13 Haziran 2020 Cumartesi

Ayasofya Camiini açmak, uyanıştır


Neval Kavcar
Ayasofya Fatih’in vakfettiği hale, camiye dönüşmesin çabasına rağmen inşallah tekrar cami olacaktır.

1934’de şaibeli bir Atatürk imza kaşesi ile müzeye dönüştürülen Ayasofya’nın açılışına karşı duruş, fetihte karalar bağlayan haçlılarla aynı cepheye düşürür insanı. Bize ait olan Ayasofya’nın açılışını Mescid-i Aksa ile tehdit edenler, işgal altındaki zihinlerini gözden geçirmeli.

Neyse efendim; Fethi gerçekleştiren güzel komutan Fatih, 26 Mayıs 1453 Salı günü şehre girdiğinde Ayasofya’ya gelir, atından inerek yerden aldığı bir avuç toprağı kavuğunun üzerine serper. ilk ezanı okutur. İki rekât şükür ve ikindi namazı kılar. “Bundan sonra tahtım İstanbul’dur” der.

Camiye çevrilme hazırlığını başlatır. Bakımsız, harap, pis durumdaki mabedin içi-dışı temizlenir. Hıristiyanlığa ait objeler, din adamlarını cemaatten ayıran ikonostasis bölümü, sunak kaldırılır. Çan indirilir. Minber ilave edilir. Sol ön köşeye ahşap minare inşa edilir. Resimlerin üzeri örtülür. 1 Haziran 1453 Cuma günü, salavatlar okunmaya başlar. Fatih Sultan Mehmet komutan ve askerleri ile gelir. Fatih namına hutbeyi Akşemseddin okur, imam olarak ilk namazı kıldırır.

1934’de gerçekliği tartışılan belge ile müzeye dönüştürülen Ayasofya, 29 Mayıs 2020’de okunan Fetih Suresi ile sadece Türkiye’ye değil, Dünyaya uyanışı müjdelemiştir.

NOT: “Ayasofya’nın bir bölümünde namaz kılınıyor zaten, politika aracı yapmayın” diyen İlber Ortaylı’ya yakışmadı ya da yakışan budur. Fatih Vasiyetine rağmen kapatılan camisini açmak siyaset demek, nasipsizliktir. Fatih’in fethettiği şehirde huzurla yaşarken, onun vasiyetine sahip çıkmasını beklemekle hata etmişiz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder