31 Temmuz 2020 Cuma

Muharrem İnce ve Türk solu mümkün mü?

                              Partinin Cumhurbaşkanı adayı, kurultayda en arkada... 
                               Adaletsizliği engelleyemeye gücünüz yetmeyebilir, 
                                          fakat itiraz edebilirsiniz                     
Neval Kavcar
Kılıçdaroğlu’ndan partililer umudu kesti. Kurultayın heyecansız oluşunun tek nedeni koronavirüs değildi. Kredisi tükenmiş birinin yeniden seçilecek oluşuydu. Vatandaş şimdi, Faik Öztrak, Eren Erdem ve Kemal Beyin, ‘Türkiye’nin bağımsızlığına zarar vermeden özerklik ilanını’ konuşuyor.. Fıkra gibi.

Yedi düvelin projesine hizmet anlamı taşıyan “açılımı biz hitama erdiririz çıkışı” toplumda tedirginlik oluşturdu. CHP ile Atatürk’ün tek bağı, araçlarında ki ‘Atatürk’ imzası. Ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı parti kurmaya karar vermiş. “Atatürkçü, laik, ortanın solu, milli değerlere bağlı” olacakmış. Hangi fikirde olursa olsun, fikriyat ‘milli’ olursa yol alır. 

“Atatürkçülükleri” denizde villa, İş bankasında hisseye dönüşen CHP’nin ithal politikalar ile kabul görmesi imkansız. Sanat dünyası, medya akla gelen her kesim arkalarında durdu ama olmuyor. Geçmişe küfretmekten, milletin değerini aşağılamaktan, önlerine bakamadılar, tökezleyip durdular. Kurmalı saat gibiler. İllaki birileri kuracak.

CHP tükenmişlik sendromunda iken Muharrem İnce parti kuracak dendi. Kurabilir mi? Çevresine aklı başında yol arkadaşları bulursa(Mesela Onur Öymen vb), CHP tabelasını indirir. “Edirne’den Hakkari’ye kucaklaşmak’, sıfır km yeni bölücü açılım değilse iş de yaparlar.

Yeni parti, CHP silkelenip kendine gelsin haberiyse eğer Muharrem İnce şezlonguna uzanıp emekliliğin keyfini çıkarmaya başlamalı. Kurar mı derseniz, %50 pay veriyorum. Göreceğiz bakalım,  ateş olmayan yerden duman çıkar mı?
                     

30 Temmuz 2020 Perşembe

MHP kurbanını, arife gününden kesti

Korkaklığın sükûtu kol geziyor her yerde,
   Sanki tek başımayım, tek kişilik mahşerde." A.Karakoç

MHP Liderine, MHP disiplin kuruluna ve tüm ülküdaşlarıma;
Cumhur İttifakını yerinden oynatacak saldırılar, MHP içinden defalarca yapıldı. İstanbul seçimi arifesinde “Öcalan bile..” diye başlayan genel merkez açıklaması, MHP seçmenini İmamoğlu’na döndürdü. Hâl böyle iken onlar yerinde. 'FETÖ kanalı önüne gidişten tutun, erken seçim çıkışına kadar ‘Bahçeli’nin haberi var-dır’ da düğümlendi olay. Ayrıca ödüllendirildiler. 

Aydın’da esamesi okunmayan D. Depboylu için ülkü ocakları genel başkanı feda edildi. Aynı hanımın hatırına Akşener’i “Başbakanım" diye mehterle karşılayan Haluk Alıcık, teşkilattan sorumlu genel bşk. yardımcısının da dahliyle il başkanı yapıldığı iddiası, yerelde olumsuz tartışılıyor. (Deniz Hanım Nazilli belediye meclisinde Alıcık'a vekalet ediyordu.) --Manisa’yı hallaç pamuğu gibi atıp, MHP’yi ameliyat eden Cengiz Ergun, tekrar belediye başkanı yapıldı. Cumhur İttifakı olarak ilde kim konulsa kazanırdı. 2017 referandumunda 2 hafta rapor aldığını AKP-liler açıkladı. 2018 genel seçine günler kala “Cumhur ittifakının tabanda karşılığı yok” dedi. Tüzük işledi mi? 

Devlet Bey hasta iken “zaten yazılarını x yazar, o okur” benzeri beyanları aynı 2016’daki gibi dolaşıma sokanlar, yetkili organlardan, tabandan habersiz yerine başkasını ikame edip, sahte evrak hazırlayan-lar kimlerdir? “İftira ise” bu iftirayı kim, neden attı? Nasıl böyle bir düzenek hayal edilebilir? Yıldıray Çiçek’in bu konuda yazması gerekir.

2016 darbe girişiminden iki ay sonra “Neval Hanım falan şahsa FETÖ’cü diyorlar, değil, genel merkezle irtibatınız varsa söyler misiniz” diye adı bana verilen şahıs MYK’da. Görev gereği de olsa FETÖ mafya imamını savunan, hatta birlikte vakıf kuran(geçmişte MHP’li olsa ne yazar?) avukatı vekil tayin eden yerinde. 

Bu bayram MHP düşmanlarına geldi, ihraçla keyiflendiler.
Neticeye gelirsek; MHP kurbanını, arife gününden kesti.
Allah kabul etsin diyeceğim lakin arife günü kurban kesilmez.


Not: 1- Çok sorulan soruya cevap vereyim: Türkgün’de yazacak iken ayağımı kaydıranlar, aynı üzüntüyle yüzleşecekler inş.. Ne Ortadoğu’da yazdığım üç yılda, ne de Türkgün’de ücret söz konusu değildir. Ara verdiğim köşe yazılarıma, uygun mecrada tekrar başlayacağım Allah izin verirse.

2- MHP disiplin kurulu üyeleri: Halil Öztürk, Niyazi Paksoy, Muhammet Tekin, Kürşat Türker Ercan, Hami Korkmazlı, Duygu Kurban Gözüoğlu, Gencer Özdemir, Mehmet Azar ve Fevzi Fırat Gözüyeşil’den; ihraç gerekçesini yayınlamalarını rica ediyorum. 

Cemal Enginyurt hangi hainliği yaptı da ihraç edildi? Alel acele arefe gününde hem de.                                            
Basına yansıyan BÜYÜK suç kanıtı: "Tarım bakanına 'bizi niye yok sayıyorsun' demek ihraç sebebi sayıldı. Acayip suç!! Fındık mevzu derin, AKP büyük oynuyor. 
** 
Kurulun kararı şöyle: "..Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt hakkında, MHP Merkez Disiplin Kurulu'nun 30.07.2020 tarihinde yaptığı toplantı sonucu alınan karar ile MHP Tüzüğü'nün 78'inci maddesinin 'Kesin Çıkarma Cezasını Gerektiren Haller Başlıklı' 4'üncü Bendinin (c), (e) ve (i) fıkrası hükümleri uyarınca parti üyeliğinden kesin olarak çıkarılmasına karar verilmiştir" Halil Öztürk MHP Kırıkkale Milletvekili

Falan maddenin, filan bendinin, feşmekan fıkrasına bağlı fişman kararı ile 'Cumhur İttifakı ruhuna zarar veren vekil azledildi" demiş MHP'li hukukçular. Hazır elleri değmişken Arınç başta olmak üzere bazı AKP'lileri de  ihraç etseler.. Malum Erdoğan duymazdan geliyor. 
                                                                                                  

Yedi düvel projesi “Sözde devletin” Türkiye Distribütörleri

Neval Kavcar
CHP MYK üyesi Eren Erdem, “Kılıçdaroğlu'nun ‘Avrupa Yerel Yönetim Özerklik' sözüne atıfla, "Sorunun çözümünde kritik adımlardan biri olacak" dedi(Rudaw). Yani? (1)

Kılıçdaroğlu “40 yıldır siyasi otorite Kürt sorununu çözmedi; ben bu sorunu demokratik standartlar içinde, Türkiye'nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime söz veriyorum” demişti. “Bölünmezlik değil”, “Bağımsızlık çerçevesinde” çözecekmiş Kemal Bey!!!??? “Bölünebiliriz ama yine bağımsız olacağız!! Nasıl beğendiniz mi?

Peki, özerklik nerede olacak? İyi partinin programına bakalım. 40. Sayfa: “Partimiz Doğu ve Güneydoğu meselesinin kalıcı çözümü için; ..terör örgütünün askeri bakımdan mutlaka yenilerek psikolojik üstünlüğün sivil anlayışa geçmesini, toplumsal alana pozitif müdahalelerle hukuki, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel projelerle bölge halkıyla kucaklaşılmasını..”

Bu durumda bir şeyin sınırı gibi duran “Doğu-Güney Doğu Anadolu” ne oluyor? D. Philips raporunda, PKK’nın silahsızlandırılması vardır. “Psikolojik üstünlüğün sivil anlayışa geçmesi” HDP gibi partilere inisiyatif verilmesi yani. O rapor; İP'in programında, CHP liderinin kalbinde yaşıyor velhasıl.

Netice: “Siyasi, hukuki projeler”e. Siyaseten “Kürtlerin tanınması”, hukuken de “anayasa değişikliğiyle", yedi düvelin “Sözde Kürdistanına” onay…İP, CHP, HDP, SP, Süleymancı, Nurcu, Türk Ocaklı, elde avuçta kim varsa birlikte hareket edersek, Kürt özerkliğini TBMM’de hallederiz” diyorlar.

“Kürt sorunu” denilen vahşi batı projesi ABD-İsrail gözetiminde, Rusya, İngiltere, Fransa başta olmak üzere müttefikleri korumasında olduğu halde, CHP-İP-SP nasıl olup da küresel bölücülüğün taşeronu olmaya gönüllü oluyor?

Çözüm: Öncelikle ve acil olarak Büyükşehir Yasası imha edilmelidir.
***
Bölünmeden, örselenmeden, sağlık içinde nice bayramlara inşallah.

28 Temmuz 2020 Salı

Ayasofya'ya Yunan üzüldü anladık da, adı Fikri, Kemal olan neye üzüldü?

Neval Kavcar
Ayasofya açıldı diye sevinmek yerine, “Atatürk’e teşekkür edilmedi, beddua edildi” deyip duruyorlar. Ayasofya, 1932 yılında fresk tamiri için kapatıldı, 1934’de sözde müze oldu. Sözde diyorum, Yusuf Halaçoğlu resmi evrakın kırk yamalı bohçaya benzediği ve Mustafa Kemal, Atatürk soyadını almadan Atatürk soyadlı imzalı olduğunu öne sürüyor. Özetle, Atatürk rahmetli olmadan resmen müze olmadı Ayasofya.

Gelelim Fatih’in vakıfnamesine. Yıl 1463. Tüm vakıfların sonu, kimse yanlış bir şey yapmasın diye beddua ile bitiyor. Velev ki, Ayasofya’yı Atatürk şuurlu, bilerek kapattı. Şimdi, Fatih beddua etmişse biz ne yapabiliriz ki? Fatih’i yok mu sayacağız? Birisi iyi, diğeri kötü mü olacak? “Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın” şiiri ile gençliğimiz geçti. Bizlerde Ayasofya açılsın dedik. Ve bedduadan hepimiz haberdardık. Ne oldu da bedduaya şimdi takılacağınız geldi? İnanmıyorum ama kapatılma kararını Atatürk şuurlu vermişse ‘hatalıdır.” O da bir insandır neticede.

Velhasıl, Osmanlı da bizim, Türkiye’de. Hepsi Türk devletidir. 

İstanbul’un fethi ile İstanbul’un düşman işgalini karşılaştırmak nedir? İkisi de çok önemlidir. Atatürk Samsun’a çıktı diyoruz. Evet doğrudur. Lakin Atatürk’ü müfettiş olarak görevlendirip, eline örtülü ödenek parasını veren kimdir? Çanakkale zaferini kazanan Mustafa Kemal’i Samsun’a gerçekten sadece “Sevr gereği elinde silah olan Anadolu insanını teslim ettirme görevi ile gönderildiğine inanmak için safdil olmak gerekir.” 

Diyanet işleri başkanı üstü örtülü şekilde “Ayasofya’nın açılması için emek sarf eden herkese teşekkür etti.” Bundan sonra kapatılmaması içinde” bedduayı” hatırlattı. Elbette kapatılmamalı. Ayasofya’nın cami vasfından çıkması, İstanbul’un fethini yok sayan bir harekettir.

Hangi parti, zümre ya da her neyi desteklerseniz destekleyin, Ayasofya’nın açılmasını kutlayın. Sulandırmayın. 
Şimdi İstanbul daha güzel oldu.
Emeği geçen herkesi kutlama zamanı kanımca.

26 Temmuz 2020 Pazar

Atatürk Atamız da, Fatih değil mi?

Neval Kavcar
Yılmaz Özdil CHP’nin ‘Yüzde 20’ye sıkışmış, tepeden bakan zihniyeti irtifa kaybetmesin, diye “Atatürkçülük” tezgâhı başından ayrılmıyor. “Ayasofya’nın açılmasına karşıyız” diyemiyorlar, “Atatürk’e hakaret edildi” diyorlar.

Diyanet İşleri başkanının konuşmasının hiçbir yerinde Atatürk’e beddua, hakaret yoktur. 1934’deki evrak hakkında ise farklı görüşler mevcut. Ayasofya’da, 1932’de “freskler temizleniyor, güçlendirme yapılıyor” denilerek namaz kılmaya ara verilmiş, camii vasfını kaybetmesi ise fiilen Atatürk’ün vefatı ile başlamıştır. Düşünün Atamız hasta, vasiyetini hazırlıyor, İnönü’yü soruyor ‘öldü’ deniliyor. Gel, o vasiyete de inan şimdi.

MHP’den tek tepki yok diyen zevat utanmazlıkta çıta yükseltmiş durumda. Ortada hakaret değil, yalan var. Yalana mı karşı çıkacak MHP?

Fatih’in bedduası olsa olsa, Atatürk sonraki CHP yöneticilerini kapsar. Özdil, Yunan mezalimini anlatmış. Otu moka bulaştırmış. Mustafa Sabri hain de, Kürt Teali Cemiyeti, Wilsoncular vatansever mi? Atatürk atamızda, Fatih değil mi?

Velev ki, Fatih’in vakfiyesi olmasın. Çağ açıp, çağ kapatan atam Fatih Sultan Mehmet Hanın, İstanbul’u fethetmesinin sembolü olan Ayasofya’yı camii olarak kıyamete kadar açık tutmak boynumuzun borcudur.

Yedi düvel şöyle böyle düşünür diye Ayasofya’yı camii olarak açmayalım mı? Bırakın şu mütareke kafasını, ezikliği, milli olun.. Ayasofya açıldı diye sevinmek varken, farklı sokaklara sapmayın.

Not: "Atatürk'e hakaret edildi, teşekkür edilmedi.." deyip, etki ajanlarına has çıkışlar var. Ali Erbaş'ın konuşması aşağıda. Fitne arabasına binmek yerine salim kafayla dinleyiniz
https://www.youtube.com/watch?v=yBYeKIkPK6c

25 Temmuz 2020 Cumartesi

Cemal Enginyurt!! Sana mı kaldı Ordu’nun derelerini yukarı akıtmak?

Neval Kavcar
2016 daDEVLET BAHÇELİ' yi savunan 2 kişi kaldı. NEVAL KAVCAR ve CEMAL ENGİNYURT. Kuduz gibi saldırıyorlar. Bu ikisi tedavi olmalı. Etraflarına zarar verebilirler. Allah rızası için çevresindekiler bunları tedavi ettirsinler” denildiği günlerde, Akşener’e el edenler, ota moka twit atıp Bahçeli lehine görüş bildirmeyenler el üstünde tutuluyormuş, olsun varsın.

Enginyurt, disipline verildiğinde kimsenin aklına kötü bir şey gelmedi. Büyük şeref. O kadar samimi ki, kurşunun geldiği yönü tayin edemiyor. Sonraya hazırlananlar için Enginyurt gibiler işlerine yaramaz çünkü.

2016’da, “Bahçeli ile iktidar olamayacağız..” söylemi FETÖ eli ile dolaşıma sokulmuştu. Şimdiki dolaşım ise: “Ülkücülerin iktidar için birleşmesi şart. İP ile MHP bir araya gelmeli. Önce Akşener sonra daha genç birinin liderliğinde iktidarın şafağı sökmeli…” Kumpasın yeni versiyonu böyle. Ana hedef, milli rotadan çıkılması. Hedef yine Bahçeli. AKP mevzuna girmeye gerek yok, onlar ayrı parti. Tek başına iktidar hedefleri olacak. Çok normal.

Diyorum ki Cemal Beye: “Paçanızı kurtarabilirseniz, mesela Kurultay mı yaklaşıyor hemen uyduruktan proje hazırlayıp, genel başkanın önüne koyacaksınız….Lider için ‘kıymetlimiz’ twitleri atacaksınız, Lider hasta iken ‘DB ölümsüz değil’ deyip yeni adayı belirleyip, sıhhatine kavuşup döndüğünde ‘çok sevinmiş gibi’ yapacaksınız. MHP liderinin hep yanında resim vermeye özen göstereceksiniz..”  “İlinizin dertleri ile dertleniyor-'muş' gibi yapacaksınız....” Size mi kaldı “Ordu’nun derelerini yukarı akıtmak?”

Bunları yaparsanız, rahat bir hayatınız olur.
Fırsatınız olursa bir deneyin.

Not:1- Satırlarımda MHP lideri Devlet Bahçeli’ye sitem yok. Bilen bilir, bir rüya görmüştüm. Başbuğ direksiyonda, ben ön koltukta onun yanında, Devlet Bey arka koltukta, ilerliyorduk. O rüyayı, bir daha yorumladım sadece. 

2- Üç imzalı gelen bir e posta var. "Devlet Bey olmazsa MHP bitecek mi?" demişler. Mevzuya takla attırıyorlar. "Dava" deyip sadece kendi pis menfaatini düşünenler de her daim olur. Başbuğ sonrası "biter" denilen MHP bayrağını daha da yükselten Devlet Bey başımızın tacıdır. Her türlü hesap kitap içinde olana deniliyor ki yukarıda ki satırlarda "sizi görüyoruz...!!"

23 Temmuz 2020 Perşembe

FETÖ davalarına giren, çekilen avukatlar

Neval Kavcar
Meslek olarak görevleri her türlü suçluyu savunmak olmakla birlikte birçoğu FETÖ davalarına bulaşmak istemiyor. 15 Temmuz gecesi darbeyi alkışlayan bir avukat(3 yıl ceza aldı), “FETÖ davalarına Vatan partili avukat da giriyor” deyiverdi. Birbirlerini ele veriyorlar. O avukat, MİT tırlarını durduran FETÖ’cü eski bir generalin de avukatlığını yapmış mesela.(Basın)

Vatan partili avukat bu durum için “sicili temiz olanları alıyoruz” demiş. Birbirleri arasında bile ‘FETÖ davasını aldın’ suçlaması var. Bunu diyen avukat kendisi FETÖ'cüyü savunan, 15 Temmuzu twitle kutsayan birisi??

Derken, Oda.tv çalışanlarını savunan avukatların, FETÖ’nün finans ayağının çok kritik isimleri olan işadamlarını savunduğu duyuldu. Toplum içinde ‘FETÖ davasına girmiş’ haberine konu oluyorlar. Sebebi binlerce vatan evladını devşirip, casusluk faaliyetinde kullanan, birçok karanlık olayın faali olan ve Türkiye’yi ele geçirmek için darbeye teşebbüs eden karanlık suç örgütü olması tabi ki. Bazı avukatlar FETÖ’cüleri savunmaktan çekilince, BARO onlara ihtar çekmişti mesela. 

Bir avukatın, FETÖ çatı davasında Mafya imamı olarak yargılanan müvekkili için “haysiyet cellatlığı yapılıyor” beyanı olmuştu. Müvekkili 10,5 yıl ceza aldı. Avukat beyin birlikte vakıf kurduğu o kişi için ‘güzel insan’ demişti. FETÖ'cüler çok mu güven duyduruyor karşısındakine nedir?

Derken o avukat karşıma nerde çıktı? Bir partinin yetkili organında görevli siyasinin avukatı olarak. “FETÖ’nün siyasi ayağı bulunsun” diye yeri göğü inleten partinin vekilinin o avukatı vekil tayini, ilginçtir. Niçin? FETÖ hassasiyeti gösteren partinin vekili de hassas olmalı açısından. 

Darbe girişimi, siyasal cinayetleri ve davalarıyla uzun yıllar aramızda olmaya devam edecek FETÖ gölgesi. Bakalım zehirli sarmaşığı kökten kesmeye muvaffak olabilecek mi devlet?
***
Ayasofya yıllar süren hasret sonrasında cami olarak kapısını açıyor. Lozan antlaşmasının yıl dönümüne denk gelen açılış, Türkiye’nin önünü açacak mutlu haberlerin müjdecisi olsun inş.                                         


21 Temmuz 2020 Salı

Marmara İlahiyat Dekanı Ali Köse'yi Anlama Kılavuzu

                                            Marmara İlahiyat Dekanı Ali Köse   
Neval Kavcar
Ahmet Hakan’ın ‘taraflı Bölge’  programında misafirler Cüppeli Ahmet Hocayı nişan tahtasına çevirdi. Mevzu, Marmara İlahiyat Fk. dekanı Ali Köse'nin "Bir FETÖ gitti bin FETÖ geliyor’ demesi. Cüppeli ‘kimse gelen açıklasın’ derken, A.Hakan ‘Ama hocam öyle olmaz’ diye lafını kesti durdu.

Bin Fetö’yü duyunca baktım Ali Köse vaktinde "’Bir FETÖ’ her yere kök salıp, diyalog yaparken twitle olsun kınamış mı?" Göremedim, varsa gören söylesin. Programa telle bağlandığında, Cüppeli'yi gömmek için kürekle dolaşan Ahmet Hakan bunu sorgulamadı tabi.

Ali Köse derhal savcılığa “gelen bin FETÖ” hakkında bilgi vermelidir. Hem dekan, hem prof. "Geliyor" dediğine göre gelenleri görmüş olmalı. Var olan FETÖ’yü vaktinde göremeyen Ali Köse, gelen bin FETÖ’yü görmüşse tebrik ederiz.

Yine 15 Temmuz darbe girişiminde vatandaşın sokağa "din değil demokrasi" adına çıktığını söylemiş. Kimsenin aklına “sokağa ne için çıktık” geldi mi? Getirilen tekbirler için de "Allahu Ekber sesi demokrasi sesini bastırmamalı" demiş. Vatandaş o gece, FETÖ darbesine karşı durdu. Bir ilahiyatçı tekbirden neden rahatsız olur ki? Eleştirilince, "yanlış anlaşıldım" diyor.

Hürriyet gazetesine verdiği röportajda “Eşimi ve iki kızımı Roma’ya bir haftalığına tatile gönderdiğimde aklıma cinsel saldırıya uğrayacakları gelmiyor. Çünkü orada öyle bir problem olmadığını biliyorum. Ama fakültemdeki kız öğrenciler, umreye giderken Mekke’deki otelin Kâbe’ye yakın olmasında ısrar ettiler. Otelden gittikleri bizim Harem dediğimiz, her türlü kötülük yapmanın haram olduğu bir mahalde cinsel açıdan kendilerini güvende hissetmiyorlar. Meğer çocuklar başka şeylerden korkuyormuş. Orada kaçırma, tecavüz olayları var.” (Hürriyet- Ali Köse -29.09.2013)

Yazılanda anlaşılmayacak bir yan var mı? Eşi ve iki kızı için Roma'da saldırıya uğramazlar derken "Kabe civarında böyle şeyler oluyor" diyor. İlahiyat dekanı "Kabe ve Roma'yı hangi anlamda karşılaştırmış da yanlış anlamış oluyoruz?

Diyanete çağrımdır. Bu sene Hac yok. Dekan Ali Köse rehberliğinde, cinsel saldırı ihtimali olmayan Roma'ya bir haftalığına tatile gidilsin. Program saç baş yoldurdu ama Ahmet Hakan Roma’ya gitmeyi de hak etti.

Sonuç:  Marmara İlahiyat dekanı Ali Köse’yi neden hep yanlış anlıyoruz acaba? Var mı fikri olan?

Not: "Kabe - Roma söyleminde yanlış anlaşıldım, tekzip ettik" diyor Ali Köse ama ortada tekzip falan göremedim.
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/ortadogulu-bir-turkiye-gormek-istemiyorum-24811573
                                                                    

18 Temmuz 2020 Cumartesi

24 Temmuzda Ayasofya’da ilk Namaz ve Lozan Tapu Senedimiz niye Fransa’da?

                          Lozan'ın tek ana nüshası Fransa arşivinde
Neval Kavcar
FETÖ tecrübesinden sonra kıyıdan köşeden kafa çıkarmalara artık şaşmıyoruz. 

FETÖ ile mücadelede FETÖ metre önemli, fakat eksik. Bazıları halâ şu kafada. Solcudan, ateistten, ülkücüden, vb.lerden FETÖ’cü olur mu? Olur, hatta genel başkanın dibine kadar sokulabilir. Samimiyet kurar, partisini zorda bırakacak sözler söyler, adım attırır. 

Adını kripto mu koyalım, bir atımlık barut mu? “Psikolog yetiştiren Psikoloji bölümüne uzaktan eğitim yaptırma kararı alır, keçi-geyik gibi hayvanları 500 bin lira için çok da elzem gibi ihale çıkartır, Cumhur İttifakını sarsıcı erken seçimi çağrıştıran twit atar, bayramda ödenen 1000 liralar için, bin lira ile kurban alamıyoruz 1500 TL yapın, der…derler de derler..” Onlar bazen has kriptodur, bazen kullanılmaya elverişli aptal-lar.

Bu çıkışlar, Türkiye'nin Libya, Suriye, Akdeniz’deki kazanımları, Koronavirüs’te adından çok söz ettirdiği dilimde daha da arttı. Hele ki Ayasofya’nın camiye dönüşmesinde fesat enflasyonu hakim. 1934’de katakulli ile Atatürk’e rağmen müzeye dönüştürülerek, büyük zafere takla attıran kararın kutsanması da öyledir.

Ayasofya’nın camiye dönüşüne, Konstantinopolis’in İstanbul olmasını hazmedemeyenler karşı çıkıyor. Peki bizde ne diye karşı bazıları? Geriye sarıp “önce Sultan Ahmet Camiini doldurun…” dendi diye zemin kazıyor-lar. Zaman ve şart müsait olmadan atılacak adım başarısız kalırdı. Vakit tam da bu vakittir ve 24 Temmuzda ilk namazın edası tevafuktur.  24 Temmuz, Lozan'ın yıldönümüdür.

Ayasofya’nın müze olması şaibeli kararının iptali, İstanbul’un Fethinden daha zorlu süreç sonunda yedi düvel ve uzantılarına karşı kazanılmış zaferdir. Lozan’ı kuvvetlendiren adımdır. 

Not: 24 Temmuz 1923’de imzalanan, TEK ve ASIL nüshası Fransız Dışişleri arşivinde olan “Lozan Barış antlaşmasının” aslının Türkiye’de olmaması eksikliktir. Tapu senedimiz diye yeri göğü yıkan zevatın dikkatini çekerim. Bizdeki nüsha, imzacı devletlere verilenlerden bir tanesidir. Şimdi sırada senedin aslının Ankara’da olması zaferini kazanmak var. 

