20 Ekim 2018 Cumartesi

“FETÖ’cü diyorlar ama FETÖ'cü değil…”

Neval Kavcar
Soma dahil bir çok ilçeyi, Büyük şehir vasıtasıyla hallaç pamuğu gibi atan başkandan bahsettim dün. İşte o başkanın Soma’sından(ne yazık ki) birisi bana, tam da Akşener’in FETÖ’cü hakimler yolu ile başlattığı saldırı esnasında “MHP olarak ya böyle bir şey yapmadan kalacağız ya da iktidar olacağız” dedi. ”O nasıl laf” deyince de  “değişimciler” öyle diyor dedi. Bunlar ‘farklı ülkücüler.’

16 Nisan referandumundan iki hafta önce yönetime gelen Soma merkez ilçe, daha ilk hafta “genel başkanımızın arkasındayız” diye basın toplantısı yaptı. MHP ilçede görev almışlar, Akşener’in mi arkasında olacaklardı acaba? (Sebebi içlerindeki Bahçeli muhalifleri olabilir mi?)

24 Haziranda Manisa’da 4. Parti olmuş MHP, aynı teşkilatlarla yola devamda kararlı görünüyor. Demek başarılı bulunmuşlar.
***

“BANA NİYE KİMSE FETÖ’cü DEMİYOR”

Neyse efendim, 15 Temmuz 2016’nın üzerinden üç ay kadar geçmiş, millet şokta. Darbeyi yapmaya odaklanmış başaramamış FETÖ’cüler başka şok halinde. Haliyle devlet can havliyle başroldekileri gözaltına alıyor, kaçan kaçmış kalanları toparladığı dönemdi.

İşte öyle bir ortamda, Soma MHP merkez ilçeden H..n Bey bana “Neval Hanım, sizin MHP genel merkeziyle diyaloğunuz vardır” dedi. (Yok demedim, dinledim)
 Nedir mevzu?” dedim.
İ.U. için FETÖ’cü diyorlar, ama değil. Bunu genel merkeze lütfen iletir misiniz?” dedi.

 “Bana niye kimse FETÖ’cü demiyor” demedim.

Şişli Ortaklar caddesinde bulunan FETÖ’cü  Kanaltürk’ün kapatılmak istemesine karşı olmak için, yanına İstanbul MHP İl başkanını da alıp gittiği haberinde gördüm kendisini. (Ekim 2015) Orada polisle ufak çaplı itişme kakışma da olmuş. AKP’li bir vekil o polislerin FETÖ’cülükten yargılandığını  söylüyordu sonradan. FETÖ’cü polis, şuurlu şekilde FETÖ kanalı önüne gelenleri tartaklıyor düşünün artık. Karışık işler bunlar.

Not: Bu arada beni yerel bir gazete ile oyalama stratejisini, yemediğimi muhatabına söyleyeyim. O kendisini biliyor.
***  

MHP’YE KUMPAS SÜRÜYOR

Soma da bir çok ülkücüye İ Beyi sordum, tanımıyorlar. Kaldırdım bir kenara koydum. Derken bu defa yıllarca MHP’de hayatını geçirmiş Şefkat Çetin’le kafa kafaya geldiklerini gördüm. Bazılarının hayatlarına en fazla on yıl önce girmiş birini, 50 yıllık Çetin’e tercih ettiğini gördüm. İlginçti.

Ardından MHP kongre süreci yaşandı. Hayatımda ilk kez yönetim işine karışıyor gibi oldum. “MHP için elini taşın altına koyanlar niye dışarıda” dedim.

Genel merkezden birisi bana geri dönüş yapıp Y.’in ne muteber olduğunu, FETÖ kanalının önüne İstanbul il başkanının işgüzarlığı ile gidilmiş olduğunu bir saat anlattı. 

“Fetö’cü lâfı hangi sebeple Y. için söylendi” onu da bilmiyorum. Twitlerine bakıyorsun, karışık döneme ait bir tek satırı yok. Ya yazmamış, ya silinmiş. Tertemiz bir geçmiş.

Bir sürü dedikodu almış başını giderken, MHP’ye kaset kumpasını balladıranların kanalında ne işimiz var? Olabilir saf bir anına denk gelmiştir, diyeceğim birkaç ay sonra MHP’ye FETÖ saldırısı başladı. Burada diğer önemli başka ayrıntı, adını sanını duymadığım-ız bu partili arkadaşın Bahçeli sonrası genel başkan olacağı iddiasıydı, tüm öfkem de zaten o noktada patladı. Genel merkezde herkesle samimi, herkes onun arkasında, iyi de kim bu kişi?
***

Düzenlenen bir iftar yemeğinde, halâ MHP içinde bulunanlarla, “MHP, %4’e düştüğünde Bahçeli mecburen bırakacak, ele geçireceğiz, İP ile de birleşilecek” konuşması yapıldığı anlatıldı.(24 Haziran öncesinde) Anlatan bir başka ege ilinden. O iftarı Atilla Kaya vermiş, Oktay Vural’da oradaymış.

Demek istediğim, MHP içindeki kumpas birkaç koldan devam ediyor. Nerden anlıyoruz, MHP için hayatını sebil edenler gelecekte engel çıkarmasın diye farklı usullerle, kişiyi öfkelendirerek “kendi kararı” ile dışarı atılıyor.

e-mail: nevalkavcar@yahoo.com


19 Ekim 2018 Cuma

Mansur Yavaş elde bir, Cengiz Ergün olabilir, B.Kocamaz zorluyor

                               
Neval Kavcar
15 Temmuz hain darbe girişimi öncesinde Akşener hareketine güç vermek adına, sıcak mesajlar veriyorken birden yok olmuştu. Yine sahne aldı. Gayeleri Ankara’yı alıp, genel seçime kuvvetli gitmek.

Mansur Yavaş’ın İP’ten mi, CHP’den mi aday olacağı önemsiz. MHP ve AKP’den gelecek olası oy için 16 Nisan tarzı bir düzenek kurabilirler. İP’i, CHP’si, SP’, HDP’i kendiliğinden ona yönelebilir. Proje “Made in Yedi düvel.”
***
BEKÂ RUHUNA KARŞI, 16 NİSANA HAVA BASILIYOR

16 Nisanın iki kutbu vardı. Darbe girişimin sersemliği içinde millete durum anlatılamadı. 16 Nisanı zafer addedip, iki yıl sepet boşalmasın diye uğraşanlar 24 Haziranda hezimete uğrasa da, yerel seçim diğerlerine benzemez.

Cambazlıklar başladı. Akşener  “Manisa-Mersini alacağız”ı iki defadır tekrarlıyordu, dün gece bir tartışma programında dendi ki “Manisa Büyükşehir belediye başkanı CHP-İyi Parti” ile görüşme yapıyor. Resmi hesabına bakıyorsunuz, “muhtarlar gününü” kutluyor efendi.

Sır mı? Hiç değil. Manisa’yı hallaç pamuğu gibi atan, MHP tabanını dönüştüren, MHP genel merkezi yerine, midelerinden Cengiz Ergün’e bağlı farklı o ülkücülerin bir kısmı İP’i kurdu, geride kalanlarda işaret bekliyor.

Akşener 301 İşçinin ocak faciasında hayatını kaybetmesinin ardından, reklam amaçlı Soma Merkez ilçeyi de istiyorum demişti. Şu anda farklı iki partiden iki merkez ilçesi var. MHP içinde Akşenerciler var. Bunu defalarca belirttim mi? Evet. Ne yapıldı, hiçbir şey?

15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümünde asılan afiş bile “Bahçeli’ye hayır” afişidir. Rahmetli başbuğu koymuşlar, 15 Temmuzun püskürtülmesinin kahramanı Bahçeli yok. O afişi gönderdim, ne hikmetse sürekli Manisa’ya açılışa getirdiler MHP liderini.

İğne oyası gibi ince ince yıllardır Türk Ocakları, ülkücülerle bağ kurmuş FETÖ tabanı tarafından işleniyor diyoruz, 24 Haziran da Türk Ocaklarının asıl başkanı “Millet İttifakını” işaret etti diyoruz, tık yok. Tık dediysem tepelerine binilsin manasında değil. “Tak tak, tuk”un devamı tık tık tık, oluyor onu anlatıyorum.

Genel merkez onlara bir had bildirmediği sürece, ülkücü taban yaşları gereği Türk Ocaklarına gidiyor. Orada sistemli propagandaya maruz kalıyor. Ortaya İpsizler sapsızlar çıkıyor. Çok şey mi istiyoruz, Türk Ocakları genel merkezi Tüzüğü yasalara uygun olsun,  var olduğu iddia edilen FETÖ tasallutu söylemi sona ersin, diyoruz.

Türk Ocakları içinde karşıt duruş gösterenler, 2012’de çıkış yaptı, mahkemeye başvuruldu. Sonra anlaşıldı ki, FETÖ’nün kuşattığı adliyeden bir şey çıkmazmış. Maya söndü kaldı.
***
AKŞENER, MANİSA’YI NASIL ALACAK?

Saçma bir soru, cevabı da belli. Bana “Manisa raptı zapt altında” diyenlere soruyorum o soruyu aslında. Kriptoların kontrolünde, tv filan diyenler. Neredesiniz? Hep FETÖ’yü suçluyoruz da, aklını kullanamayanları ne yapalım?

Manisa’da formül basit, Mersin’de aynı..MHP oyları yarı yarıya, İP’e kaymış. Nasıl? 2016’da “FETÖ marifetiyle” başlayan kumpas durmamış. Muhalif denilenler kadroya alınmış, MHP kadroları işe sokulmuş, Y-MHP’nin alt kadrosu hazırlanmış. Bunları söyleyince de ….verilen cevabı buraya yazmayacağım. 

“Burhanettin Kocamaz Başbuğun kaldırdığı” eli kimse indiremez” gibi büyük lâf etmiş. O eli PKK Partisi ile mi havada tutacak? FETÖ tabanı, nurcular, Süleymancılar, zerzavat takımı mı kaldıracak o eli? 

İp hayatta kalabilmek için, birkaç belediyeyi istiyor.
Kendisini borsaya çıkaranlarda, tetikte bekliyor.
Özetle durum bundan baret.
Vatan sağ olsun, ne diyelim.


Not: 1- 24 Haziran seçimlerinde nerede MHP oyları ikiye bölünde ise biliniz ki, irtibatlar neticesinde, İP’e devşirme olmuştur. Kimse laga luga yapmasın.
       2- B. Kocamaz, “sabır…” demiş. “Uğradığı düşünülen haksızlık” nedir acaba? Tarsus Belediye başkanı iken taltif edilip Mersin Belediye başkanı adayı gösterilmesi mi haksızlık?
Aşağıdaki tablo nedir Burhanettin Kocamaz?

          Mersin genel seçim sonuçları MHP-----
1 Kasım 2015                           24 Haziran 2018
%21- 224.038                          %12 – 145.000


Diyorum ki; İP’in ağacını sökme vakti.
Ne Mersin, Ne de Manisa İP’e geçmemeli.
Gereken ne ise o yapılmalı.

                   
                                          MHP Soma merkez ilçe 15 Temmuz 2017 Afişi

17 Ekim 2018 Çarşamba

TTK başkanı iken CHP’ye niye dava açtınız Halaçoğlu?

Neval Kavcar
Aslında başka yazı hazırlamıştım, “Atatürk’ün vasiyeti tartışmasına” Halaçoğlu katılıp, mevzuunun başını gözünü yardırınca dayanamadım.

Ne demiş? “Bunun sonucu herkesin malına el koymanın yolunun açılmasıdır.” TTK başkanı iken yaşadıklarına rağmen bunu söyleyince, yenisini kaleme aldım.

TTK tepesinde yıllarca oturmuşsun, Atatürk’ün “Ayasofya müze olsun” kararı altındaki imzayı şaibeli bulmuşsun, bir de vasiyeti incelesene. Hadi incelemedin, bu CHP, Ata’nın CHP’si mi ki önüne gelen “biz Atatürk’ün CHP’siyiz diye kendisini vasi ilan etsin?” 

Bunları neden söylüyorum? CHP, geçmişte “bunlar Atatürk’ün TDK ve TTK değil diye” vasiyet gereği yatması gereken paraları yatırmamış, mahkemelik olmuşlar. CHP vasilik şartını yerine getirmemiş, bu efendi diyor ki “Atatürk’ün vasiyetini bozmayın.” ???!!!!

Bakalım o mahkeme döneminde ne yaşanmış? Halaçoğlu unutmuş, biz hatırlatalım.

TTK, Atatürk'ün CHP'ye bıraktığı İş Bankası hisselerinin 2003, 2004 ve 2005 yıllarına ait, TDK da 2004 ve 2005 yıllarına ait nemalarının kurumlara ödenmesine karar verilmesi talebiyle nöbetçi asliye hukuk mahkemelerinde dava açtı.” (1)

Mahkemeye verilen dilekçede “Nemaların, CHP'nin talimatıyla kurumların hesaplarına aktarılması gerektiği anlatılan dilekçede, “Ancak CHP, zaman zaman hisse gelirlerini kuruma vermek istememiştir” denildi.” (1)

Devam edelim dilekçeye “Geçmişte de CHP'nin benzer tutumlar sergilediğine yer verilen dilekçede, nemaların kurum hesaplarına mahkeme kararlarıyla aktarıldığı kaydedildi.”
***

DENİZ BAYKAL’A “HİSSEMİZİ VERİN” DİLEKÇESİ REZALETİ!!

CHP Genel başkanı Deniz Baykal o dönem. Mahkemeden önce de Deniz Baykal’a TTK başkanı Yusuf Halaçoğlu ve TDK başkanı Şükrü haluk Akalın dilekçe yazmışlar, kurumlarına ödenecek parayı talep etmişler. Rezalete, CHP’nin keyfiliğine bakar mısınız? CHP ödememiş tabii.

Mahkeme evrakına Baykal’a gönderilen talep yazısı da eklenip, 2003, 2004 ve 2005 yılı neması olan toplam 96.5 milyon YTL'nin kurumların hesaplarına aktarılmasına karar verilmesini talep etmişler ardından.

TDK’nun o davadan önce açılmış başka davası da o sırada devam etmekteymiş.!!

Yargıtay kararı sonunda CHP ödemesi gerekeni ödüyor. CHP hangi gerekçe ile ödememiş öncesinde peki? Mahkeme kayıtlarını incelemedim, Halaçoğlu’na sorsak o şimdi başka boyutta yaşadığından hatırlamayacaktır. Lakin CHP “TDK ve TTK’nun Atatürk’ün kurumları olmaktan çıktığını” söylemiştir.

Ne yaptınız da Atatürk’e sırtınızı döndünüz Yusuf Halaçoğlu, siz açıklayın, yüzünüz kaldıysa? CHP haklı mıydı o suçlamasında? CHP, bu keyfiliklere devam mı etmeli? “Ati’deki şartlara bakılırsa” bu CHP, Atatürk’ün CHP’si midir? Şehadet eder misiniz? Ve; Anayasa’nın 69, Siyasi partiler kanunun 67. Maddesinden haberdar mısınız?
***

TTK’dan “KURUMA ÖDENECEK HİSSE İÇİN CHP’NİN TALİMATI OLMASIN” TALEBİ

Neyse efendim geliyoruz asıl bombaya, sıkı durun. TTK, CHP’nin bu keyfiliklerinden bıkmış ki mahkemeden şunu talep etmişler. “Türk Tarih Kurumu'nun, bundan sonraki hisse temettü gelirlerinin CHP'nin talimatı olmadan kuruma ödenmesini..”  (2)

Yani? Yanisi şu, “CHP, Atatürk’ün mirası üzerindeki vasilik görevini yerine getirmediğinden azledilmesini..” talep ediyorlar.

Mahkeme nema gelirinin ödenmesini, o talebin reddine karar veriyor.

Bunlar ortaya çıkmayacak mı sanıyordun?

Not: Dilekçede Atatürk’ün mal varlığının CHP’ye, nemalarının da TTK ve TDK’na bırakıldığını da yazmışlar. Daha o zaman kafayı sıyırmış meğer bunlar. Vasiyetten haberleri yok. Ya da bunlar siyasi tutuklu. 



Açıklama: Az önce okudum. Halaçoğlu'na, CHP ile mahkemeleşmesi hatırlatılınca "o benim zamanımda çözümlendi" demiş. Ne kadar önemli bir muhterem, CHP'nin geçmişte yaptığı keyfiliği  mahkeme çözdü diye bugün CHP'ye kefil oluyor. Atamızın mirasının hangi şartlarda ne olacağını senin" çözüldü" demene mi terk edeceğiz Yusuf Halaçoğlu?

Geçtiğimiz yıl bu vakitlerde, programına "eşit vatandaşlığı yazmış" İP'i savunuyordun.
Yazık, gerçekten yazık.






16 Ekim 2018 Salı

Çav Bella, kutsal damacana mı?


Neval Kavcar
2. Dünya Savaşı sırasında yazılmış Çav bella adlı, aşk şarkısını andıran parçayı, bir şarkıcı yeni düzenlemeyle yorumlayınca bir hışımla ayağa kalktılar. “Devrime hakarettir.. ihanettir..devrimciliği sokakta bulmadık” tarzı ne kadar abuk subukluk varsa duyduk. Ne oluyor yahu demeye kalmadan sosyal medyada küfrün bini bir para oldu.

Zerre akıllanma yok. Devrimcilik dedikleri Komünizm iflas etti, insan fıtratına tersti. Komünizm Özel mülkiyete karşıydı ki, şimdi o devrimcilerin yazlık-kışlık çifter evleri var. Kendi inanmadıkları sistemi millete dayatmaya kalktılar, kaybettiler. Hakkaniyeti sapık Marx’tan, milyonlarca Türk’ü katletmiş Stalinden, Mao’dan öğrenecek değildik her halde.

Her şey ortak olurda kadın, çocuk ortak olur mu yahu? Neyse eski defterleri açmayalım ama yenilmişliğin verdiği öfke ile oluşan fay hatları işte böyle olur olmaz yerlerde hafiften kanırtılıyor, kırılmıyor. Bir kere çattadanak kırılsa rahatlayacaklar. “Komünizmin yerine ulusalcılığa yatay geçiş yaptılar” sonra PKK ile yola devam edince gördük ki, eski tas eski hamam. Milli olan bir kaçı da arada sırada “sobe” diyor.

Şarkıcıya sövdüler saydılar, hakaretler ettiler. O da “babamda devrimciydi. O uğurda hapis yattı, kanser oldu öldü. Siz ne yaptınız?” deyince bunlar sustu kaldı. İhanet ne oldu beyler? “Bu şarkıcı Yunan bizle ilgisi yok” diyelim diyen bile çıktı. PKK – FETÖ ortalığı darmanduman etmiş, yedi düvel her yönden ülkeyi çevirmiş ülkem solcusunun sinir uçlarını zıplatan saçmalığa bakın. Devrimci marşıyla oynanırmıymış. Tövbe est. Kutsal damacana sanki.

Böyle saçmalık duymadım. Yenilgilerinin sebebi milli olamayışları. Marks-Lenin-Mao ne demiş aynen kabul. İçinde iyi bir şey varsa alalım demek yerine, robot gibi aynen kabul. Bunu kapitalizm de yapıyor. TV’ler, basın, STK yolu ile insanları koyunlaştırıyor, sonra “mee” deme özgürlüğünü savunmak için STK’ı kuruluyor.  

“Millet-devlet yoktur, halklar vardır, tek dünya devleti” gibi insanlığı komünizm afyonu ile uyuşturmaya çalıştılar. 

Uzattım. Sebebi de halâ günah çıkarmamaları. Kendileri bilir.
Şarkıcı klibine ameleleri koyarak işi çözmüş. O bile daha samimi.
H.Cebeci devrimci kızı çıktığına göre rahatça gerdan kıvırabilirler.

Hadi bakalım “çav bella.”
***

VASİYET İŞİ KABAK TADI VERDİ

Bu arada kafayı da sıyırdılar. Birisi bana demiş ki “Siz ölümünüzden sonra terekenizin idaresini oğlunuza bırakmayı vasiyet ettiniz diyelim. Oğlan da hayırsız çıktı ve alakasız (aileden değil, alakasız !) birisi gidip mahkemeden terekenizin idaresini istedi. Ne dersiniz? Versin mi mahkeme?”  Oğlan hayırsız çıktı diye mal başkasına gitmez ki. Bu arada CHP’nin hayırsızlığına mı dem vurmuş soruyu soran acaba?

