Neval Kavcar
MHP
Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı, Milli Eğitim Bakanının cevaplaması için soru
önergesi vermiş. Seçimdi, McKinsey’di derken bu arada okullarımız açıldı.
Önce
basılan kitaplar depolarda tutulup, çocukların okul sevincine gölge düşürüldü.
Şimdi de daha ilk aydan “okul kitapları yetmiyor, kaynak kitap alacağız”
diyerek velinin cebine el uzatıldı. Aslında yeni değil. Yıllardır var bu
problem.
Okul kitabını eksik buluyorsa, o
eksiği öğretmen kapatır. MHP Hatay milletvekili işte o yaraya parmak basmış. Vatandaş dıştan gelen ekonomik
krizin baskısını geçiştirmeye çalışırken, işgüzar tipler veliye yüklenince
vekilimiz soru önergesi hazırlamış.
“Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve
Eğitim Araçları Yönetmeliğinin 41 inci maddesinde “Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından belirlenmeyen ders kitapları ve okutulacak diğer eğitim araçları
öğrencilere aldırılamaz” hükmü hatırlatılmış önce.
Sonra “Ülkemizde
ders kitapları 2003 yılından itibaren öğrencilere ücretsiz olarak
dağıtılmaktadır. Bakanlığınız ders kitaplarını ücretsiz dağıtmasına rağmen,
kitapların yetersizliği öne sürülerek öğrenciler kaynak kitap almaya
zorlanmaktadır” denmiş.
Ve
aşağıdaki soruları sormuş.
1.Bakanlığınızca öğrencilere ücretsiz
dağıtılan ders kitaplarının yeterliliğini ölçmek için yaptığınız çalışmalar
nelerdir? Çalışmalarınız neticesinde
yetersiz görülen kitap olmuş mudur; olmuşsa bu kitaplar için yapılan çalışmalar
nelerdir?
2.Gönderilen kitaplar içerikleri ve
sağladıkları fayda bakımından yeterli ise, ailelere ek kaynak kitap aldırmayı
önleyecek tedbirler nelerdir?
3.Bakanlığınızca okullara gönderilen
ders kitapları hazırlanırken öğretmenlerimizin taleplerini de içeren uzman
görüşlerin yer aldığı raporlar ilgili kurullarca dikkate alınıyor mu? Söz
konusu raporlar hangi kuruluş / kurum tarafından hazırlanmaktadır?
4.Öğrencilerden alınması istenen ek
yardımcı kaynak kitaplar faydaları bakımından tercih ediliyorsa, Bakanlığınızca
bu kaynak kitapların gönderilen ders kitaplarının yerine ücretsiz olarak
gönderilmesi için herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır?”
***
Bakalım, Bakan Ziya Selçuk ne cevap
verecek?
Lakin
okul kitabı zaten kaynaktır. Kaynağa kaynak eklemeğe gerek var mı? Bu konu
yıllardır velinin tepesine inen yumruk olmuştur. Okul açılmadan, binbir çeşit kitap, dergi vs’yi satmaya çalışırlar.
Doktorlara ilaç tanıtan röprezantlar gibi okulları mekân tutan, kitapçılar
vardı-r.
Okul
eğitimi yetersiz gibi, dershane şart denmiştir mesela. Dergiler, test kitapları
ile çocuklar boğulurken, birileri o minnacıkların üzerinden zengin olmuştur. Özel okulların açılış gerekçesi de bana
göre “çok daha iyi eğitim” değildir. Cebinde biraz parası olan veliye
tuzaktır. Yok sınıflar 15 kişiymiş, çocuk güzel eğitim alırmış. Daha fazla
olamaz ki mevcut. Vatandaş ekmeği zor buluyor, çocuğunu özel okula kaç kişi
gönderebilir?
Çocukları
Dünyadan kopuk yetiştirmek gerçekten yanlış. Bu konu önemli lakin sıkmak
istemiyorum. Tek cümle; özel eğitim alan çocuk sonunda “özel” mi oluyor, ne
oluyor? Birisi anlatsın bana.
Neyse efendim, yedi düvel zaten
tepemize binmiş, habire yoluyor. Harcamadığımız paraları dövizle cebimizden
çekiyor, bari biz bizi vurmayalım şu dar dönemde.
Çocukların
beynini ezberle doldurmak yerine, onların önünü açıcı bilgilerle donatsın
öğretmenleri. Rahmetli ilk okul öğretmenim Halil Çağlar (Soma
13 Eylül İlkokulu) Her gün bir hikaye kitabı okumamızı isteyerek, ufkumuzu
genişletmişti. Bilgi nedir, bilgiye nasıl ulaşılır ve kullanılırı öğretti bize.
Dersin
dışına çıktığında kaynak, yol gösterici kendisi oldu.
Öğretmen, öğretmenliğini unuttu uzun
süredir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder