’ya af yok” dendiğinde, yandaşların onlarla bir zıplaması yanlış oldu velhasıl.

NOT: Alaattin Çakıcı’nın babası ülkücü Ali Çakıcı, 11 Mayıs 1980’de, iş yerinde komünist katillerce şehit edilmiştir. Şehitlerinin oğlu ile muhataplığı, başkalarına mı soracak ülkücüler?


15 Mayıs 2018 Salı

Abdülhamid Hanın hayır kurumu Şişli Eftal kapatılmamalı


Neval Kavcar
“Şişli Hamidiye Eftal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, II. Abdülhamid’in genç yaşta ölen kızı Hatice Sultan adına yaptırılmıştır. II. Abdülhamid Han: ‘Benim çocuğum kurtulamadı. Kim bilir fakir fukaranın çocukları nasıl bakılıyor. Hiç olmazsa bir hastane yaptıralım da benim gibi birçok babaların kalbi yanmasın’” demiştir.

5 Haziran 1899'dan beri hizmet veren Sultan Abdülhamid hanın hayır kurumu oradan sökülüp alınacak. Neymiş sadece "saat kulesi kalmış-mış, yıkılma tehlikesi varmış." Bu nasıl bir duyarsız bakış? Yıkılma tehlikesi varsa, yeni bina yapılmalı aynı yere.

Geçmişe ve günün şartlarına duyarsız kalmak, işe menfaat kaygıları ile bakmak Allah muhafaza toplumun kahrına sebebiyet verir. İstanbul'un fethinin mührü Ayasofya(Fetih) camii de aynı yanlış, aynı kafanın ürünü olarak ezansız- cemaatsiz kalmıştır. Fatih Sultan Mehmed Hanın bedduasına, Abdülhamid Hanınkileri ekleyeceğiz anlaşılan.

Abdülhamid Han, hastanenin yapılması ile bizzat ilgilenmiş, Çocuk hastanesi olarak açılmıştır.

Abdülhamid hastanenin yeri için Hazine-i Hassa’ya ait olan Balmumcu’daki arsayı bağışlar. Temel atma töreni 2 Haziran 1898 tarihinde yapılarak inşaata başlanır.” Hazine-i Hassa nedir? Padişahların şahsi-gelir ve giderine bakan kurum. Abdülhamid’in kendi kesesinden yaptırdığı hayır kurumunu yok etmenin izahı “deprem yönetmeliği midir?” Pes artık.

Hastanenin merkez giriş kapısına ünlü hattat Sami Bey’in sülüs hattı ile “Hamidiye Etfâl Hastahanesi” altına ise “Firdevs-aşiyan Merhume Hatice Sultan Hazretlerinin Namına” yazılı bir kitabe konulmuştur.

Açılış gününde Abdülhamid Han’ın oğlu ile birlikte başvuran zengin-fakir tüm ailelerin çocuklarının sünneti yapılır. Sünnet masrafı Abdülhamid hanın kesesinden çıkar. Açılış günü kurbanlar kesilir, dualar edilir. Osmanlı budur.

Böyle ulvi amaçla yapılmış bir hayır kurumunu yok etmek nasıl bir aklın ürünüdür onu merak ediyorum. Giderek ülke şartlarının daha iyileştirileceği, maddi-manevi tarihe sahip çıkılıp geleceğe yürümek yerine, hayırsız evlat gibi her şeyi satıp savmak, yıkmak yanlış.

Abdülhamid hanın düşünce sistemine, manevi hatırasına böyle mi sahip çıkılacak? Bizzat kendi kesesinden yaptırdığı hayır kurumu Şişli Eftal Hastanesini çevredeki Amerikan- Acıbadem başta olmak üzere onlarca özel hastaneye yem ederek mi?

Yedi düvel Abdülhamid’e “kızıl sultan” diyerek hedef almıştı. Cennet mekan Abdülhamid Han asıl şimdi büyük yara aldı. Kendi kesesinden yaptırdığı, kıyamete kadar insanların dua edeceği Şişli Eftal hastanesinin kapılarının kapanması kararı ile.
***

MANEVİ BOYUTUNDAN GÜNÜMÜZ GERÇEĞİNE

Şişli, Beşiktaş’da nasılsa hali vakti yerinde insanlar vardır. Onlarda: Fulya Acıbadem, Florence Nightingale, Türkiye, Özel Çevre, Özel Fransız Lape, Özel Cerrahi hastanesi, Amerikan hastanesi vs vs.ye gidiversin düşüncesinde olan varsa yanlış düşünüyor. Saydığım özel hastaneler, Abdülhamid hanın hayır kurumunu kuşatmış olsa da, Sağlık bakanlığının teslim olmamasını dilerdik.

Şişli Eftal, hem garip gurebanın hem de eğitimli kesimin güvendiği araştırma hastanesidir. Eğitim de verilmektedir. O bölgeye nefes aldırmaktadır. Dualarla açıldığından mıdır, Abdülhamid hanın günümüze uzanan manevi hatırasından mıdır bilemem.

Şişli Eftal 119 yıldır hizmet vermektedir. İnsanların “bu hastaneyi kim yaptırdı ise Allah razı olsun” diyerek, Abdülhamid Hana dualar ettiği bir hayratı yok etme kararı, Abdülhamid hanı mezarında dört döndürmüş, kemiklerini sızlatmıştır.

“Osmanlı deyince ağızlarından üç beş Osmanlı fırlayan” iktidar ehline hasseten duyururum. Bilmiyorlarsa öğrensinler, duruma el koysunlar. Şişli Eftal yollara düşen üç beş ortalık karıştırıcı bezirgan”ın “kapatılmaz” haykırışları sebebi ile değil “GERÇEKTEN KAPATILAMAZ, KAPATILMAMALI.”

Acil, en kısa zamanda “Şişli Eftalin, Abdulhamid Hanın vasiyeti doğrultusunda yeniden yapılacağı müjdesini” duymak isteriz. 11 Haziranda taşınacağı söylenilen hastaneler yine açılsın, lakin Şişli Eftal küllerinden aynı yerden yeniden doğsun. Taşınmasının, Şişli Eftal’in temel atma ve ilk açılışı olan Haziranın ilk hasftasına denk gelmesi de ayrı facia.
***

ŞİŞLİ EFTAL’İN AÇILIŞ GÜNÜ YAPILAN SÜNNET TÖRENİNDEN BİR HATIRA

Dönemin gazeteleri hem hastanenin açılışını hem de sünnet merasimini detayları ile anlatır. Örneğin Ikdam gazetesi oldukça ilginç detaylara yer vermiştir. Sünnet olan çocukların küçük yaşta olmalarına rağmen ağlamadıklarını, hatta hastane eczacısı Mahmud Celaleddin Bey’in biraderinin sünnet esnasında yüksek sesle “Padişahım çok yaşa” diye bağırmasını gazete şöyle yorumlar:

Bu Osmanlı yavrusunun padişaha karşı daha bu yaşta iken beslediği his ve bağlılık karşısında herkes gözyaşlarını tutamadı.”

İşte büyük devlet böyle olunur. Geçmişi yakıp yıkarak, söverek değil.
Bilerek, severek, sahip çıkarak.

Not: Yeni taşınacağı yerde hastaneye belki “aynı adı vermek” Abdülhamid hanın hayrını devam ettirmez.
Hariçten gazel okuyarak değil Şişli Eftal hastanesinde tedavi olmuş birinin hissiyatı ile de yazdım.



15 Mayıs 2018

12 Mayıs 2018 Cumartesi

Meral Akşener iddialara cevap vermeli

Neval Kavcar
Yer yerinden oynuyor, İyi parti ile FETÖ irtibatı sorgulanıyor. Arka bahçeleri haberli -habersiz sürülmüş gibi. Koray Aydın çıkmış Sözcü’ye açıklamada bulunuyor. “Seçime 15 gün kala FETÖ firarisi Adil Öksüz'ün Türkiye'ye getirilerek muhalefete iftira hamlesi yapılabileceğini ..” söylüyor. Adil Öksüz’ün nerede olduğunu biliyor galiba bunlar.

Adliye kaleminden tutun, Cumhurbaşkanına koruma tayin edebilecek kadar güçlü bir casus-terör örgütü bu. Birkaç yılda da kökü kesilmez. Sıfır kurulu bir partiden silkeledikçe FETÖ’cü düşüyor. Muhalefete FETÖ suçlaması atılacağını söyleyende, Akşener’e FETÖ’cüler yardım ediyor” diyen de Koray Aydın. Eee?

Koray Aydın gibi Bakanlığını kullandığı suçlaması ile Yüce Divanda yargılanıp “temize çıktım” diyen birisi söylüyor o sözleri. Yüce Divan kararı incelendiğinde, yeni delillerle tekrar yargılanma tehdidi altında iken MHP’ye genel başkan olmaya kalkan bu şahıs, artık İP’de.

Akşener’e, İP’e, muhalefete “FETÖ’cü suçlaması yapılacak” diyor. Akşener’in “Yurtta sulh, cihanda sulh” diye gezmesinin ardından, ne tesadüf ki 15 Temmuz darbecilerinin okunan bildirisi altında “Yurtta sulh konseyi” diye yazması da iftira mıdır?

“15’inden sonra çok şeyler değişecek” diyen Akşener FETÖ’cü Burhan Yaz’ın 15 Mayısta kongre kararı çıkarmasından mı bahsediyordu yoksa 15 Temmuz darbesinden mi? Yine, ufukta seçim yokken 7 Aralık 2015’de ben Başbakan olacağım” nedir? Evde oturan bir siyasetçi “ben Başbakan olacağım” derse ne dersiniz ya da anlarsınız?

***

15 TEMMUZUN BAŞBAKAN VE CUMHURBAŞKANLIĞINDA ADI GEÇENLER NE YAPTI?

Ne vekil, ne de bir siyasi parti genel başkanı değilken “ben Başbakan olacağım” diyen Akşener. Yine kaçak FETÖ’cü savcının başka bir FETÖ’cü ile telefon konuşmalarında “darbede Akşener’in Başbakan olacağını” söylemesini nereye koyacağız? (1) Açıklanan o belge sebebiyle konu hakkında şikayetçi olmuş mudur Meral Hanım? Yine Kılıçdaroğlu, Feyzioğlu suç duyurusunda bulunmuş mudur?

Kaçak FETÖ’cü savcı hem darbe tarihini, hem de devletin tepesine bunların geçeceğini söylemiş. Suçlamıyorum, nedir bunlar diyorum? Muhataplarımızdan da açıklama bekliyorum.

FETÖ’nün düşmanlığı mı var desek “FETÖ’cü olsam gururla söylerim” demekte. Nurettin Veren’de “onu biz bakan yaptık” diyor. Yine FETÖ’cü hakimler yolu ile MHP genel başkanlığına geçirilmek istenen de Akşener. Ümit Özdağ’ın MHP’de kurultay kumpası başlamadan önce Ortadoğu gazetesi yazarı Yıldıray Çiçek’e “Bu dönem çok farklı bir dönem, başka bir döneme benzemiyor” demesinin anlamı nedir?

MHP’ye kurulan yargı kumpası, Akşener’in MHP’nin başına geçirilme operasyonu sırasında söylenenler “sıradan siyasi hareketle” bağdaşmayacak sözlerdir.
FETÖ’nün MHP içinde birilerine çengel atıp kurulan bağlantılar, FETÖ’cü hakimleri Doğan Medya ayağının araştırılması gerekir.

İyi Partiye konuşlanmış herkes, bir yerlerden kendilerine ateş edileceği vehmi içinde bekleşiyor. İsrail gizli servisi belge boca edecekmiş. BOP projesi içindeki “Büyük Kürdistan’ın Türkiye parçasını, Doğu-Güney Doğu Anadolu Sorunu” diye sınırlarını çizdirmiş bir genel başkanı anca baş üstünde taşır İsrail.

Hâl böyle iken niye hücum bekliyorlar? Bir halt karıştırmadan, suçsuz günahsız bir kişi durduk yere “bana iftira atacaklar der mi?” Siz söyleyin, der mi?
Bu yazıyı hazırlarken FETÖ'nün iki nolu ismi "Akşener ve Abdullah Aymaz'ın, onbeş günde bir görüştüğü iddiası ortaya çıktı. " (3)

***

MUHARREM İNCE’DE FOS ÇIKTI

Vaktinde FETÖ dershanesinde çalıştığı ortaya çıkmış “mecburen” falan bile demiyor. O da Akşener gibi bu bağlantıyla ilgili soruya tek cevap vermiyor.

Çıktığı meydanlarda da akla hayale gelmedik saçmalıklara imza atıyor. CHP tabanı onu tanıyor olmalı ki, yıllardır kale almıyor. Cumhurbaşkanı olma iddiası ile yola çıkmış birisi “Akşener öne geçerse desteklerim” der mi? Dedi. Demek kl böyle bir niyeti yok. Akşener’de aslı yok yaylasındaki 1500 koyunundan birini İnce’ye vermeyi vaat etti.
***

PROGRAMDA “DOĞU-G.DOĞU ANADOLU SORUNU” DEDİKLERİ “KÜRT SORUNU-YMUŞ”..

“Akşener'i ziyaret eden Almanya'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Roth, 24 Haziran seçimlerini yakından takip edeceklerini söyledi. Roth, AKP ve HDP arasında sıkışan Kürt seçmenin İYİ Parti'ye destek vereceğini öngördüklerini belirtti. Akşener de "Halk Kürt sorununu bizim çözeceğimize samimiyetle inanıyor" dedi.” (2)



10 Mayıs 2018 Perşembe

FETÖ-cüler Akşener ile niçin ilgili?

Neval Kavcar
Sağından solundan FETÖ’cü fışkırıyor. Emre Uslu ile niçin twitleşti dendiğinde Meral Hanım “vay bana FETÖ’cü mü dediniz?” diyor. Tamam demeyelim, demiyoruz, ne diyelim? "FETÖ-cüler Akşener ile niçin ilgili?" diyorum, diyoruz..

Yazıyı hazırlarken A haberde bir belge açıklandı. Belgenin aslı savcılıktaymış. 17-25 Aralık savcılarının kaçtıktan sonra 10.3.2016’da Türkiye’den bir itirafçı ile konuşma dökümü yayınlandı. O dökümde 20 Mayıstan 2 ay sonra, en geç de Eylülde iç karışıklık ve darbe olacağı konuşması yapıldığını, darbeden sonra başbakanın Meral Akşener, Cumhurbaşkanının Kemal Kılıçdaroğlu ya da Metin Feyzioğlu olacağı konuşuluyor. (Celal Kara) Belgenin aslı 11 Mayıs 2018’de Sabah Gazetesinde yayınlanacak. ??? (A Haber- 10.5.2018- Kadraj)

Henüz partileşme aşaması başlamamıştı. Hatta “parti kurmayacağız deyip, MHP’yi ele geçirmeye uğraşıyorlardı.” Meselâ Denizli’ye gitmişti 15 Temmuz öncesi. “Orada kendisini karşılayanlar arasında Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer ve işadamı Abdullah Yağcı'nın olduğu iddiası üzerinde kimse durmadı. Oysa bu iki isim 15 Temmuz sonrası FETÖ'den tutuklandı. Bunların Akşener'i karşılayıp uğurladıkları, hatta finans desteği verdikleri iddiası herhalde araştırılacak.” (1)

Akşener’e FETÖ’nün destek verdiğini söyleyen Koray Aydın’ın sonradan İP’e katılması da sorgulanmaya muhtaç.

Devam edelim. “İP'in sosyal medya ekibinin başında bulunan Kerim Çoraklık'ın azılı bir FETÖ'cü olduğu ortaya çıktı. FETÖ'cü Kerim Çoraklık'ın örgüt üyeliğinden tutuklanıp daha sonra serbest bırakıldığı da gün yüzüne çıktı.” (2) Aramıza sızmış dedikleri Çoraklı, partide SGK kayıtlarına göre görevli.

Sanal kongre ile MHP’de yönetimi değiştirme amaçlı kurulan kumpasın yargı ayağından mesela İcra hakimi Burhan Yaz (15 Mayısta kongre kararı almaya çalışmıştı.) Şu anda FETÖ ‘nün paralel devlet kurma suçlaması ile içerde. (3) Şemdinli savcısı Ferhat Sarıkaya ihraç edildiğinde örgüt adına para trafiği içinde de bulunmuş Burhan Yaz.

O dönem Akşener’in “15’inden sonra işler değişecek” çıkışı üzerindeki polemik hala devam ediyor. İP’liler bahsedilen 15 “FETÖ’cü hâkim Burhan Yaz’ın 15 Mayısta ki kongre kararı” derken, “hayır, bahsedilen 15 Temmuz” diyenler de çok. Her iki yorum da sıkıntılı.
***

TAZE VEKİL AKŞENER’İ KİM BAKAN YAPTI?

Biraz geri dönelim. Meral Akşener henüz on aylık vekilken İçişleri Bakanı yapılması konusunda ki iddia Nurettin Veren’e ait. “1990'lı yıllarda Meral Akşener, Işılay Saygın ve Ufuk Soylemez'i, Gülen'in isteğiyle Çiller'in bakan yaptığını, kendisinin de aracı olduğunu iddia etti. Veren, Akşener'in kendisine gönderdiği bir mektubu da programda gösterdi.” (4)  Bu durumda Meral Hanım, Nurettin Veren’i mahkemeye verdi mi?

Yine İçişleri Bakanlığı döneminde, emniyette millici hatta ülkücü olarak polisleri jiletle kazıdı. “Bu çürük elmalar teşkilatımızda büyük infial yaratmaktadır. İddia ediyorum ki, bunların kökünü kazıyacağız.(5)

Bu kazıma Cumhurbaşkanı Demirel ve Başbakan Erbakan’ın bilgisi dışında oldu. Devlet tecrübesi olmayan Meral Hanım, emniyetteki süpürme işlemini kiminle yaptı?

O dönem emniyette Fetullahçı kadro ile mücadele eden Ünal Erkan’ın görevden alınması meselâ.(SETAV- İyi Parti raporu)

Bunca sıkıntılı habere rağmen, İyi partiye destek veren manevi körlere acil şifa diliyorum.
***

ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU, EŞİNİ MEZARDA DÖRT DÖNDÜRDÜ

Akşener’in 2013 yılında Cumhurbaşkanlığı konusunda, kaçak FETÖ’cü Emre Uslu ile samimi twitleşmesini mutlaka duydunuz, gördünüz. Akşener o twitleri sildirse de, beyinleri formatlamaya gücü yetmez. (6)

Almanya’da Merkel, Türkiye’de Meral” diyen ve 2019’da Meral Akşener Cumhurbaşkanı olacak diyen Emre Uslu başta olmak üzere kamuoyunun yakından tanıdığı onlarca FETÖ’cü yurt dışından Meral hanıma destek mesajları attı.

Necip Hablemitoğlu’nu kamuoyu tanımasa ve menfur bir cinayete kurban gitmese, ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU’NA KİM GEL DE BİZİM PARTİDEN VEKİL OL DERDİ?
İyi Partinin üzerlerindeki FETÖ gölgesini temizlemek için onu davet ettiğinin farkında değilse yapacak bir şey yok. (7)
****

“AKŞENER’E, KARAMOLLAOĞLU’NA, PERİNCEK’E İMZA VERİN” DİYENLER!... Adalet Partisi genel başkanı Vecdet Öz’e niçin imza verin, demedi? Bu mudur demokrasiden anladıkları?