Atatürk’ün vasiyeti ile kişisel miras hukukunun ne ilgisi var ayrıca? Sanki CHP’liler ya da Kemal Kılıçdaroğlu’nun babası Atatürk’te o mal hakkında konuşuyoruz. Günlerdir birçok sebepten o vasiyetin geçerliliğin kalmadığını anlatıyoruz. Maddi-manevi gerekçelerini sıralıyoruz.

Atatürk “atideki şartlarla” bırakmış vasiliği, yok mu içlerinde o iki kelime ne anlama geliyor çözecek? Yok mu “Siyasi partiler kanunu ve Anayasa’ya göre CHP, İş bankasın ile resmi bağ kuramaz çözümüne ulaşacak?

Bu arada varsa malımız ve devlete gerekiyorsa elbette el koymalı, feda olsun. Biz Türkler için devletimizden daha önemli ev mi var?
***

ANKETÇİLER HORTLADI

Gündem yoğun lakin kısa sürede “Anket kanunu” çıkarılmalı. Mediar denilen adı var kendisi yok şirketin sözde yetkilisiyle görüşmüştüm. Tanınmak için anketi cepten yaptırdıklarını söylemişti.

Bakın o dönem Yeniçağ, Sözcü, Cumhuriyet, Diken, mynet… gibi sayısız yerde yayınlanan Mediar haberi: “Mediar Araştırma Koordinatörü Karakul: Muhalefet, Meclis’i kazanıyor.” 13 Haziran 2018 (1) (Diken)

Mediar Twitterden yayınlıyor. Uzaktan kumanda basında alıp kurşun asker gibi sıralanıp haberleştiriyor. Mediar’ın resmi sitesine bakıyorsunuz tek bir ad yok. Hayalet bir site ve e posta adresi var nasılsa.…Kimsiniz yahu siz? (2)

DİYORUM Kİ: DEVLETİ AYAKTA TUTMAK İÇİN VERİLEN ÇABANIZ TAKDİRE ŞAYAN. LAKİN, ANKETLE ALGI YAPILMASININ ÖNÜNE DE BİR AN ÖNCE GEÇİP “ANKET KANUNU ÇIKARINIZ.”



              (2) http://www.mediar.com.tr/
                    
Mediar bir adres vermiş, Ankaralılar gidip görüşsün bakalım bu anketçilerle, bilgi alsınlar. Yanlış biliyorsak düzeltelim, öyle değil mi?


15 Ekim 2018 Pazartesi

Atatürk’ü Unutup, vasiyet açıkgözlüğü yapmanın sonu


Neval Kavcar
Atatürk sonrası şaftı kayan , “ben” hastalığına yakalanan ülkem solu bir türlü kendisine gelemiyor. Senelerce şirretlik ve baskı ile yıldırdılar. Solcu-yandaş olmaktan başka vasfı olmayanları oraya buraya yerleştirdiler. Adalet Bakanı Moğultay hâkim-savcı sınavları için “ülkücüleri mi alacaktık” demişti?

Yapılan haksızlığın en tepe noktadan söylemiydi o. Kendilerinden olmayanı yolda yürütmeyen, okulda okutmayan, işte çalıştırmayanlara iktidarı nasip etmesin Allah. Şimdi geriye dönüp baksam, yapılan haksızlıkların hepsini anlatmaya köşe-ler yetmez. Adliyede, basında her yerde tahakküm vardı. Sağ partiler iktidar olsa bile devlet kademeleri farklı bir CHP’nin elinde idi.

Yedi düvelin ve ülkem solunun ortak hedefidir MHP. Şu an itibariyle taciz artmaya başladı. İstiyorlar ki, Akşener-Kılıçdaroğlu gibi Bahçeli’de liberal olsun. PKK ile yürüsün, iktidara da evin içini yedi düvelin istediği gibi döşeyecek birisi gelsin.

Kemal Bey, HDP’nin destek vereceği Başbakanlığı teklif etmişti Bahçeli’ye. Nasıl bir utanmazlık. Bahçeli reddedince, Akşener’le başarmak istediler o projeyi. Allah büyük diyoruz ya, tam da bundan işte.
***

SORUYORUM “BU CHP, ATATÜRK’ÜN CHP’Sİ MİDİR? …SESSİZLİK

CHP’nin açıkgözlülük yapıp “Atatürk’ün CHP’siyiz tavrıyla” yıllarca üzerine oturduğu Atatürk’ün hisselerini iki kuruma veriyoruz söyleminin sonuna gelindi. Atatürk’ün %28’lik hissesi verilmiştir. De İş Bankasına çöreklenip hisseler gidiyor takibi mi yapılır? “Atatürk’le aldatanlar tayfası bunlar.” Kimse siz ne yapıyorsunuz diyemedi. Hemen “Atatürk” dediler.

MHP ve iktidar, bu işi kökünden çözmeye kararlı. O sebeple AKP’den çok MHP’ye saldırıyorlar. Halk Arenasında ki rezilliği gördünüz. Yıllarca Atatürkçülüğü istismar edenler, İş Bankası gidecek diye yine Bahçeli’ye saldırıyor. İş Bankası ortaklığı olmayınca, köşe yazarlığından 20-25 bin liralar alınmayınca gurkalık ne olacak göreceğiz?

Haktan, hukuktan, özgürlükten bahsedenlerin anladığı, o söylediklerinin kendi camiası ile sınırlı olduğu. Anayasa’ya ve Siyasi partiler kanuna aykırı durum yıllardır süre geliyor, kendiliklerinden çözüm bulacakları yok. Bunlar iktidar olsa ne olacak acaba?

Yasalara aykırı bu durum en kısa sürede çözülmeli. CHP “size babanızdan kalan mirasa el koyarlar buna müsaade ederseniz” diyor. Allah Allah.
Atatürk’ün bir babaları olmadığı kaldıydı. “Eşit vatandaşlık” diyerek Lozan’ı hedef alan söylemlerle Ata’mızı mezarında dört döndürdükleri yetmemiş, menfaat bozulmasın diye yasalara aykırı durum devam etsin istiyorlar. Üstelik halkı kışkırtarak yapıyorlar bunu.

Ellerinde, vasiyetin mahkeme kararının fotokopisinden başka bir şey yok.
Siyasi partiler kanunun 67, Anayasa’nın 69. Maddesine aykırı, CHP’nin İş bankası ortaklığı. O kanun değişikliği de Allah’tan Ecevit Başbakan iken çıkmış.

Tepeden bakmanın, biz ne dersek o olur, demenin sonuna geldiler. “Atatürk’ün partisiyiz” deyip, PKK partisi ile gerdeğe girmeye ses etmeyen CHP tabanı da suçlu. İktidar olalım da kimle olursa olsun diyen zihniyetten ülkeye de hayır gelmez, kendilerine de.


Not: 1- Doğan Medya el değiştirdiğinden beri yedi düvel adına presleme bitmedi, biraz azaldı. Demirören Medyanın içindeki kriptoları temizlemek en az 5 yıl alır. Velhasıl, Aydın Doğan’ın medyayı sattığı günü bayram ilan etmeli. Birçok melameti el altından destekleyip, “kim ben mi” diye geziyordu. Algı operasyonu merkezi idi.

       2- Banka sahibi hatta hepimizin sahibi gibi dolaşan kodaman CHP’liler!!! Osmanlı Balkan savaşı yaparken, Hintli fakir Müslüman kadının çocuğunu satıp parasını yollamak istemesinin ağırlığını hissetmiyorlar. Hindistan ve Pakistan’dan istiklal Savaşımıza katkı diye gelen paranın 250 bin lirası İş Bankası kurulurken kullanıldı. 250 bin lirasını Atamız verdi. Bir milyonu bulmak kolay olmadı. İçinde kan var, gözyaşı var. Böyle kuruldu ilk Bankamız.

El insaf.. El İnsaf.. El İnsaf.


14 Ekim 2018 Pazar

Partiler banka sahibi olamaz


Neval Kavcar
CHP, Anayasa’nın 69, Siyasi partiler kanunun 67. Maddesini ihlal ediyor.

Mevzu, Atatürk’ün vasiyeti. “Atatürk’ün partisiyiz” diyerek yıllardır İş Bankası yönetimindeler. 1999’a kadar gelindi, o yıl bir yasa çıkarıldı. Siyasi partiler ticaretle uğraşamaz, denildi.

Oysaki İş bankası Anonim şirkettir ve ticaret yapar. CHP’nin banka yönetim kuruluna CHP’li üye vermesi “Siyasi partiler kanununa aykırıdır.” Hem de 19 yıldır. Ayrıca CHP, kapatıldı, bir sürü ad, kabuk, içerik değiştirdi. Nerde kaldı Atamızın CHP'si?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hisselerin hazineye devrinden söz ediyor. Partiler ticarete bulaşamaza göre hisselerin yönetimi CHP’den alınabilir. Tamamen devri içinse “Atideki şartlar nedir” ona bakmak gerekir. Vasiyet evrakının, Noter senedinin tamamının incelenmesinde fayda var..Psikolojik olarak da atılmalı adım.

Atatürk Türk Dil Kurumu, Türk tarih kurumunun işleyişinin sürekliliğini sağlamak istemiştir. Türkiye’nin dil ve tarihini bilerek yaşayacağına inanmıştır. O bakımdan vasiyeti dikkate alarak, ilerde olası tahrikleri ve atılan adımın bozulmaması adına TDK-TTK’na aktarımın devam etmesi ve bu iki kuruma daha işlerlik kazandırılması gerekir.
***

 “Atatürk mal varlığının CHP’ye bıraktı” diyorlar. Öyle bir şey yok. Atatürk mirasını Türk Milletine bıraktı. Nasıl? TTK ve TDK’nun işleyişini sürdürerek. CHP vasi gibi bir durumda. Ve sahte vasi.

Yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyetinin, diline, tarihine sahip çıkarak geleceğe yürümesini istemiştir. O dönem Türk Milliyetçiliği ile yürüyen CHP’nin vasiyeti yerine geliyor mu diye izlemesini istemiştir. Nasıl? Atideki şartlarla.

CHP, “eşit vatandaşlık” diyerek Lozan Antlaşmasının dibine kibrit suyu dökerken, “Kürt sorununda kırmızıçizgi olmaz” diye bas bas bağırırken, her adımda “eski CHP değilim” derken, 1999’dea çıkan yasa olmasa da vasi hakkını çoktan kaybetmiştir. Anlattığım vasiyetin manevi boyutu. Mutabık mıyız?

 “Atamız malını CHP’ye bırakmış. Bu yasal hak geri alınırmıymış” tarzı yerine, daha akılcı bir şeyler bulan olur mu diyorum, yok.

Mantıklı karşı duruş gösterilsin ki, “haklı adamlar denilsin.” Vasiyetin başını alıp, Siyasi partiler kanununa hiç girmeden savunma olamaz.. Bu CHP, Atatürk’ün CHP’si ben kefilim dese birisi onun fikri denir hiç olmazsa. O bile yok.

AKP ve MHP, CHP’ye yardım edecek aslında bu girişimleriyle. Siyasi partiler kanunun 67. Maddesine aykırı şekilde ticari faaliyetlerin göbeğinde yer alan bir partiyi bundan alıkoyacak.. (67. Madde başlığı 12.8.1999 tarih ve 4445 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değiştirilmiştir.-Ticaret yasağı)

CHP’yi, Siyasi partiler kanunundan muaf tutalım diyor karşı çıkanlar bir anlamda, olur mu?
Bir nokta daha var. CHP “Ata’nın mirasının kuruşuna dokunmadan, iki kuruma hibe ediyoruz” diyor. Siyasi partiler kanununa göre hibe de edemezler. Yassah hemşerim.

CHP’liler kendileri de farkında işin. Atatürk’ün vasiyetinin mahkeme kararı fotokopisini sallamaktan başka bir şey yapmıyorlar o yüzden. CHP, resmen İş bankası ortağıdır. Yani banka sahibidir. Dünya’da başka örneği olmaması bir yana, yasalarımıza göre suçtur.

CHP’nin banka ortaklığı sona erecek, belli oldu. Merak ettiğim sahte Atatürkçülük söylemleri, hisseler gidince kaç vakitte bitecek?


Not: CHP Atatürk’e ait hisseyi İş bankası yönetiminde olup yöneterek, diğer bankacılık faaliyetlerine katılarak İş bankası aracılığı ile bazı şirketlere doğrudan, bazılarına dolaylı bağlı oluşu mevzusu nedir? Doğru mudur? Doğruysa, Anayasa’nın 69. Maddesi de ihlâl ediliyor öyleyse.


13 Ekim 2018 Cumartesi

Metal Fırtına’dan Papaz Brunson’a


                                                           

Neval Kavcar
Birçok kişi “yüktü, defolup gitsin” diyordu. içimizde bir yerler niye kanadı peki? Moralimizi bozdu. Bu kadar mıydı, dedirtti. Madem öyle olacaktı, bu dava niye medyatik oldu? İşte o da çağımızın sıkıntısı.

Yedi düvelin gizli açık casusları cirit atıyor, iyice anladık. Medyadan tutun siyaset, iş dünyası her bir yandalar. Savaş er meydanında yapılmıyor. Gidip gidip gelen Türkiye dayanıyorsa, dualarla, devletin birliğini korumaya ant içmiş insanlarımızın, evliyaların yüzü suyu hürmetine dayanıyor.

Sosyal medyadan ateş ediliyor, gazeteden tuzaklanıyor, siyasetçiden dilleniyor. Bronson için kendi halinde dinini yaymaya çalışan rahiptir dedi, koskoca Hürriyet yazarı. “Suçsuz” demişti tv baykuşları.

Rahip davası, kurtuluş kilisesi, FETÖ organizatörlüğü, PKK derken, 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası aldı, o ceza da yattığı döneme denk gelince, kuşlar gibi hür şekilde ABD’ye uçtu. Hem de askeri uçakla. Bu durumda Papaz asker mi oluyor? PKK ve FETÖ’nün başkomutanlığına mı soyunmuştu? 15 Temmuzun planlayıcısı olduğu iddiaları da vardı.

Avukatı 3 yıl 1 ay 15 günlük cezayı çok bulduklarını, temyize başvuracaklarını söyledi. Avukat İsmail Cem Halavurt da bayağı bir kuvvetliymiş, kerameti fazla. Papazdan bulaştı her hal. Trump bile dua ediyoruz, dedi. Nefes var adamlarda.

Başkomutan, pardon Rahip Brunson mahkemedeki son savunmasında “Ben masum bir adamım. İsa’yı seviyorum, Türkiye’yi seviyorum” dedi. Sonra avukatı beraatını istedi. Bağımsız Türk yargısı “hayır sen suçlusun” deyip, 3 yıl 1 ay 15 gün ceza verdi.

Türk yargısı, casusluk, istihbarat savaşları, yedi düvel çalkalaması derken bu süreçte, onun papaz olmadığını öğrenmiştik ki meğer papazmış.

Bugün Andrew Brunson hakkında verilen mahkeme kararı, Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu, Türkiye'de yargının tarafsız ve bağımsız olduğunu ortaya koymuştur" dedi Cumhurbaşkanlığı sözcüsü.

CHP lideri Kılıçdaroğlu “Darısı Harp Okulu öğrencilerinin başına” dedi. Ne alaka çözemedim, zaten dava karman karışık.

MHP Lideri Bahçeli “ABD'li Papaz Brunson ile ilgili verilen tahliye kararının milli vicdanı rahatsız ve huzursuz etmiştir” dedi.

Mademki adliyede başladık mevzuya, adliyede devam edelim.

Akşener Habertürk’te konuştu. Yüzünden düşen bin parça idi. Nedenini söyleyeyim. “Dede, yediğini öde” diyorlar. CHP’nin sırtında girilen meclise karşılık, yüzde dokuz oranındaki seçmen desteği, yerel de CHP’ye aktarılacak. Bu arada İP fokur fokur.

Kırk tilki var, kırkının da kuyruğu birbirine değmiyor. “Yuh size” ile yürümüyor bu işler. CHP-HDP birliğini diri tutmakla görevli Meral Hanım “İç İşleri Bakanlığını” vitrine koyup “FETÖ-PKK ve ben…öyle mi?” dedi. “Eşit vatandaşlık” diyen CHP ile ittiaka giden, Yunan Good Partisiydi özür dileriz.

Adliye bölümüne gelirsek, Akşener Bahçeli’yi mahkemeye verecekmiş. Evini basanlar hakkında şikâyetçi olmadı, MHP lideri aleyhine dava açacakmış. Şahit, olup biteni çeken arkalarındaki gizemli kişi olur her halde. Bir de Tuncer Enişte.

Rahibe dönersek, filim yeni başlıyor.
Dizi mi deseydik. “The Casus-lar savaşı” mı?
“Metal Fırtına”yı roman zannediyorduk, 15 Temmuzun senaryosu çıktı biliyorsunuz.

Peki..
Ne yapmalıyız?
Kenetlenmeliyiz.
Lâmı cimi yok.
***

Rahip Konusunda Fehmi Koru bakın ne yazmış. Brunson'dan af mı dilesek, ne yapsak?
"Dünyaya hala Haçlı zihniyetiyle ‘bizden olanlar ve düşmanlar’ gözüyle bakan, en kalabalık gruba ABD’de sahip ‘Evanjelik Kilisesi’ni, hiç gereği yokken topluca Türkiye düşmanı haline dönüştürmeyi de başardık." Yazının başlığı da şöyle;  "Brunson'u bizden biri yapmak elimizdeydi; etkili kilisesini ezeli düşmanımız yaptık."

FETÖ nasıl gelişip serpildi, anlayabilirsiniz bu liberal kafalara bakıp. Yıllarca Zaman Gazetesinde yazıp, Samanyolu'nda işte bu diller zehir kustu.



12 Ekim 2018 Cuma

“Atideki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum” M.K.Atatürk

Neval Kavcar
CHP’liler mahkeme kararı gösterip, “özel hukuk alanı ihlal edilemez, bir kuruşuna dokunmuyoruz” diyorlar. Vasiyette olmayan şeye nasıl dokunacaksınız? Da diretme sebebinizi çözemedim? Atatürk ile aranızda bağ mı kesilecek diyeceğim, zaten yok. Soros var.

Kanuna göre siyasi partilerin ticaret yapması yasak olduğu halde, on dokuz yıldır İş bankası A.Ş. de yönetici olarak bulunan CHP için kapatma davası açılmasa bile birçok yaptırımla karşılaşabilirler. Hukuk deyip duruyorlar, yıllardır siyasi partiler kanunu deliyorlar. Yargıtay Cumhuriyet Savcısı nerede?

CHP’lilerin Atatürk sonrası “yaptım oldu” dayatmasının tedaviye ihtiyacı var. Uzun yıllar, sağ partiler iktidar olsa da, yargı CHP’nin elindeydi. Özgür Özel, Atatürk’ün vasiyetinden iki ay, vefatından onsekiz gün sonraki mahkeme kararını gösterip “hukukun kararı” diyor. Biliyoruz.

Atatürk’ün mirasçısı, ondan sonra devleti yönetecek kişi olarak vasiyette adeta İnönü işaret edilmiş.. Çocuklarına üniversite gideri konularak. İnönü’yü niye ayıracak diğerlerinden Atatürk? Şaşırtıcı aslında.

Miras, İş Bankası aracılığı ile iki kuruma bağışlanmış. Ayrıldığı eşi, manevi evlatları, İnönü’nün çocuklarının Üniversite giderlerinin de içinde olduğu vasiyet maddeleri ile yönetimi CHP’ye bırakılmış.

Lakin bir çift kelime o insicamı yani vasiyeti, 1999’da bozdu. “Atideki şartlarla.” O da, Siyasi partiler kanununda yapılan değişiklikti, Başbakan Ecevit’ti.. Siyasi partiler ticaret yapamaz, dendi. Peki o dönem bu kanuna rağmen, İş bankası yönetim kurulunda kim vardı?

Devam ediyorum. O iki kelime Atatürk’ün vasiyetinde yazıyor. Rahmetli Atatürk’ümüz CHP’ye hisselerin takibini ‘Atideki şartlarla” bırakmış.
Atideki şartları “günümüz CHP’sinin liberal yani Atatürk’ün CHP’si olmadığı, zaten defalarca kapanıp çeşitli adlarla yola devam ettiğinden dolayı” sağlamadığını da söyleyebiliriz.

Kemal BeyinY-CHP’lisi 1938 yılındaki mahkeme kararını sallıyor amenna da “Atatürk’ün CHP’si nerede hani?” Bir de onun belgesini sallasın değil mi? Küreselleşmeci TESEV’in kurucu üyesi bir genel başkanla Yeni-CHP, Atatürk’ün milli CHP’si ile taban tabana zıt.
***

GRAFOLOJİ İLE İNCELEME YAPILSA İÇİMİZ RAHAT EDER-Mİ?

Atatürk’ün, vasiyeti gerçekten tek sayfa mıydı, “Atideki şartların açıklaması” var mıydı, vasiyetin ertesi günü gelen noterin evrakı, kaydı varsa defteri nerede? O döneme ait başka bilgi, belge var mıdır? 5 ve 6 Eylül de yani bir gün ara ile Atamızın imzası değişebilir mi?

Sevgili Atamızın Ayasofya’yı ibadete kapatılıp, müze olması için bir kararı yokken, bu işin oraya evrilmesi bende hep Atatürk sonrası hangi belgelerle oynandı şüphesi uyandırmıştır. Böyle bir inceleme kararı kime ait olabilir bilemedim. Tamam, mercii belli de, ne demek istediğimi anladınız aslında. Yapılsın mı?!!

Kanuna göre CHP, Atatürk hisselerini kontrol etmekten çıkarılabilir. Diğer incelemelere hiç gerek yok diye düşünülebilir. Sahtecilik var mı yok mu bakılması, tarihi acılara sebebiyet verebilir. Günümüzde de gerginliklere vesile olabilir.

Gelinen noktada, derhal Atamızın mirası milletin sinesine dönmeli.
Vasiyette ki “atideki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum” cümlesi 1999’da çıkan yasaya râm olmuştur. Dahası yok.

Bu CHP, o CHP olmadığından, vicdanımız da rahat.
O halde ne bekleniyor? 

Unutmadan Bir belgede ben göstereyim CHP'lilere.
Buyurun.
Soros'çu TESEV'in 183 Nolu Kurucu üyesi
        CHP Genel Başkanı olur mu? 
              Halen, dahalen.
  



10 Ekim 2018 Çarşamba

“Atideki şartlar”ı Y-CHP sağlamıyor


Neval Kavcar
Atatürk’ün hisselerini, Kemal Beyin CHP’si yönetemez. Aslında adı CHP konulan hiçbir parti yönetemez. Rahmetli Atatürk de “gelecekte” ne olur olmaz demiş olmalı ki vasiyetine “atideki şartlarla” kelimelerini eklemiş. Çok akıllıydı, nur içinde yatsın.

İşin siyasi partiler kanunu ile çelişmesi ve Atatürk’ün emanetinin kendisinin öngördüğü yerde olup olmadığına dair manevi yönü var. Siyasi partiler kanununa göre Yargıtay buna nasıl müsaade etmiş yıllardır o da ayrı mevzu. 1999’da değiştirilen Siyasi partiler kanununa göre Siyasi partiler ticaret yapamaz. İş Bankasının bu tartışmaya karışması ise abesle iştigal olmuş. İş bankasını ilgilendiren bir durum yok.

CHP’nin İş bankasındaki hisseleri yönetmesinin mümkün olmayışı söz konusu. “Biz Atatürk’ün vasiyeti üzerine, İş bankasındaki hisseleri kontrol ederiz” ayrıcalığını talep etme hakları yok. “Sen Atatürk’ün CHP’Si değil TESEV’ci genel başkanıyla farklı bir partisin.”

Atatürk’ün vasiyete baktım: “Malik olduğum bütün nukut ve hisse senetleriyle Çankaya’daki menkul ve gayrimenkul emvalimi Cumhuriyet Halk Partisi’ne atideki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum:
1-Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
 6-Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil kurumlarına tahsis edilecektir.” (1)
Nukut: Akçalar, paralar- Mütebaki: Geride kalan, demek.

“Ati-deki şartlar” nedir? Ati; Gelecek, anlamına geliyor. “Gelecekteki şartlar”la vasiyetini Türk Milletine ve devletine emanet etmiş? Atatürk’ün vasiyeti gelecekte de 1938’deki şartları sağlayıp sağlamadığını takip edecek olan mercii belli.

Aradaki maddelerde, eşine manevi kızlarına ve İnönü’nün çocuklarına yardım var. Atamızın vefatında İş Bankasında üç ayrı hesapta 1.519.892.01Lirası vardı. (Hasan Rıza Soyak)

Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Adatepe 2013 yılında CHP’ye dava açtı. CHP’li avukatlar şöyle bir savunma yapmış: “Atatürk'ün vasiyeti 1938 yılında yazıldı aradan 75 yıl geçti. Bu nedenle, dava zaman aşımından dolayı hükümsüz…. CHP Atatürk'ün kurduğu bir partidir. Atatürk'ün ilkelerini yaşatan, bu uğurda her türlü çabayı gösteren tek kurumdur.” (2) ???!!!

(Dip not, 1999-2002 yıllarında Kemal Kılıçdaroğlu’da İş Bankasında yönetim kurulu üyesi idi.)

Neyse efendim, zaman aşımı davayı etkilesin demiş CHP. “Atatürk’ün o dönem CHP’ye bıraktığı mal varlığının idaresini, Atatürk’ün CHP’si olmaktan çıkaran CHP’yi etkilemesin deniliyor ama hak arayan birisinin o hakkını etkilemesi isteniyor öyle mi?

İkincisi, sürekli şekilde “Biz Atatürk’ün kurduğu CHP’yiz, Atatürk ilkelerini yaşatıyoruz” gibi savunma hali var. “Beyanla olmaz bu işler.. Miras hukukunda kanıt yoksa beyan geçersizdir.” Lafla peynir gemisi yürümez. CHP, kapandı, açıldı. Siyaseten birçok değişikliğe uğradı. Günümüzde Kürt Teali cemiyeti muadili HDP ile dahi işbirliğine girebiliyor. Atatürk, Kürt Teali Cemiyetiyle hareket etti mi?
***

BİR VATANDAŞ OLARAK ŞİKÂYET EDİYORUM

Konumuz y-CHP denilen ve Atatürk’ün kurduğu CHP olmadığı belli olan bir siyasi partinin hangi hakla, Atatürk’ün mirasını yönettiği sorusu? Diğeri de, ticari bu faaliyete neden göz yumulduğu? En önemli soruda, vasiyetin açıklandığı tarihten bu güne Atatürk’ün mirasının resmi kayıtlar aracılığı ile incelenip, vasiyetin Türk Milletinin yetkili kurumlarınca yönetiminin sağlanmasının vaktinin ne zaman geleceği?

Bir vatandaş olarak şikayet ediyorum.
Yargıtay başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti devletinin muhatap kurumlarının harekete geçerek gereğini yapmasını arz ediyorum.
1-   Atatürk’ün vasiyetini bıraktığı partinin şimdiki CHP olduğu hükmüne nasıl varılabilir? Yasaya rağmen CHP’ye ticaret yapma ayrıcalığı nasıl tanınabilir?
2-   1938’den itibaren, mirasın kullanımına ait tüm kayıtların şeffaf şekilde millete sunulması.

CHP’nin önünde tek bir yol var. Haksız olduğu konumdan ve fiili işgalden bir an önce çıkıp, hatta gereken mahkemeyi gönüllü kendileri açıp, vasiyetin takipçiliğini aziz Türk Milletine tevdi etmeleridir.

Ülkeyi bölüp üzerinde “Sözde Kürdistan kurmaya çaba gösteren PKK Partisi ile birlikte hareket eden” CHP, “atideki şartlara” göre Atatürk’ün maddi-manevi mirasına sahip çıkacak durumda değildir.



Not: 1- Kafamda deli sorular var. Meselâ babaları yaşadığı halde (İsmet İnönü)nün çocuklarının yüksek okul tahsilleri niye Atatürk’ün mirasında yer alıyor?
    2-   Atatürk’ün vasiyeti diye sunulan o evrak sonradan tekrar yazılmış olabilir mi? Atatürk, İş Bankasının yapacağı işleme niye CHP’yi aracı kılsın?
    3-    Atatürk’ün yazısı ile vasiyette ki yazı aynı karakterde midir? Şüpheciyim doğrudur, lakin 5 Eylül 1938’de Atatürk’ün el yazısıyla yazıp imzaladığı öne sürülen evrak ile ertesi gün çağrılan Beyoğlu 6. Noteri İsmail Kunter’in hazırladığı evraktaki Atatürk’ün imzası benzemiyor. Vasiyetteki imza abartılı durmaktadır.  
   4- O vasiyet gerçekse, Y-CHP’nin Atatürk’ün bahsettiği CHP olduğunun kanıtı nedir, Y-CHP ‘atideki şartları’ sağlamakta mıdır? Atideki şartlar nedir? Böyle bir bölüm var mıydı? "Atideki şartlarla teslim etmek" ne demektir?

Kaynak: 1- http://www.rehbergundemi.com/beyoglu-6-noter/
              2- http://www.ttk.gov.tr/tarihveegitim/ataturkun-vasiyeti/

Açıklama: Atatürk’ün vasiyetinde babaları sağ olan İnönü’nün çocuklarının üniversite masrafı ne arayacak demiştim. “Kaç paralık madah” olduğu değil mevzu. O madde ile İnönü, Atatürk sonrasının doğal lideri olarak öne geçti, anlamında yazdım. Sanki Atatürk'ün maddi-manevi mirasçısı, devleti kendisinden sonra yönetecek kişi İsmet İnönü'ymüş gibi.

                                  Bu konu TV'lerde tartışılmalı.


“Kaynak kitap” Oyunu


Neval Kavcar
MHP Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı, Milli Eğitim Bakanının cevaplaması için soru önergesi vermiş. Seçimdi, McKinsey’di derken bu arada okullarımız açıldı.

Önce basılan kitaplar depolarda tutulup, çocukların okul sevincine gölge düşürüldü. Şimdi de daha ilk aydan “okul kitapları yetmiyor, kaynak kitap alacağız” diyerek velinin cebine el uzatıldı. Aslında yeni değil. Yıllardır var bu problem.

Okul kitabını eksik buluyorsa, o eksiği öğretmen kapatır. MHP Hatay milletvekili işte o yaraya parmak basmış. Vatandaş dıştan gelen ekonomik krizin baskısını geçiştirmeye çalışırken, işgüzar tipler veliye yüklenince vekilimiz soru önergesi hazırlamış.

Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliğinin 41 inci maddesinde “Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenmeyen ders kitapları ve okutulacak diğer eğitim araçları öğrencilere aldırılamaz” hükmü hatırlatılmış önce.

Sonra “Ülkemizde ders kitapları 2003 yılından itibaren öğrencilere ücretsiz olarak dağıtılmaktadır. Bakanlığınız ders kitaplarını ücretsiz dağıtmasına rağmen, kitapların yetersizliği öne sürülerek öğrenciler kaynak kitap almaya zorlanmaktadır” denmiş.

Ve aşağıdaki soruları sormuş.
1.Bakanlığınızca öğrencilere ücretsiz dağıtılan ders kitaplarının yeterliliğini ölçmek için yaptığınız çalışmalar nelerdir?  Çalışmalarınız neticesinde yetersiz görülen kitap olmuş mudur; olmuşsa bu kitaplar için yapılan çalışmalar nelerdir?

2.Gönderilen kitaplar içerikleri ve sağladıkları fayda bakımından yeterli ise, ailelere ek kaynak kitap aldırmayı önleyecek tedbirler nelerdir?

3.Bakanlığınızca okullara gönderilen ders kitapları hazırlanırken öğretmenlerimizin taleplerini de içeren uzman görüşlerin yer aldığı raporlar ilgili kurullarca dikkate alınıyor mu? Söz konusu raporlar hangi kuruluş / kurum tarafından hazırlanmaktadır?

4.Öğrencilerden alınması istenen ek yardımcı kaynak kitaplar faydaları bakımından tercih ediliyorsa, Bakanlığınızca bu kaynak kitapların gönderilen ders kitaplarının yerine ücretsiz olarak gönderilmesi için herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır?
***

Bakalım, Bakan Ziya Selçuk ne cevap verecek?

Lakin okul kitabı zaten kaynaktır. Kaynağa kaynak eklemeğe gerek var mı? Bu konu yıllardır velinin tepesine inen yumruk olmuştur. Okul açılmadan, binbir çeşit kitap, dergi vs’yi satmaya çalışırlar. Doktorlara ilaç tanıtan röprezantlar gibi okulları mekân tutan, kitapçılar vardı-r.

Okul eğitimi yetersiz gibi, dershane şart denmiştir mesela. Dergiler, test kitapları ile çocuklar boğulurken, birileri o minnacıkların üzerinden zengin olmuştur. Özel okulların açılış gerekçesi de bana göre “çok daha iyi eğitim” değildir. Cebinde biraz parası olan veliye tuzaktır. Yok sınıflar 15 kişiymiş, çocuk güzel eğitim alırmış. Daha fazla olamaz ki mevcut. Vatandaş ekmeği zor buluyor, çocuğunu özel okula kaç kişi gönderebilir?

Çocukları Dünyadan kopuk yetiştirmek gerçekten yanlış. Bu konu önemli lakin sıkmak istemiyorum. Tek cümle; özel eğitim alan çocuk sonunda “özel” mi oluyor, ne oluyor? Birisi anlatsın bana.

Neyse efendim, yedi düvel zaten tepemize binmiş, habire yoluyor. Harcamadığımız paraları dövizle cebimizden çekiyor, bari biz bizi vurmayalım şu dar dönemde.

Çocukların beynini ezberle doldurmak yerine, onların önünü açıcı bilgilerle donatsın öğretmenleri. Rahmetli ilk okul öğretmenim Halil Çağlar (Soma 13 Eylül İlkokulu) Her gün bir hikaye kitabı okumamızı isteyerek, ufkumuzu genişletmişti. Bilgi nedir, bilgiye nasıl ulaşılır ve kullanılırı öğretti bize.

Dersin dışına çıktığında kaynak, yol gösterici kendisi oldu.

Öğretmen, öğretmenliğini unuttu uzun süredir.