26 Haziran 2020 Cuma

Tahmini Sahte tabloya 6,5 Milyon ödeyen İmamoğlu

İmzasız, Fatih Fatih değil, karşısındaki kim belli değil          
Neval Kavcar
Tabloda imza yok. Fatih’in tablosunu yapan Bellini’nin atölyesinden çıktığı DÜŞÜNÜLÜYOR. Kim düşünmüş bunu? Düşünen düşünmüş. Bellini de yapmış olabilirmiş, bir öğrencisi de. Sıradan bir ressamın, Bellini kopyası tablosunu, İBB 6,5 milyon TL’ye aldı.

Ünlü ressama ait olduğunun tahmin edildiğini Ekrem İmamoğlu’da duyurmuş zaten. “İtalyan ressam Gentile Bellini’nin atölyesinden 15. yüzyılda çıktığı tahmin edilen yağlıboya tabloyu İBB olarak satın aldık” demiş.

Tabloda ki 2. Şahısın kim olduğu belli değil. Çeşitli tahminler gerçekle bağdaşmıyor. Özetlersem; kimin yaptığı belirsiz tablo ve yanındaki belirsiz kişi mevzu karışık. Tablo hakkındaki bilgiyi veren İslam ve Hindu Sanat Eserleri sorumlusu Sara Plumbl! 

İmzasız tabloya binlerce sterlin akıtıldığına değil de, Fatih’in karşısına kondurulan kimliği belirsiz şahıs kimdir, altından hangi çapanoğlu çıkabilir onu düşünüyorum. İngiliz tüccarlar, tütünü akciğer hastalıklarını tedavi ediyor diye piyasamıza sürdükten sonra İstanbul’u Kostantinapolis yapmaya azmetmiş azgın batıyı temsilen sembol olarak birisi konmuş olabilir, bilmediğimiz başka anlamı da. “Ayasofya müze olarak devam etsin, tabloyu orda sergileyelim” tahmini de yürütüyor beynim.” Freni boşaldı bir kez. 

Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmuş Fatih’in, tablodaki 2. X kişisi için “Bir Osmanlı erkeğinden beklenebilecek sakallı bir yüzü yok, temiz bir biçimde tıraş olmuş" şerefsiz gizem tahminini ve 6,5 milyonluk tablo kazığını unutturacak 2 Temmuz yargı kararında gönül gözümüz.

Ayasofya Camini bir an önce açıp, Fatih Sultan Mehmet Hanın bedduasından kurtularak, İstanbul’un manen 2. Fethini görmek istiyoruz.

Not: Tablo hakkında 2. şahıs kimdir bilinmiyor diye esrarengiz bir hava yaratan İngiliz kaynağa rağmen, İ.Ortaylı İstanbul'da 18 ay kalan Bellini'nin yanındaymış gibi 2. kişi Cem Sultan diyor. Bu konu gerçek tarihçiler tarafından tartışılmalıdır.

23 Haziran 2020 Salı

Tarih Vakfı - Tunç Soyer Ve Vah İzmir vah

Neval Kavcar
Tunç Soyer’in, İzmir bayrağı, İzcoin (İzmir parası) gibi çıkışları ve u dönüşleri hep oluyor. Herkes aptal, bir İzmir belediye başkanı akıllı. CHP-HDP-İP el ele nereye gidiliyor, az sonra okuyacaksınız. Bir tarihte okumak için İzmir'i terk-i diyar eden İP’li vekil Şenol Sunat T. Soyer'i savundu. Görüşlerine katılmazmış ama belediyecilik farklıymış. 

Şenol Hanım, Bornova’da Yüksek Öğretmendeyken, okulu kuşatmış eli silahlı komünistlerin önünden geçip yardıma gitmişliğimiz var. Hani hep tarihten bahsediyor ya vekil hanım. Nerden nereye? Kendisi şu an ülkücülük tezgahı başında ‘gel ülkücü’ gel derken, Akşener ‘ülkücüler üretmiyor’ diye aşağılıyor. Bunları ve bazılarını görünce ‘ülkücüyüm’ demeye ar eder olduk.

Neyse. Gelelim, Tunç Soyer’in bayrak işini araştıran, Tarih Vakfı başkanına ya da direk Tarih Vakfına. Kısaca özetleyeceğim, 2004’de Aydın’da ‘Aydın yerel tarih grubu’ kurulmuş, davet edilmiştik. Sandım ki Aydın’la sınırlı, tarihimizi araştıracağız.. Bir inceledim, Rockefeller Vakfı projesi imiş.. Tarih vakfı eli ile yürütülüyordu. Ve Türkiye genelindeydi. İstiklal Savaşı sonrasında, işgalcilerle hareket eden azınlıkların mallarını tescil için araştırma yapılıyordu.. Eskiden kalma tapu, dükkan-ev resmi ve tabelayı, vatan evlatlarına aratma projesi. Yerel tarih denilen de azınlık tarihinden ibaretti. Türkler sığıntı yani.

Tabii, grubun dağılmasını sağladım. Camiye Aydınlıları doldurup yakan, komşusuna tecavüz eden soysuzlara kapı aralayacak halimiz yok her halde. O ara Tarih vakfı ve yaptıklarına daldım, doküman toplayıp, yazdım.  Adı ‘Sivil İhanet.’

TESEV, TEPAV, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Açık Toplum vakfı gibi yedi düvelin yerel ayağı STK’nın tarihle ilgilenen cephesinin adı, Tarih Vakfı. Tunç Soyer ve Tarih Vakfı bir araya geldiyse, hele ki genel başkanları TESEV kurucu üyesi ise ‘vay o CHP’nin haline’ ve ‘vay bunlarla yol arkadaşlığı edenlerin’ gönlüne.  Vay İzmir’e.

İngilizler İzmir’de elektrik fabrikası kurmuş geçmişte, orayı ihya etme çabasındaydı Tarih Vakfı.. Gördüm ki, Mayıs 2019’da “İzmir Elektrik Fabrikası Ne Olmak İster” adlı mimari proje yarışması açılmış. Aynı Abant platformu gibi işler sistemleri. Azınlıkları parlatma, Türk Milletini aşağılama.

AB-D vakıflarının katkı verdiği tüm projelerin tek amacı var. Sevr Antlaşmasının kitabına uydurularak bu millete benimsetilmesi.

Not: Merak ettim, notlarıma geri dönüp Tarih Vakfı-nın İzmir projeleri nelermiş bakacağım.

22 Haziran 2020 Pazartesi

Çocuk Esirgeme Kurumundan Bir şehit..Mekanın Cennet olsun Murat Akman

Şehit Komando Er Murat Akman,  doğduktan bir kaç ay sonra çöp bidonuna bırakılmış ve çocukluğunu yetimhanelerde geçirmiştir. Askerlik için yetimhaneden ayrıldıktan sonra yetim çocuklara yardım etmeye devam ederek tüm maaşını yetimlere bağışlamış bir askerdir.
Murat Akman, katılacağı her operasyondan önce geri dönmeme ihtimali olduğu için bir mektup kaleme alarak o anki düşüncelerini yazarmış ve yazdığı mektubu bölüğündeki bir askere Şehit olmadan açılmaması şartıyla teslim edermiş.
Murat Akman, mektubu teslim ettiği bölük arkadaşından, operasyon’da Şehit olursa mektubunun yetimhane’de beraber büyüdüğü gazeteci arkadaşına teslim edilmesini istemiştir.

Size koğuştaki ranzamdan yazıyorum. şu an etrafımda Adana, Ağrı, Sivas, Edirne, Diyarbakır, Ankara, Antalya, İzmir, Urfa, Trabzon… Türkiye’nin dört bir yanından birbirini tanımayan ama birbirlerinin canını korumaya yemin etmiş bir sürü asker var. birazdan operasyona gideceğiz, tek dileğimiz kayıp vermeden geri gelmek.

Sizi önce Allah’a sonra birbirinize emanet ediyorum. ben sizden razı oldum Allah da sizden razı olsun.

Mart 2020
Murat AKMAN

20 Haziran 2020 Cumartesi

Z(iyan zebil) Kuşağı dedikleri gençliğimize salyasını akıtanlar

Sosyal Füze
Neval Kavcar
İlelebet payidar olalım, ezileni tutup kaldıralım, küffara yem olmayalım tamam da, ‘yeni silah sosyal medya’ya karşı hazırlıklı mıyız?

Kız-erkek karışık 3. Nesil oluşturma, sosyal medyaya bağımlı koyunlar olarak aile-devlet kavramlarından uzaklaştırılan, telefon ekranına bağımlı gencin ayağını yere bastırmadan olmaz.

‘Sözde ileri’ devletler henüz gribe çare bulamazken, Twitterden Hakkari mezrasındaki çobana kara propaganda yapabiliyorsa, devletlerin güvenlik açığını görmesi şarttır. Gizli servislerin kontrolündeki sosyal medyada, tek kurşun atmadan propaganda ile Z kuşağı denilen geleceğimize salyalarını akıtıyorlar. Ne kadar farkındayız?

Z kuşağı denilende, Internetle büyüyen robotlaştırma kurslarına aldıkları geleceğimiz. Twitterde okuduğunu doğru zanneden, facebooku Anayasa kabul eden “emret sahip” pozisyonundaki çocuklarımızı korumak devletin görevidir. Aileler uyarılmalı, okullara ‘sosyal medya’ dersleri konulmalıdır. Sosyal medya bataklık olmaktan çıkarılmalı, gerçek hale dönüştürülmeli, şeytanlıktan çıkarılmalıdır.

Mesela, CHP-İP’in stratejik aklı bu nesli angaje etmek için mesaide. TBMM’ye verilen alakasız araştırma önergeleri(LGS-YKS ertelensin), açılan sözde davalarla gayenin koronavirüs değil, 2023 seçimi hesabında oldukları, Twitterde açılan “2023’de görüşürüz” başlığından anlaşılıyor. Z(ehir) gibi akıllı diyerek pohpohlanan, aslında ziyan zebil edilmek istenilen bu nesli kurtarmadan, ne yapılsa boş. Gençlik iç siyasetin değil, devlet bekasının gündemidir.

Emperyalizmin; Z gençliği deyip ziyan zebil etmeyi planladığı hayat damarlarımız için mesela kendi bilgisayar oyunlarımızı yazalım. Diziler, okul safahatı, kültürel-tarihi değerlerimizle buluşturalım. Onları uçtukları sanal alemden yere indirelim, ayakları toprağa bassın. Hayata dönsünler.

Yoksa kara delikte kaybolur gideriz.
Beklenen kıyamet bu olsa gerek.



18 Haziran 2020 Perşembe

Araştırma önergeleri ile toplumu dinamitleyen CHP-İP

Neval Kavcar
Ayasofya için yargının 2 Temmuz 2020'deki kararı beklenirken, İyi parti "Araştırma önergesi" vermişti. İP-CHP, "Ayasofya açılsın dedik, onlar 'hayır dedi" propagandası yaptı. Yapılan, 'pişmiş aşa soğuk su katmaktı. Demirel demiş ki bir tarihte "yapılmak isteneni engellemek istiyorsan, araştırma önergesi verirsin." Bunlar onu yapıyor şimdi.

Twitter alemi yıkılıyor sınav haftasında. Niçin? "YKS-LGS sınavının ertelenmesi için  önerge veren CHP, reddeden AKP – MHP, Bu yaptığınızı UNUTMAYIZ.!" dedirtiyorlar. Kim oldukları belirsiz. (Sosyal medyada gerçek adlar olmalı) CHP ne yapmış aslında? "CHP grubu meclis araştırma önergesi vermiş, “ertelenmesini istedik” diyorlar. Sınavın nesi araştırılacak?

Virüsle mücadelede tek eksik, maske takmamakta direnen kesim. Esnaf işinin başında, yazlıklar dolmuş, THY iki hafta içinde bir milyon yolcu taşımış, yani yaşama tutunmaya çalışıyoruz. Hâl böyle iken, sınav ertelense ne olacak? Sınav kâğıtlarının okunması, öğrencilerin yerleştirilmesi, muhtemel 2. dalga ile belki sınavın yapılamaması gibi öngörülemeyen süreç var.

Sınavın sağlıklı geçmesi için tüm çaba gösterilirken, iki ay öncesinden tarihi de ilan edilmişken, "araştırma önergesi" verip "ertelenmesini istedik" propagandası yanlış. Tabii İP'de boş durmamış, "Araştırma- karıştırma önergesi hakkını Ayasofya'da kullandığı için onlar yargıya başvurmuş.

Millet değil mikser ittifakı bunlar.
     

13 Haziran 2020 Cumartesi

Ayasofya Camiini açmak, uyanıştır


Neval Kavcar
Ayasofya Fatih’in vakfettiği hale, camiye dönüşmesin çabasına rağmen inşallah tekrar cami olacaktır.

1934’de şaibeli bir Atatürk imza kaşesi ile müzeye dönüştürülen Ayasofya’nın açılışına karşı duruş, fetihte karalar bağlayan haçlılarla aynı cepheye düşürür insanı. Bize ait olan Ayasofya’nın açılışını Mescid-i Aksa ile tehdit edenler, işgal altındaki zihinlerini gözden geçirmeli.

Neyse efendim; Fethi gerçekleştiren güzel komutan Fatih, 26 Mayıs 1453 Salı günü şehre girdiğinde Ayasofya’ya gelir, atından inerek yerden aldığı bir avuç toprağı kavuğunun üzerine serper. ilk ezanı okutur. İki rekât şükür ve ikindi namazı kılar. “Bundan sonra tahtım İstanbul’dur” der.

Camiye çevrilme hazırlığını başlatır. Bakımsız, harap, pis durumdaki mabedin içi-dışı temizlenir. Hıristiyanlığa ait objeler, din adamlarını cemaatten ayıran ikonostasis bölümü, sunak kaldırılır. Çan indirilir. Minber ilave edilir. Sol ön köşeye ahşap minare inşa edilir. Resimlerin üzeri örtülür. 1 Haziran 1453 Cuma günü, salavatlar okunmaya başlar. Fatih Sultan Mehmet komutan ve askerleri ile gelir. Fatih namına hutbeyi Akşemseddin okur, imam olarak ilk namazı kıldırır.

1934’de gerçekliği tartışılan belge ile müzeye dönüştürülen Ayasofya, 29 Mayıs 2020’de okunan Fetih Suresi ile sadece Türkiye’ye değil, Dünyaya uyanışı müjdelemiştir.

NOT: “Ayasofya’nın bir bölümünde namaz kılınıyor zaten, politika aracı yapmayın” diyen İlber Ortaylı’ya yakışmadı ya da yakışan budur. Fatih Vasiyetine rağmen kapatılan camisini açmak siyaset demek, nasipsizliktir. Fatih’in fethettiği şehirde huzurla yaşarken, onun vasiyetine sahip çıkmasını beklemekle hata etmişiz. 

9 Haziran 2020 Salı

İyi Partinin Ayasofya Oyunu


Neval Kavcar
Grup Başkanvekilimiz ve İzmir Milletvekilimiz Sayın D.Müsavat Dervişoğlu tarafından "Ayasofya Cami’nin Müslümanlar için toplu ibadete açılması" amacıyla Meclis Başkanlığına sunulan Araştırma Önergesi Ak Parti'nin ret, MHP ve HDP'nin çekimser oyları neticesinde kabul edilmemiştir.” İyi Parti – 9.6.2020
                                                             ****
Fetih Cami 1934’de bakanlar kurulu kararı ve şaibeli bir Atatürk kaşeli imza ile müzeye çevrildikten sonra çeşitli mahkemeler açılmasına rağmen sonuç alınamamıştır. En son 2000’de açılan dava Danıştay tarafından reddediliyor. Ardından da Anayasa Mahkemesince.

Şöyle bir gelişme yaşanıyor geçtiğimiz kasımda. “Fatih Sultan Mehmet Vakfı eseri olan Kariye Camii'nin müzeye dönüştürülmesine yol açan Bakanlar Kurulu kararını 2019 yılının kasım ayında Danıştay iptal ” ediyor.

Danıştayın o emsalden hareketle, Ayasofya’yı inşallah diyelim cami olarak kullanılma kararını, 2 Temmuz 2020’de duyacağız. Durum budur. (Yine de işin içine, umarım FETÖ ruhu karışmaz.)

Peki M. Dervişoğlu'nun TBMM başkanlığına başvurusu nedir? “Ayasofya’nın ibadete açılması için araştırma önergesi..” veriyor. Kabul edilse ne olacaktı? Meclisteki partiler üye verecek, bitmez tükenmez toplantılar, belki yıllarca havanda su dövme. Ayrıca, neyi araştıracak acaba Dervişoğlu? Ayasofya'nın bizim mi yoksa Bizanslıların, olduğunu mu? XI. Konstantinos Paleologos ve Fatih’i falan mı çağırmayı düşündü? Bu saçmalığın reddini de ”Ayasofya’nın açılmasına engel olunduğu” şeklinde lanse ediyorlar.

Çok merak ediyorum. Bir Allah’ın kulu acaba o önergeyi okuyup, aslında hiçbir h.lta yaramadığını görüp anladı mı?

İşte İyi Partinin Araştırma Önergesi ile Ayasofya-yı açma şaklabanlığı

   

Not: !934 yılındaki kararnamedeki Atatürk'e ait olduğu söylenilen imza kaşenin de sahte olduğu iddia ediliyor. Gel  şimdi, Atatürk'ün vasiyetine inan.

M. Yıldız'lı Oda.tv, ve İ.Dükel'li Tele1, Askeri sır turşusu mu kuruyor?

Neval Kavcar
Bu konuya hiç girmeyecektim ama yapılan normalleştirilmeye çalışıldığından, gri yanı belirtmek istedim.

‘Muhalefet’ denilen içinde HDP’nin de olduğu bir kesim, Oda.tv gibi haber siteleri batı Dünyası ile aynı cephede, asker Libya’da, İdlip’de ne arıyor deyip durdu. TSK’de görevli astsubay, eşinin telefonu ile Tele 1 ve Oda.tv’in Ankara temsilcilerine defalarca, İdlip ve Libya bilgisi vermiş. Astsubay devlet sırrına nerden vakıf olsun, dendi. Vakıf olan birinin o astsubaya bilgi verip vermediğine vakıf mıyız peki? Başı yanacaksa, Astsubayın yanacak neticede.

 “Bilgiyi aldılar ama kullanmadılar. Kullanmadıkları bilgiler için gözaltındalar” dezenformasyonu yapılıyor.
·         Kullanılmayacak askeri sırrın öğrenilmesi için defalarca telefon görüşmesi mantıklı mıdır?
·         Gazetecilik refleksi midir, birileri o refleksi kullanmakta mıdır?
·         Astsubayın M.Yıldız ve İ.Dükel’le görüşmesinin nasıl bir habercilik değeri olabilir? Bu ikili, Libya ve Suriye’deki askeri faaliyetleri öğrenip ne yaptılar?
·         M.Yıldız ve İ. Dükel’in telefonlarının dinlendiği varsayılırsa, böyle bir tuhaf ilişki içine niye girdiler?
·         Herkes şunu merak ediyor. Yıldız ve Dükel’in kullanmadığı söylenilen bu bilgiler, siyasetin kullanımına mı verildi? Neye yaradı?
·         Astsubay E.B’in ilişkide olduğu başkaları da var mıdır? Onun hedefi nedir?
·         Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’i, şüpheli E.B. ile kim tanıştırdı? 

“Bu konuda alınan bilgilerin, kullanıma verilip verilmediği ispat edilemezse bile, aklanmayacaklardır."  Önemli olan aklın sorduğu “peki, ne oldu?” sorusudur. Peki, ne oldu?

7 Haziran 2020 Pazar

HDP provokasyon Peşinde

                                                        Bu çocuğu hatırladınız mı?
                        Dövdükten sonra burnundaki kan ile HDP Yazdırmışlardı.
          "Biz çeşmelerden kan akıtacağız" diyen bu HDP'liler yollara düşecekmiş!!                                                                                 
Neval Kavcar
"HDP, Ankara'ya iki koldan 'özgürlük' yürüyüşü' başlatacak-mış.

Buna izin verilirse, kalkışma başarılsın diye ittifakçıları da destek verecektir. Pandemi döneminde böyle bir yürüyüşe izin vermek, 83 milyonun sağlığı ile oynanması demektir ayrıca. Bu yürüyüşe soyunmak "Türkiye Cumhuriyeti devletinin kanunlarını tanımıyoruz" demektir. Gaye ülkeyi karıştırmaktır.

PKK uzantısı sözde parti yollara düştüğünde, ayağı takılıp ölen birisi Türkiye'nin 'Floyd'u olacaktır. Görünen köy kılavuz istemiyor. Suç işlediği halde sanki vekillerinin hakkı yenmiş gibi yollara düşen HDP'ye ne zamana kadar parti gözü ile bakılıp, daha ne kadar devletten beslenecektir?

Dünyada "içinde yaşadığı devleti yıkıp üzerinde kendilerine devlet kurmaya çalışan" teröristleri adeta himaye eden başka devlet var mıdır?  Allah muhafaza "böyle bir devlet kurulursa eğer Lozan çöpe gider. Ve Sevr gündeme gelir." 

Ve 15 Temmuzu yaşamış bir ülke olarak, HDP'yi yola çıkaranlar, polisin aşırı güç kullanmasını ve etki-tepki olarak vatandaşlarında bunlarla çatışmasını hesap ediyor.
                                
 Not: Evladı Beşikte şehit edilen, Ana Babaya sordunuz mu, PKK- ya koltuk değneği olanlara haklarını helal ediyorlar mı?
                                                 

2 Haziran 2020 Salı

Gezi olayının ABD versiyonu

                   Sözde Floyd için isyan edenlerin, dükkan sahiplerini linci
Neval Kavcar
Olayın en başına dönelim. Floyd markete girip sigara alıyor, sahte 20 dolarlık veriyor. Kasiyer anlayınca, sigarayı geri istiyor, alamıyor. Floyd’un titremesinden çekiniyor. Polisi arıyor, polis geliyor, Floyd gözaltına alınmaya direniyor,  sonrasını zaten biliyoruz.

“Dolar sahteyse hak etmiştir” demiyorum. ABD’de ‘polis şiddeti” denilen vakaların bir dayanağı, bireysel silahlanmanın had safhada oluşu. Eyaletlerin derebeyi gibi davranması. Irkçılık denilse de, o polisin şefi zenci. Sonra, sosyal devlet anlayışının olmayışı. Gezi olayının arkasında ki Soros, Antifa’yı yemliyor mu mesela? Rothschild ailesi bu işlerin neresinde? Hedef Trump ve ABD. İnanılır gibi değil.

Floyd’un öldürülmesi ile başlayan süreçte ortalığı yangın yerine çevirenler de, Floyd gibi bir kurban. Olaylar esnasında başlarına bir şey gelse, sigortaları yoksa tedavi bile olamayacaklar. Ülkemiz, uzaya füze gönderemiyor ama asgari ücretle çalışan bir işçi sağlık sigortası ile anasını danasını hastanelerde bedavaya baktırabiliyor. Vefat ettiğinde, maaşı eşine, bekar kızına kalabiliyor.

Olayın merkezindeki Antifa’yı, Floyd’u bahane ederek başlattığı isyandan ayrı PKK ve YPG’ye verdikleri destekten de tanıyoruz. Dünya kazanı kaynarken, Twitter odunu ile ateş harlandırıldı. Twitter, Antifa’nın yanında konumlandı. Sosyal medyanın kalkışmalardaki rolüne bakarak, devlet güvenliği için tedbir almak kaçınılmaz olmuştur.

Floyd’un öldürülmesinin karşılığı, market sahiplerinin linç edilip, marketlerin yağmalanması, binaların yakılması olamaz. Antifa gibi STK ile Dünyayı dizayn edenlerin hedefinde şimdi kendi ülkeleri var.

Not: 1- 20 dolar sahte diye ırkçı saldırıya maruz kaldığı söyleniyor. Hayatını kasiyerlikten kazanan kişi 20 doları cebinden mi ödemeliydi yoksa işten mi atılmalıydı? B şıkkı ABD için daha olağan. İşin tuhaf yanı binlerce kişi daha yaşanabilir bir ülke için değil de, katillerin bilmem kaçıncı dereceden yargılanması için ortalığı ateşe verdi. Yağma yaptı.
       2- Türk medyası ise ABD’deki olaya ters yönden yaklaşıyor. İsyancıları şirin gösteriyor. Çok yanlış.