Neval Kavcar
MHP liderinin söylemiyle gündeme
giren af, olmazsa olmaz artık.
PKK ve
FETÖ’cüler için istenen aftan, toplum rahatsızdı. Ayrıca, adi suçlu dediğimiz
mahkum ve yakınlarının da talepleri vardı. Vatan hainlerine af isteme hainliğini
yapanlara karşı, kendilerini dışlanmış hissedenler için devletin şefkatli sesi
oldu Devlet Bahçeli.
Vatana ihanet suçu işlemiş PKK-FETÖ
terör örgütleri hariç “akıllı af” pekâlâ olabilir. Akıllı derken, çıkarılacak afla hem
yaraların sarılması hem de dışarıdaki insanlara “nasılsa af oluyor” hissine
kapılmaması için cezaların arttırılması, tekrar işlenmesi halinde de
affedildikleri sürenin katlanarak infazı düşünülebilir.
***
“VATANA İHANET”
YASALARIMIZA GİRMELİ
Şu an
yasalarımızdaki “vatan ihanet” ile ilgili suçun karşılığı yok. “Vatan hainliği”
kavramının içi doldurularak, yasallaşmalı. Hangi eylemler buna girer bilinmeli.
PKK, FETÖ başta olmak üzere devletin bekâsını hedef alanlar, onlara
yardım-yataklık edenler “vatana ihanet”ten yargılanmalı. Terör örgütünün hedefi
vatan olduğuna göre cezası da oradan kesilmeli.
Muharrem İnce, Meral Akşener ve
Temel Karamollaoğlu’nun, PKK partisi adayının “serbest bırakılma” çağrılarına
PES!!! Diyorum.
“Demirtaş’a af çağrısı” onlara
itibar kaybı olarak dönecektir.
***
“PKK-FETÖ’YE AF YOK”
DENİLİNCE NASIL DA BAĞIRIŞTILAR
Anneler
gününde HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’a, annesiyle ilgili
gazete verilmemiş. Nasıl da acındırıyorlar? Aynı dakikalarda şehit evlatlarının
mezarı başında Kuran okuyan, hayatları zindana dönmüş, göz pınarları kurumuş
anneler ne olacak?
PKK partisinin adayı serbestçe
adaylık süreci geçirmeliymiş, affedilmeliymiş. HDP’nin binlerce şehidimize rağmen
halen siyasi hayatını sürdürüyor olması akla ziyanken, bir de Selahattin efendi
salınacakmış. Devletle cebelleşmek için
içerdeki birinin aday gösterilmesi, YSK’nın da bunu kabul etmesi zaten başlı
başına facia.
***
MHP LİDERİYLE LAF
DALAŞINA GİREN HADSİZLER
Meydanlarda,
gazete köşelerinde, kurdukları internet sitelerinde “vatansever insanların
altını oymaya” devam ediyorlar. Yedi düvelin siyasete soktuğu proje adların
önündeki taşları kaldırmaya uğraşıyorlar.
Bakın
HDP’nin adayı ne twit atmış. “Milyonlarca oy alıp parti lideri olacağıma
azılı katil, psikopat bir mafya lideri olsaymışım daha iyiymiş!”
Türkiye Cumhuriyetini yıkıp üzerinde
başka bir devlet kurmaya azmetmiş bu kudurmuşlar nasıl böyle cüretkâr? Demirtaş için af isteyenler, lise öğrencisi Yasin Börü nasıl vahşice
katledildi, HDP-PKK karışımına “sokakları karıştırın” emrini veren kim onu
öğrensinler önce. Şerefsizliğe tavan yaptırmanın âlemi yok.
Suçu ve suçluyu övme cezasını,
işleyenler de unutmasınlar ki, evlatlarını kanlı kefenleri ile mezara koyan
gözü yaşlı anneler onlara kıyamete kadar lanet edecek. Huzur yüzü
görmeyecekler.
***
ÜLKÜCÜLER, MELİH
ALTINOK, NUH ALBAYRAK GİBİLERDEN ŞİKÂYETÇİ
PKK ve
FETÖ gibi devletin birliğine kastetmiş vatan hainlerine af istenirken, MHP
liderinin çıkışı üzerine Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok gardını almış.
Bahçeli’nin
söylediğini neresiyle anlıyor acaba? Sözde yandaş yazar Altınok “Demirtaş'ı
ve kendisini kıyasladığı isimleri gözünüzün önüne getirin. Benim aralarında
görebildiğim tek fark, Demirtaş'ın dahil olduğu "organize işlerin"
diğerlerinden daha kapsamlı ve etkili olması, o kadar.” (1)
Altınok FETÖ’cü
Taraf’la, Komünist Birgün arasında mekik dokuduğu için MHP düşmanlığına devam
edilecek sanıyor. “Yandaş medya” denilen
ve halen 14 Temmuza takılıp kalmış bu gibilerden şikayetçi ülkücüler. “Biz
bilmiyor muyuz, 14 Temmuz önceki bazı mevzulara dalmayı? “ diyorlar.
Bahçeli-Erdoğan
arasında mesela “af” konusunda ne konuşulacak biliyorlar mı ki “ hadsizce
Bahçeli’nin üzerine sıçrıyor Melih Altınok-Nuh Albayrak’giller? Nuh Albayrak, AKP genel başkanı oldu da
kimsenin haberi mi olmadı?
Habertürk ve F.Altaylı’yı anlıyoruz.
Doğan Medyanın boşluğunu oldurmakla görevli gibiler ama diğerlerine ne oluyor? PKK’lı şerefsizlere af isteyenlerle
birlikte hareket edenlere “olmaz” demeyenler ülkücüleri hedef alıyor yine. Demirtaş’a af isteyenlere
karşılık,“FETÖ-PKK’ya af yok” dendiğinde, yandaşların onlarla bir zıplaması
yanlış oldu velhasıl.
NOT: Alaattin Çakıcı’nın babası ülkücü
Ali Çakıcı, 11 Mayıs 1980’de, iş yerinde komünist katillerce şehit edilmiştir. Şehitlerinin
oğlu ile muhataplığı, başkalarına mı soracak ülkücüler?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder