29 Nisan 2019 Pazartesi

Seçmen azalırken, sandık sayısı artmaz, azalır

                 
Neval Kavcar
Günlerdir anlatıyorum. Ankara’da, 24 Hazirana göre 86 bin civarı seçmen düşüşüyle, 252 civarı sandık azalmalıyken, 752 sandık artmış(toplamda 1.000 gibi). Bunu birileri anlamlandırsın diyorum, çıt yok.(1)
***
Beylikdüzü ilçesine bakalım.
                             Seçmen           Sandık           Geçerli Oy    
24 Haziran seçimi-  220.781           595                193.373
31 Mart    seçimi -  228.079           669                190.497 

Bu ilçede 7.298 seçmen artmış. Öyle midir gerçekten? 
Artan seçmen sayısını ortalama sandık seçmen sayısına 340’ye bölelim, kaç sandık artması gerekiyor onu bulalım.(Mesela Beylikdüzü 1669 nolu sandık- Yakuplu Ortaokulu- seçmen sayısı 340)

7.298 : 340= 21 sandık artışı ediyor.
Peki iki seçim arasında kaç sandık artışı var? 669 – 595 = 74
Yani: 74- 21= 53 sandık gibi açıktan artış var.

53x340= 18.020 seçmen fazlası eder. Artan sandığa göre. (7.298 gerçekten artan seçmen hariç) Sanki bu ilçede artan sandığa bakarak denilebilir ki 25.000 seçmen artışı var. İki aday arasındaki fark da 28 bin. CHP kazanmış. (Bazı sandıkların seçmen sayısının 360 olduğu düşünülürse arada fark da kalmıyor) Beylikdüzü'nde gerçekte CHP kazanmış olabilir mi? 

Fazla sandık sayısı ile seçmen sayısı tutmadığı için her ilçede bu fazla sandık sayısı ile genel toplamda değişiklik meydana gelir mi? Gelirse, o fazlalık hangi aday lehine yazılır? Seçmen düşerken sandık sayısının artması, seçmen sayısı arttığında da o artışla orantıdan daha fazla sandık sayısının artması ne anlama geliyor?

Artan bu sandıklar ve seçmen gerçek midir? Ütopya gibi sanki.
***
Aynı mantığı İstanbul’un başka ilçelerine uygulayın sizde. Meselâ; problemli B.Çekmece’ye. 2.300 seçmen artmış 24 Hazirana göre. 7 civarı sandık artışı olmalıyken, 48 sandık artmış ??!!

Özetle; İstanbul, 24 Haziran genel seçimine göre 31 Marta 271.000 civarı düşük seçmenle gitmiş. Sandık sayısı 776 civarı düşmesi gerekirken, 2361 civarı sandık artışı var. Toplamda 3.000 civarı fazladan sandık eder.


(Rakamları ulusal gazete-ler-den aldım.)(Hürriyet-Sabah)
24 Haziran göre 31 Martta seçmen sayısının düşme nedeni: yurt dışı seçmen sayısının çıkarılmasıdır. Orada problem yok.

NOT 1- Durumu YSK'ya soracağım, bilgi, edinme kapsamında, soramıyorum. 
"Bu sayfa 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Genel Seçimlerine ait sonuçlar kesinleşinceye kadar hizmet vermeyecektir." yazıyor.
SEÇSİS gibi sistemi kullanan YSK'nın, e-posta üzerinden iletişimi yok. 

      2- SEÇSİS üzerinden yapılan ihlaller anca, kağıt üzerinde toplamayla karşımıza çıkar. lakin sandıklar ve seçmenler gerçekse tabii. Tüm sandıklardan emin miyiz? Seçmen ve sandık üretme gibi ihlalleri çözmek için yeterli donanım sahibi miyiz? Ya da seçmen sayısı düşerken sandık artışı normal midir? 


27 Nisan 2019 Cumartesi

Seçimi üç saatte bitiren YSK, İstanbul’da ne yapıyor?

                                                                                 
Neval Kavcar
İstanbul il-ilçe seçim kurulu, Büyükşehir belediye başkanlığı oylarını yeniden saydırmadı. Vicdanlar rahatsız. 51 sandığa bir bakılsın talebi, “tamam bakalım, orada tatlıya bağlıyalım”a döndürdü işi. 31.186 sandıktan 51’ine bakılıp, tamamında hile var mı anlaşılır mı? 51 sandıkla sonuç belirlenecekse niye seçim yapıldı?

İstanbul il-ilçe seçim kurulunda yol kapanınca YSK’ya başvuruldu. Bu arada, il seçim kurulu mazbatayı İmamoğlu’na verdi. “Ankara sonucunu bekleyelim” denilebilirdi. Mazbatanın; verilebileceği gibi, verilmeyeceğini de biliyoruz.

Son tahlilde, YSK’ya teslim edilen evraklar araştırılacak. Nasıl? Soruşturulacak, resmi yazışmalar devreye girecek. Merak ediyorum “41 bin 132 kişi ile memur olmayan sandık kurulu başkan ve üyelerinin araştırılması” ne kadar sürecek? “ Beş gün lakin, YSK o sonucu görüp “şuna da bakılsın” der mi der. Memur olmayan sandık kurulu başkanlarının öğrenilmesi” bile il-ilçe seçim kurulunun görevini yapmaması ve seçimin iptalini gerektirecek durum demek değil midir?

YSK, il-ilçe uhdesinde yapılan hataların araştırılma görevini kendilerine verdi. “Yaptığınız söylenilen hatalara bir bakın” dedi.

YSK gibi SEÇSİS’le seçimi 3 saatte bitiren kurum neticeye varmayı günlere yayıyor. Meselâ; İmamoğlu’nun mazbatasının araştırma sonrasına kadar iptalini beklerdik. 31 Mart gecesi seçimi bitiren YSK, haftalardır kaosu seyrediyor. İstanbul İl Seçim kurulu ile paslaşıp duruyor.

Seçimin kırkı çıkacak neredeyse.

Not: 1- Seçim sonuçları takır takır UYAP’tan giriliyor anında sonuç alınıyor. Sandık görevlileri, seçmen listeleri de UYAP üzerinden girilmiş olsa anında kim nerde ne görevde çıksa olmaz mı? 5’er günlük uzatmalara ne gerek var? Acaba kaç 5’er gün araştırması istenecek daha?

        2- Seçmen sorgulama ekranı olan YSK’nın niye sandık kurulu sorgulama ekranı yok. 57 milyon seçmen hangi sandıkta oy kullanacağını görebiliyor da, 194 bin sandık görevlisinin hangi sandıklarda görevli olduğu niye yok.

       3- YSK hazır araştırıyorken- İstanbul:
            24 Haziranda 10.878.488 seçmen  - 28.825 sandık
            31 Martta       10.570.939 seçmen  - 31.186 sandık
                                             Seçmen eksilmiş         Sandık artmış
İstanbul’da seçmen 307.549 azalırken, sandık sayısı nasıl 2.361 arttı? YSK’nın cevaplaması talebiyle. Bu arada sandık sayısı 879 civarı düşmesi gerekiyorken, 2361 civarı artması toplamda 3.200 civarı fazla sandığın saatli bomba gibi olması anlamı taşımaz mı?

Bilen birisi de desin ki, "sandık artışı normaldir. 340 seçmen 280'e indirildi. O bakımdan sandık arttı." Bakıyorum sandıklarda seçmen sayısı aynı. Ya da başka bir şey. Ankara'da aynı durum. Büyük ilçelerde birisi hariç seçmen sayısı azalırken, sandık artmış. Bu fazla sandıklarla mı öne geçiliyor? Yoksa normal midir? Nedir?

26 Nisan 2019 Cuma

İmamoğlu’nun ‘yol arkadaşım’ dediği Melih Geçek kimdir?


                                                             1 Kasım 2017                               
Neval Kavcar
Ekrem Bey koltuğuna oturunca “iki müfettiş ve dışarıdan belirlenecek 3 uzman”a veri kopyalama talimatı vermişti. 3 uzman dendi ama ortaya birinin kimliği çıktı. Melih Geçek- Beylikdüzü CHP ilçe bilişim sorumlusu imiş. (1)

Uzmanın adı ortaya çıkınca, Ekrem Bey kendisini hemen “sosyal medya danışmanı” olarak atadı. 29 Aralık 2017’de Beylikdüzü CHP kongresinde yönetim kurulunda adı geçiyor bir internet haber sitesinde..(2) Resmi siteyi açıyorsunuz orada adı yok. Bu kişi gerçekten CHP ilçe yönetiminde mi, değil mi? Resmi sitede adını taratıyorsunuz ne bilişim sorumlusu olarak geliyor, ne de ilçe yönetim kurulu üyesi olarak?

Kim bu Melih Geçek? Varsa diğer iki “uzman” kim-ler? Arada kaynıyor ama o iki müfettiş kimdir? Ekrem İmamoğlu uzmandan “yol arkadaşım” diye söz ediyor. (3)

Melih Geçek’in “General Manager at Fokus Bilişim Danışmanlık Hizmetleri” adında bir şirketi var. 2009 yılında kurulmuş. İstanbul Ticaret odasında bu şirket adını sorguluyorum sıfır bilgi. (4) 10 Yıllık bir şirket kimlere hizmet vermiş, o da yok. Bu işten daha iyi anlayanların araştırmasında fayda var.

Son olarak, Ekrem İmamoğlu Melih Geçek’i niye hemen İBB’de göreve atadı? Veri kopyalamada adı çıkınca. İhtiyaç vardıysa önce atayıp sonra kopyalatılabilirdi?

Bu vatandaş hakkında daha çok bilgiye ihtiyaç var. İmamoğlu’nun yol arkadaşı Melih Geçek kimdir? Kopyalamaya nereden başlamıştır? Neleri kopyalamıştır?



25 Nisan 2019 Perşembe

2. Hoybun-Taşnak Cemiyeti


                          Suriye'de YPG'ye bağlı 'Bakırcıyan Ermeni taburu'                    
Neval Kavcar
Seçim atmosferi dışına çıkacağım biraz. 24 Nisanda kamuoyunun pek dikkat etmediği bir fotoğraf karesi düştü önümüze. Suriye’deki Ermenilerin YPG içinde yer aldıklarını gösteren karargah evden bir görüntü idi. Tabur kurmuşlar. Neden? Ataları Suriye’ye sürülmüş, sözde soykırıma uğramışlar. O dönemki Ermeni çeteleri ile birlikte yerel Ermenilerin yedi düvele karşı savaşan Türk askerini cephe gerisinden vurduğunu, binlerce masum sivili katlettiğini bilmiyorlarsa öğretiriz.

Hoybun - Taşnak Cemiyeti 1927’de kuruldu. O dönem İngiltere marifetiyle kurulu tüm Kürt cemiyetleri ve Ermeni terör örgütleri tek çatı altında birleştirildi. Örgütün başında Ermeni Papazyan vardı. Fransa’nın başkanlığında kurulmuştur. Türkiye’yi, Sevr’e çekmek maksatlıydı. Halâ da öyledir.

Uzun mevzu, ama yeniden ele alacağım bir ara. Yedi düvelin sürekli maşa olarak kullandığı bir kısım Ermeni, Kürt, Rum etnisiteleri yine gündemde.“Türk düşmanlığı” paydasında bir yüzyıl önce kurdurulan Hoybun benzeri oluşum Suriye’de şekillenmekte. DEAŞ’tan boşalan yeri umarım Taşnak çeteleri almaz.

Zaten biliyorduk da, yeni reklam çalışması ile karşımızdalar. Çatışmalarda ele geçen PKK leşleri içinde Ermenilere hep rastlanıldı. Demek ki, PKK sayısında azalma var ve asrın yalanına da dikkat çekecekler. Hep aynı film. Osmanlı Devleti daha kolay parçalansın diye kendi içindeki unsurları kullanan yedi düvel, yine aynı filmin günümüz versiyonu ile karşımızda. Soba üzerindeki kestaneyi, maşa ile almaya çalışıyorlar.


Not: İlgisini çekenler için “Hoybun-Taşnak Cemiyeti tüzüğünden” bazı maddeler aşağıda. (Anadolu’dan Türk Mührü Siliniyor- Neval Kavcar -2007)

Tüzük (1927)
Madde 1. Her iki taraf bağımsız bir Kürdistan ve birleşik bir Ermenistan’ın kurulma hakkını karşılıklı olarak tanıyarak........

Madde 2. Her iki taraf hangi toprakların Ermenistan’a, hangilerinin Kürdistan’a ait olduğuna bakmaksızın ve sadece iki ülkenin kurtuluşunu temel amaç edinmiş olarak , ortak düşmana karşı (Türkler)...........
  İki ulus arasında ki sınırlar aşağıda ki prensiplere göre belirlenecektir:
A-      Yerli Kürt ve Ermeni nüfusunun 1914 önceki sayısı bu belirleme de temel esas olarak alınacaktır.
B-      Sevres Anlaşması tarafından kabul edilen etnik ve hukuksal prensiplerini kabul etmekle birlikte bu anlaşmanın, Van, Bitlis ve Erzurum vilayetlerini Ermenistan’a bırakan 89. maddesini geçersiz saydığını, ama bununla birlikte iki tarafta söz konusu vilayetler üzerinde karşılıklı hak sahiplerine saygı göstereceklerini taahhüt ederler........

  Madde 3. Mevcut antlaşma imza sahibi taraflar arasında, ortak düşman Turani- Türk öğesine karşı savunma ve saldırma işbirliği paktı olduğundan.............

Madde 9. Taşnaksutyun Partisi ve Kürt Ulusal Cephesi Hoybun, Ermenistan ve Kürdistan’ın kendilerine ait toprakları üzerinde bağımsızlıklarının tanınmaması nedeniyle , kendilerinin Türkiye ile savaş içinde olduklarını kabul ederler..

Madde10. İki tarafın hazırladığı rapor gereğince Taşnaksutyun Partisi  askeri gücünü eylem halindeki Kürt güçlerine katacak ve söz konusu eylemler için gerekli olan silah ve mühimmatı sağlamaya çalışacaktır ............................
Madde 14. Taraflar kendilerine verilecek  toprak miktarına göre, paylarına düşecek kamu borç miktarını ödemeyi kabul edeceklerini taahhüt etmektedirler. Ayni şekilde taraflar, yabancıların madenler ve demiryolu üzerindeki daha önce kabul edilmiş tüm imtiyazlarını tanıyacaklarını kabul etmektedirler...............   
                 
Madde 19. Bu anlaşma Fransızca yazılmış olup iki nüshadan oluşmaktadır.                                                                                          .   (Toplumsal Tarih Dergisi 1998 Sayı: 59)



23 Nisan 2019 Salı

CHP liderine kurulan tuzak


                                                                             
Neval Kavcar
Olayı defalarca düşününce Kemal Kılıçdaroğlu'nu kurban mı etmek istediler, dedim. Çubuk kaymakamı bakanları beklerken, o sırada CHP lideri geliyor, tesadüf. Kılıçdaroğlu "şehit ailesi ve muhtarla konuşulduğunu" söylüyor. Onlarda tersini. ??!!

Bu arada Mansur Yavaş köye önce gidiyor. CHP liderinin geleceğinden habersiz. İlk tepki ona oluyor. Kılıçdaroğlu gelince havanın bozuk olduğu konusunda uyarıyor mu mesela? Cenaze namazında yan yana duruyorlarmış. Durumu sezip Mansur Yavaş geçit töreni için CHP lideri ile gitmiyor. "Kemal Bey cenazenin arkasından gitmeseydi" deyip sonra "aramızda 15 metre vardı" diyor

Mansur Yavaş, tepkiler artarken köyden ayrılıyor. Kemal Bey henüz köyde iken hareketlenme başlamışken nereye gidiyor acaba? Anladığımız şu ki; CHP genel başkanını yapayalnız bırakmışlar orada. 

Aynı saatlerde İstanbul'da Ekrem İmamoğlu sanatçı gibi sahnede şov yaparken, Çubuk Akkuzulu köyünde Kılıçdaroğlu yumruk yiyor, tekmeleniyordu.

CHP lideri 1,5 saat güvenlik için evde tutulurken, Çubuk Ankara’ya bunca yakın olmakla birlikte niye CHP’liler, Mansur Yavaş ya da birileri oraya gelmedi. Genel başkanlarını yalnız bıraktılar. İyi partililerde varmış, onlarda sır olmuş. Hadi köye girmeleri sakıncalı bulundu diyelim, Çubuk’un çıkışında, bir yerde beklemeleri gerekmez miydi?

Ülkücüler, AKP’li yetkililer ve güvenlik görevlileri olmasa kim bilir neler olurdu?

A haberde, MHP genel başkan yardımcısı Mevlüt Karakaya “Kılıçdaroğlu’nun korumaları ön araştırma yapmadan nasıl oraya götürdüler?” diye sordu meselâ. Çubuk’un en fazla şehidin verildiği, en hassas nokta olduğunu da belirtelim. HDP ile ittifak yapmış bir lider, en fazla şehit verilmiş ilçeye gidiyor, gerekli prosedür yerine getirilmeden. O hassas yere Kemal Bey gönderildi mi acaba? Bu nasıl bir kumpastır?

Bir genel başkanın linç edilebileceğinin hesabını kitabını yapanları; Akkuzulu köyünde, güvenlik zafiyetinde değil başka yerde aramalılar.

Velhasıl; Çubuklu Akkuzulu’da tehlikeli bir oyun oynandı.


Milli Şuurla, Nice 23 Nisanlara

                                             
                                                                
                                Kutlu olsun


                                                                               

"Türk Çocuğu Atalarını Tanıdıkça, Daha Büyük İşler Yapmak İçin Kendinde Kuvvet Bulacaktır."      M.Kemal Atatürk



22 Nisan 2019 Pazartesi

Devlet A-BD’ye “PKK’ya desteği kesin” derken, CHP-SP-İP, HDP ile el ele

                                                                               
Neval Kavcar
HDP; CHP-İP-SP ile ittifak yaptıklarını ve başarılı seçim süreci geçirdiklerini açıkladı. Kılıçdaroğluna, Akşener’e ve Karamollaoğlu’na teşekkür edip, “Kürdistanî partiler” dedi. Yani “Kürdistan” için çalışanlar dedi.

 Devlet ABD’ye, “PKK ile değil, Türkiye ile ol” derken, CHP-İP-SP; PKK Partisi ile ittifak yapıyor. Milleti sığır yerine koymanın adı ne zamandan beri demokrasi oldu?

CHP liderinin “güvenlik yetersizdi” dediği köyde önce Mansur Yavaş protesto edilince ek tedbir olarak: “1 jandarma komando bölüğü, 15 jandarma asayiş timi, 2 jandarma özel harekat timi, 1 TOMA, bir kobra aracı, Jandarma İstihbarat Komutanlığından 20 personel ve ayrıca Ankara İl Emniyet Müdürlüğü tarafından 300 çevik kuvvet, 9 özel harekat timi, 3 polis asayiş ve 1 polis trafik ekibi, ejder zırhlı araç..” gelmiş. 

Kemal Bey için, TSK'nin tamamını mı Çubuk'a getirselerdi acaba? baktım tank yoktu mesela.

Neyse efendim, köyün kadınları Mansur Yavaş’a tepki göstermiş. O da durumu sezmiş.CHP lideri ile arasında ki 15 metreyi korumuş.  Kemal Bey götürülürken sır olmuş. Onca resim karesinin bir tanesinde yoktu. Hatta tepki artınca, olay sonrası Ankaralılar genel merkez önüne çağrılıp Kemal Bey “bir canım var” hamaseti yaparken kafasını atkının içine gömdüğü gibi yaparak, uzaklaştığı iddia ediliyor yanındakilerle..

Gezi olaylarındaki “hükümet karşıtı” isyanı kutsayan Kemal Bey, şehit cenazesindeki infiali anlamak yerine örgütlerini sokağa çağırıyor.

Giderek sokağı zorlama, YSK’yı baskılama peşindeler. Ortada İstanbul savaşı var. Yapılan her türlü hileye rağmen, sandıkta kazanamadıklarını şirretlikle alma peşindeler.

Not: 1-Köyde ne oldu? Olup biteni toparladığımızda, şehit cenazesinin acısı ile CHP’nin PKK partisi ile birlikte hareket edişine tepki gösterildi. CHP lideri “nerde hata yaptık?” özeleştirisi yerine, ortalığı karıştırıcı demeçler veriyor.
        2- CHP liderinin cenazeye gideceğini kendisi ve korumasından başka kimse bilmiyor. Ek koruma da talep edilmemiş. Şak törene gidiyor. Ortada bir provokasyon varsa kendinde ve koruma müdüründe arasın Kemal Bey.

21 Nisan 2019 Pazar

Pervin Buldan'ın "CHP-İP ve SP'ne 'Kürdistanî' teşekkürü

                                       20 Nisan 2019 - HDP Basın toplantısı                       



 HDP'li Pervin Buldan İstanbul "KÜRDİSTAN'İ Partilerle" yapmış olduğumuz ittifak sayesinde kazanıldı, "Ve ülkenin kaderi değişti" dedi.

İyi Parti, CHP ve Saadet Partisine Oy verip habersiz olanlar, PKK'nın teşekkürünü duymayanlar, "est" falan deyin nezaketen.

Neval Kavcar

                                           

SEÇSİS, Anayasanın değişemez maddesi mi?

                                                                   
Neval Kavcar
Yedi düvelin Tüm toplumu idare etmek yerine, uydu partilerle devleti idare etme sanatına “seçim hilesi” diyoruz. 31 Marttan sonra, MHP “çok başarılıydık” diyor, AKP “hileden nasıl kurtuluruz-un” savaşını veriyor. Diğer cenah millete algı operasyonu çekmekle meşgul.

Tepeden tırnağa organize işler var. “YSK’nın içine FETÖ kaçmış.” Kriptolarla AKP-MHP’den haber alan FETÖ, hangi alanı kullanacağını da iyi biliyor.

15 Temmuz geçirmiş ülkenin başat kadrolarını daha stratejik görmek isterdik. Mesela İstanbul gibi megakentte sandık başları boş bırakılmış. AKP-MHP, hala eski listeleri kullanıyorsa vay hallerine. Evet İstanbul dahil stratejik her noktada hile yapıldı ama bunu hak eden bir Cumhur İttifakı var.

İstanbul-Ankara’da 24 Haziranda 300 bin önde olan MHP-AKP’ye yapılan hile kabak gibi ortada. CHP bu defa “trafoya kedi kaçtı, çöpten oy fışkırdı” demiyor.

Günlerdir bu işte bir iş var diyorum. Ama AKP yandaşları ilk haftada dağıldı, MHP “başardık” diye sıyrılmaya çalışıyor. Cumhur İttifakı ile kazanılan yerde 5 yıl saltanat sürülür. AKP ise elinde istihbaratı olduğu halde YSK’da dönen dolabı fark edemedi. Liderler yağdanlık kadrosunu 2. Halkaya acilen geçirmeli. (Bazılarını tenzih ederek) İlk halkaya stratejik eleştirel akılların alınması şart.

Büyük şehirlerin kaybedilmesindeki tek hatayı sandıklarda arayan akıl, hala ne olup bittiğini çözememiş. Evet sonuç aşamasına kadar çok iz bırakmış hırsız. Uğraşsınlar bulunursa asıl vurgunu görmesinler mukabili. Rakip partinin seçmenini düşürme, yenisini ikame etme, oy kaydırma, YSKlarda dümen döndürme gibi birçok alternatif kullanıldı.

Tabanda hırsızlık örgütlü yapılmış, tamam ama “Seçsis” günahsız mı? Ankara başta olmak üzere son iki seçimdeki fazla sandık sayısı kimsenin dikkatini çekmiyor. Sandık-seçmen dışında farklı bir hilenin de SEÇSİS üzerinden de yapıldığı düşüncesindeyim. UYAP'a son tutanaklarla girilen verinin çelişmesinde sadece girenin hile yapma ihtimalini değil, sisteme ulaşılarak o verilerin değişebileceğini de düşünmeliyiz. SEÇSİS-e Anayasanın değişemez maddesi muamelesi yapmaktan vazgeçilmeli. SEÇSİS, ABD Sun Microsystems şirketinin yazılımıdır. Oracle veri tabanı ise kalbur gibi. Nesine güveneceğiz? 

İstanbul belediyesinde veri kopyalamayı durduran mahkeme kararı belediyeye aynı gün ulaşmıyorsa, seçimin sonucunu aynı gün öğrenme acelesi nedir?

Teknolojide her türlü ileri olan AB-ABD-Japonya bilmiyor da, seçim sonucuna (ABD)Internet (ağı) üzerinden jet gibi gitmeyi mi keşfettik?


Cevap: SEÇSİS'i neredeyse ilk ve tek aylarca yazan, seri hale getiren benim.
Ne yazık ki hala olayın vahametinden değil siyasilerimiz. Bilmiyorlar ki, bugün onun için çalan, yarın ondan çalar.


19 Nisan 2019 Cuma

Mesela; MİT tesisinin detayı ne olacak?


Neval Kavcar
Siyasetle ilgisi yokken 2006 yılında CHP’ye üye oluyor. 2009’da Beylikdüzü CHP ilçe başkanı oluyor. İki yıl sonra 2011’de FB şike davası başlıyor. Aziz Yıldırım tutuklanıyor. Aynı gece Samanyolu Tv’de CHP İlçe başkanı Ekrem İmamoğlu “şike kanıtlanmıştır” diyor.
                                                    
Kendisi o sırada CHP Beylikdüzü ilçe başkanı. 2014’de Belediye başkanı oluyor. CHP’li belediyeleri inek gibi sağan Erkan Karaarslan Beylikdüzü’nde de var. Kendisi kaçak ama başkanlar için soruşturmalar açılmış. 2016 darbe girişimin ardından Ekrem Bey için FETÖ üyeliği soruşturması da sürüyor. Dosyası halen açık.

Ekrem Bey mazbata sonrası ilk talimatı veriyor. “Veri ve alt yapısının” kopyasını istiyor.. Üç kişi de dışarıdan. “İBB'den kopyalanan veri tabanında MİT tesislerinin tüm detayları, askeri tesislerin tüm detayları ve Cumhurbaşkanlığı dahil tüm devlet kurumlarının İstanbul yerleşkelerinin detayları da ..” var.

Akla hemen FETÖ’nün istihbarat düşkünlüğü geliyor. Konumuz ile ilgisi yok, ama endişelenmemek elde değil.

Mahkeme kararıyla veri kopyalama durduruluyor, savunması alınacak. Resmi dairenin verilerini kopyalama emri veren İmamoğlu’na dava açılmalı. Sözde “uzman” denilen kişilere resmi verileri açıp, güvenlik zafiyeti oluşturduğu için.
                                                               

Not: "Mahkeme verileri kopyalamayı" durduruyor. Ama Veri kopyalayanların eline daha ulaşmamış, nasıl bir şeyse? Canan Kaftancıoğlu söylüyor. Veriler uçmuş. Kim oldukları belirsiz dışarıdan 3 kişi veriyi almış. Ne olacak şimdi?


18 Nisan 2019 Perşembe

Change.org ile Ankara’da Miting, iş imza kampanyasını aştı

                                                                             
Neval Kavcar
Sarı yeleklilerde “benzin zammı” gibi kitlelerin ortak paydada buluşacağı zeminle başlamıştı. Hem de Change.org’la.

31 Mart seçimleri üzerindeki gölgenin araştırılmasını yedi düvel istemiyor. Dövizle oynadıkları yetmedi patates-soğana bile musallat oldular. Şimdi de sokakları hareketlendirecek gibiler.

Bahane çok. Ankara’da arka arkaya köpekler topluca zehirlenince, merkezi ABD’de olan change.org imza kampanyası başlatarak hayvan haklarını konusunda 28 Nisan’da Ankara Ulus’ta miting yapma kararı aldı. Sosyal medya üzerinden örgütleniyorlar.

Evet özde hayvan severler bir araya gelecek ama Ankara’da arka arkaya yaşanan toplu katliamların, sanki bu mitinge zemin için yapıldığını düşündürüyor insana. Hatırlarsanız geçen mayısta Fransa’da “benzin zammı protestoları” change.org-la başlamıştı. Sarı yelekliler adı, change org marifetiyle Paris’te olanları biliyorsunuz. “Benzin zammını protesto”ya Macron’a oy veren seçmen de katılmıştı. Bu isyanlar mücevher gibi ince ince işleniyor.

“Dijital aktivizm” yani facebook ve sosyal medya platformları ile aynı amaca inanmış insanların sokağa çekilmesini Arap baharında gördük. Gezi olayları twitterde örgütlenmişti. Mitingin adı “sokak hayvanları için söyleyeceklerimiz var.”(1)Hayvan sever” gibi her fikirden insanın zemin bulacağı ortak aktiviteye şapka çıkarıyorum.

28 Nisan Pazar günü hayvan severler Ulus Atatürk Heykelinde buluşacaklar. Miting yapmak yerine toplanan imzaların yetkililere verilmesi varken, sokağa çıkmanın anlamı nedir?

Change.org (değişimi yarat) diyerek, insanları hassas noktasından yakalayan ve onları yönlendiren sanal ağın milyonlarca dolarlık alt yapısı Soros gibi çalışıyor. Kampanyasını öne çıkarmak isteyen şirketler ve STK’nın Change.org’a yaptığı ödemeler şirketin gelir kapısı.

Özetle; Change.org’a, sosyal medyaya güvenip b.k çukuruna atlamasın kimse. Devlet o filmi gördü.


Not: Hayvan hakları derneklerinin “hayvanlar sağlıklı barınaklar yerine sokaklarda kalmalı” dayatması sebebiyle, köpekler zehirleniyor, tecavüze uğruyor, aç kalıyor, eziliyor. Bu hayvanlar STK gözetiminde, açık alanlı sıhhi barınaklarda bakılsa, sınırsız üretim kısıtlansa, TCK’ya göre ceza durumu gündeme gelse çok iyi olur ama henüz bu hayvanlar nerede bakılacak onda anlaşamadık. Devlet ne yapsın?



17 Nisan 2019 Çarşamba

FETÖ demek ki, Seçim Kurullarında halen Faal

     
Neval Kavcar
Nüfus genel müdürlüğü resmi sitesinde, darbeden 6 ay sonra veri girilmiş, sabit ayni duruyor.(31 Aralık 2016-Nüfus aynı yani). O verilerde 18 yaş üstünü topladığımızda 57.816.315  (1) buluyoruz. 31 Aralık itibariyle seçmen sayısı o.

O tarihten üç buçuk ay sonra 16 Nisan 2017 referandumu yapıldı. Peki referandumda seçmen sayısı kaç?  58.291.898. 
Gelelim son iki seçime.
                             Seçmen          Sandık       Kullanılan       Geçerli oy
24 Haziran 2018 –59.391.328    188.080    51.188.729     50.130.419
31 Mart 2019      - 57.093.410    194.678    48.340.184     46.431.717   
                                                                   +6.598                            
Seçmen sayısı düşerken, sandık sayısı nasıl artıyor? (Yurt dışı seçmen çıkarılmış-yeni seçmen eklenmiş hali) Sandık sayısı artarsa ne olur deniliyor? Sandık sayısı ile sandık başına ortalama 300 seçmeni çarparsanız, sistem içinde 2 milyona yakın istediğiniz yerde kullanacağınız potluk oluşturursunuz. O potluk zaten her seçimde, %15 civarı katılmayan seçmen sayısı içinde mevcut.

15 Temmuz 2016 darbesine girişen, devletin hücrelerine sızan terör örgütü, ülkenin nüfus genel müdürlüklerine, seçmen verilerine dolayısı ile seçim kurullarına mı sızamayacak? İl-İlçe dahil S.K’yı es mi geçecek? UYAP verilerini girenleri mi atlayacak? YSK’da bilgisayar işletmeninden-memuruna kadar görevlileri mi atlayacak? Bunu siyasetçiler niye göz ardı ediyor?

Ortada acil durum var, İstanbul ile ilgili talep işleme alınmıyor. Tüm bunlar olmuş, YSK başkanı Sadi Güven duruma el koymak yerine normal bir seçim süreci var gibi davranıyor. 

FETÖ’cülerin cirit attığı seçim sistemi ve YSK’nın bu yapısı ile Türkiye adım atamaz. Derhal, seçim sistemi değişmelidir.

YSK il-ilçe dahil olup bitenden, Sadi Güven dahil herkes hesap vermelidir. Hiç kimse, Türk Milletinden üstün ve dokunulmaz değildir.
***
CHP’nin 31 Mart sandık takip sistemine de mi kaçtı FETÖ?

Sistemlerine girip Ankara’ya bakıyoruz. Nüfus sayısı az olan mesela Güdül’deki sandık sayısı sistemle aynı, Çankaya’daki sandık sayısı YSK’nın açıkladığından 232 fazla. Hem fazla hem de veriler girilmiş durumda. Neye binaen o veriler? Hata varsa bize yazın denmiş, yazdım çıt yok. (Gülmüşlerdir)(2)

(4) Mansur Yavaş’ın davasını ekim ayına atılmasını anlamı nedir. Kaldı ki, hakim değişikliği talep edildiği halde.


16 Nisan 2019 Salı

Ankara’da seçmen sayısı düşerken, sandık sayısı artmış

                                                                                 
Neval Kavcar
Ankara seçiminin sonucu gerçekten ilginç.  24 Haziran seçimiyle arada 8 ay olduğu için iki seçimi baz aldım. 31 Mart yerel seçiminde ki seçmen sayısı, 24 Hazirana göre 86 bin azalmış. Seçmen sayısı düşünce sandık sayısı düşmeliyken, ters orantı gelişmiş. Sandık sayısı 752 artmış.??!! Artan sandık sayısının bir açıklaması olmalı.

Sandık sayısında en çok artışlar Çankaya, Yenimahalle, Keçiören, Sincan, Etimesgut, Altındağ, Mamak gibi oy oranı yüksek olan yerlerde olmuş. Mesela Çankaya’da seçmen sayısı 24 Hazirana göre 5.000 düşerken sandık sayısı 165 artmış. Tuhaf değil mi? Yenimahalle’de seçmen sayısı 3.000 düşerken, sandık sayısı 96 artmış. Keçiören’de 24 Hazirana göre seçmen sayısı 17.000 düşerken sandık sayısı 107 artmış. Sincan’da 24 Hazirana göre seçmen sayısı 4.000 düşerken, sandık sayısı 49 artmış. Altındağ’da seçmen sayısı 4.000 düşerken sandık sayısı 41 artmış. Etimesgut’ta seçmen 1.700 artarken sandık sayısı 102 artmış. Mamak’ta seçmen 5.000 düşerken, sandık sayısı 92 artmış.

Az önceki ilçelerde toplamda 50 bin civarı seçmen sayısı düşerken, 652 sandık artışı olmuştur. Ankara genelinde 24 Hazirana göre 31 Mart yerel seçiminde 86 bin seçmen düşüşündeki kalan diğer seçmenler ve diğer 100 adet sandık sayısı 18 ilçeye aittir. Mesela Beypazarı’ndaki sandık artışı 4’tür.

Ankara seçimindeki algoritma çözülmezse eğer, bundan sonraki hiçbir seçimde güvende olamayız. Artan sandığa göre seçmen de doğru orantılı artmalıdır. 86 bin düşmüş. Bu seçimlerde hilenin hem sandık sayılarında, hem oy sayımında, hem geçersizlerde, hem seçmen düşürülerek, hem sahte seçmen eklenerek, hem de SEÇSİS üzerinden yapılması gerekir. İşte o sebepten işin içinden çıkılamıyor.

Ankara sonucu netleşse de, bir heyet Ankara’yı incelemelidir. Seçmen sayısı bakımından ne olup bittiğini anlamaya en uygun ildir. Geçersiz oylarda, 24 Hazirana göre iki kat artmıştır.

                Seçmen sayısı     Sandık sayı    Kullanılan oy   Geçerli oy       
24 Haziran   4.010.856         11.328         3.598.584       3.546.557      
31 Mart        3.925.129         12.180          3.357.350       3.248.718      
                -86.000(azalma)  +752(artmış)                     -297.839(azalma)  

Ankara’da, Cumhur ve Millet İttifakının aldığı oylarda bir tuhaftır.
                             Cumhur İttifakı               Millet İttifakı+HDP
24 Haziran 2018         1.898.995                       1.581.367      
31 Mart  2019            1.536.908                       1.661.523
                                   335.087 azalmış               80.156 artmış
24 Haziran genel seçiminde Cumhur ittifakı Ankara’da Millet İttifakından 317.628 öndeyken,  31 Martta Millet ittifakı 124.615 öne geçmiş. Nasıl?

MHP seçmeni, büyükşehir başkanlığında Cumhur ittifakına oy atmadı deniliyor. MHP seçmeni Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçtikten sonra, HDP ile birlikte CHP adayına mı oy attı? Bu işte başka bir iş var, Ankara seçimi başta olmak üzere her yerde.

Neredeyse 24 Haziran seçiminde alınan oy tekrarlandığı halde, birçok yer kaybedildi. Bu düğüm Ankara’da çözülmeli.

Seçmen sayısı düşerken, sandık sayısının düşmemesi üzerine kuruldu söylediğim algoritma. Ankara'da tümünde öyle midir bilemem mesela Çankaya'da ki sandıklarda 340 civarı seçmen var. Fazla sandıkla çarptığımız zaman 340x752=255.680 seçmen eder. 

Cumhur İttifakının 335.087(azalması) - Millet İttifakının 80.156 (artması) =254.931 (752 Fazla sandık sayısı ve olası seçmen sayısı ile çarpımı aynı rakamı veriyor.) 

Bunu bilgisayar programı ile yapmanın kolay olacağını düşünüyorum. Alanda yapılan hatalar, SEÇSİS'i örtmek için olabilir.
Benden bu kadar.

Not: Deniliyor ki, 24 Haziranda yurt dışında bulunan seçmenler, 31 Martta oy kullanmıyor. Biliyorum. Peki ne diye sandık sayısı artmış o halde? 


14 Nisan 2019 Pazar

Yandaş medya kendi cephesini vuruyor ve YSK


       Henüz sayım sürerken, Türkiye Gazetesinin bu haberi habercilik midir, tesadüf müdür?  Yoksa YSK'nın vereceği düşünülen kararın öncüsü müdür?  YSK...YSK...?? Ve bu haberi vermekte acele etmeyi  habercilik olarak mı görmeli?
                                
Neval Kavcar
Artık “sözde yandaş mı desek acaba?”
Yıllarca “yandaş” dediğimiz AKP’li yazarların, medya, sözde iç muhasebe içinde çapraz ateş açıyor..İstanbul için “evet hile var ama rakiple niye aradaki fark az” “İmamoğlu kazandı” diyor-lar. Hem de sayım sürerken.(Star Gz)

Türkiye Gazetesinde “İmamoğlu’na mazbata verilecek” haberi, İhlâsın satışa geçtiğinin işareti. Sözcü-İhlas medya gibi patronu yurt dışında ikamet edenler ya yurda dönsün, ya da şirketlerine kayyum atansın. İnşaat firması değil ki bu medya. Üstelik Sözcü'nün patronu kaçak? İkameti Türkiye gösterip basın kuruyorlar, ara ki bulasın. 

Şu an itibariyle, yedi düvel destekli ittifakın vurucu timi-algı operasyon merkezliğini Oda.tv yapıyor. Ne ilgisi var diyeceksiniz ama öyle. 
***
Türkiye gömülmek istenirken yandaş-lar çukur kazıyor

ABD yerel tüm güçlerini Erdoğan’ı değil AKP’yi düşürmeye hasretmiş durumda. .Yedi düvele karşı her türlü savaş yaşanırken, AKP içindeki bazı mihraklar hareketlenmiş gibi. Türkiye gazetesinin fitnesi onun işareti. “Yanlışlık oldu, iyi niyetliyiz” gibi söylemler kabak tadı vermeye başladı.

Yine Star’dan Sibel Erarslan, AKP'yi suçlamış.

ABD, AKP’yi gözden çıkardı. ABD menfaatini baltalayan milli adımlardan rahatsız.
Çaktırmadan inmiş bazı yazarlar ve medya, hala trende rolü yapıyor.  Ve onların üzerinden serbest atış başlamış durumda. Erdoğan'ın da dediği gibi bu durum hayatın her alanına hızla yayılıyor.

Cumhur İttifakı seçim hileleriyle nasıl vurulduysa, yakında daha büyük saldırı gelebilir. Cephe içinden açılan dost ateşi işaret fişeği gibi adeta. Onca hileye rağmen İmamoğlu reklam çalışması umalım ki, YSK'nın kararına zemin için değildir.
                                                                    

Not: Ekrem İmamoğlu reklamı sürüyor. Bir gün yandaş yazar "kazandı" diyor, ertesi gün söylediği haber oluyor, maça gidiyor taraftar ona tezahürat yapıyor. Gezi olaylarının farklı versiyonu gelişiyor. Reklam çalışmasının hedefi, geleceğin Cumhurbaşkanı adayı olarak topluma tanıtılmasıdır. Tutmazsa, CHP genel başkanı olacak. 

Ankara Belediye meclisindeki olaylarda Gezi'ye hazırlık gibi. Mansur Yavaş gidici olduğunu bildiği için ortamı gerecek kararlar alıyor. Mahkeme kararına kadar Cumhur ittifakı farklı yok izlemeli.



12 Nisan 2019 Cuma

Abdullah Gül, AKP’nin İyi Partisini mi kuracak yoksa…

                                                             

Neval Kavcar
11. Cumhurbaşkanlığı ofisinden Abdullah Gül, Oda.tv’ye konuşmuş. “Bize yapılan yanlışları güçlü olunca biz başkalarına yapmamalıyız” demiş. “Hile yok, niye mazbatasını vermiyorsunuz” diyor ve Erdoğan’ın “haksızlık yaptığını” ima ediyor. Hatta imâdan da öte, itham ediyor. Gül böyle biri işte. Günlük siyasete girmeyene bakın. Daha nasıl girecek acaba?

Abdullah Gül deyince aklıma, peşmerge referandumunda söylediği gelir. “Türkiye topraklarını oyladıkları” için öfke had safhadaydı. Gül hemen araya girmiş “referandum yapanların Türkiye’de akrabaları var” demişti. Eee? Türkiye oylanırken susalım mı?

Sonra bir üniversitenin açılışında “evin içi iyi düzenlenmezse, isyan çıkar” derken, First lady Gül ise “asıl intifadayı ben başlatacağım” demişti. Abdullah Gül en son öfkeli şekilde “Millet İttifakınca aday gösterilse idi aday olacağını söylüyordu.” Onlara bilirkişi oldu.

Algı merkezinin odağı haline gelmiş Oda.tv’ye açıklama yapmış. Gölge yazar soramamış ama Abdullah Gül’ün parti kurağına inanıyormuş.  Partisi de evrensel hukuk kurallarına uygun olacakmış. Ve yine “evin içinin düzenlenmesi” meselesi. Abdullah Bey polemiklere girmeyi sevmediği için konuşmuyormuş. Bırakın polemiğe girmeyi direk suçluyor. 80 İhtilalinde hapse girmiş-miş. “Erdoğan hapse girdiyse bende girdim” demeye getirmiş.

Ayşe Baykal “Gül-Erdoğan arasındaki farkı” bilhassa Gül açısından nasıl kafadan yazabildi acaba? Yoksa önceden hazırlandı da, onun adıyla mı sunuldu? İşin tuhaflığı ise bu hanımın tanışma amaçlı gittiği, araya soru sıkıştırdığı ve sonra onları yayınladığı. Yerseniz. Gül sözde tanımadığı yazara İstanbul seçimi hakkında, İmamaoğlu’nu destekleyen açıklama yapıyor. Günlük siyasetten uzak kalacağını söyleyip, “seçimde hile yok” deyip YSK’ya sufle vermeyi, Erdoğan’ın “hile var” diye aldattığını ima etmeyi biliyor.

Parti kurmaya kalkarsa, Akşener gibi AKP’nin İyi Partisini kurar ancak.
Ya da Ayazaağa Kasrında 11. Cumhurbaşkanlığı ofisi ünvanıyla, bilirkişilik yapmaya devam eder.

Türkiye yedi düvele karşı savaş verirken, Abdullah Gül cepheyi içeriden bombalıyor. Yapılanın başka izahı yok.