9 Temmuz 2020 Perşembe

Bahçeli hasta iken MHP’de ki hareketlilik

Neval Kavcar
2019 Eylül ayında MHP lideri Devlet Bahçeli rahatsızlanınca, şer güçler boş durmayıp,  algıya başlamıştı. Kaçak FETÖ’cü Ergun Babahan “'Türkiye halkları Bahçeli'siz bir siyaset dönemine hazır olmalı" twiti attı, ABD Ankara Büyükelçiliği beğendi. Anlamı şuydu, “Kürdistan’ın önündeki engel kalkmak üzere.” Türkiye ‘emret sahip pozisyonuna tekrar sokulacak.’

Aynı gün, Sabahattin Önkibar “Bahçeli’nin Veliahtı” köşe yazısını yayınladı. Topluma bomba bırakılmıştı adeta. 

Aylar sonra bu nerden çıktı derseniz, anlatayım. 2017 yazında MHP genel başkan yardımcısı Şefkat Çetin için iddialarda bulunan bir hanım vardı. O dönem “o hanımla poz verenler’ şimdilerde tartışıyor. Birisi bana yönlendirmiş, bende ‘doğru mu söyledikleri?” diye soruyorum.  (Kendimi mayın eşeği gibi hissediyorum artık.)

Bu hanım, MHP liderini bir twitinde eleştirince MHP MYK üyesi buna kabadayılık yapıyor, o da cevap veriyor: “Nevzat ! Bu hakeret olsa gereğini kendisi yapar. Attığı tweetlere bak ! O hastayken Genel Başkan hazırlamanız ve onu türlü entrika ile kandırmanız, SAHTE EVRAK BİLE DÜZENLEMENİZ değil de bu mu hakaret? Ben sizinle niye kavga ettim?”  1 Temmuz 2020 (1)

Sonra yine genel merkezden başkasıyla tartışması var, mevzu ‘Türköne’nin yeniden yargılanması.’ O twitlerin birinde şöyle diyor. “İz. Abin ve Se. Abin ölmeden ölümü üzerinde hesap yaparken sen neredeydin de haddini bilin yazıları yazmak bize kaldı ? Bütün Türkiye bilirken ve aracıları bana "Bunun neresi ihanet? Ölümsüz değil DB! Hazırlıklı ilan mi(olan mı?!) ihanet ediyor ?"derken sen neredeydin ?” 24 Haziran 2020

Uzatmayayım, MHP lideri henüz hayattayken “lider son nefesini verene kadar sadakatle bağlıyız sonra tüzük neyse o” demiş birileri. “Devlet Bey nasılsa vefat edecek düşüncesine kapılıp, yeni genel başkanı ve ne anlama geliyorsa sahte evrak hazırlamış-lar. !!!İddia öyle ve MHP genel Bşk. Yrd. nın twitter sayfasında retwitlenmiş halde duruyor.

“Sadakat, sevgi, emek, ülküdaşlık hukuku” tuz buz olmuş o dönem .. ‘Biri tutmuş, biri pişirmiş, diğeri yemiş, öteki ‘hani bana, hani bana’ demiş. Nutkum tutuldu. Sorsan, MHP’nin geleceği için, vatan sevdasına, kargaşa çıkmasın, MHP yara almasın diye çabaladık diyeceklerdir.

Peki deyip, ‘olası yeni genel başkan adayı kimdi?’ Diye, soralım. Ve 2021 kurultayına aylar kaldığını hatırlatalım.

Not: 'Devlet Bahçeli'nin haberi olmuş mudur?' diye soruluyor. Bilmiyorum.  Durumu genel merkeze e posta ile sordum, 'yalan bilgi' diye geri dönüş almadım. Partililer ve kamuoyunun dikkatini çekmek için tarihe not düştüm. 

Kaynak: (1) Daha fazla yanıt göster, yazan yere tıklayınız   https://twitter.com/UnluturkNevzat/status/1278321487624241153

Not: Atılan twitler yerli yerinde duruyor. MYK üyesinin sayfasında da duruyor, oradan retwitleyen genel başk. Yardımcısının da. Hanımın tartıştığı MYK üyesi belli, adları geçen yöneticiler belli. Denilenler belli. Benim yaptığım ‘ne oluyor, ne olacak?’ diye sormak.
                       Yanlışlıkla silinir diye, o twitlerin resmini çektim.