9 Ekim 2018 Salı

Bayrak protokol gereği, peki ABD mandası ne olacak?


Neval Kavcar
McKinsey tartışmasına, İnönü’de dâhil edildi. Bu durum ülkem solunu rahatsız etti. Çünkü İnönü’nün elinde ABD bayrağını sallarken ki resmi kamuoyuna gösterilmişti.

Ertesi gün o resim incelenmiş, yanında bir de Türk bayrağı var denildi. Hiç kusura bakmasınlar ülkenin Başbakanı elinde başka bir devletin bayrağını sallayamaz. Yanında Türk bayrağı olsa da. Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıysa Türk Bayrağı sallar. Gelen Amerikalı da kendi bayrağını sallasın. Tövbe est.

Atatürk döneminde çıkarılan nişan yasasını hatırlatayım. Hiçbir devlet adamı yabancı devletlerden nişan kabul edemez mealinde bir kanundu, şimdi esamesi okunmuyor. Maşallah suphanallah devlet adamları, siyasetçiler neredeyse “kimde daha çok yabancı devlet nişanı var” onu yarıştıracaklar. Nişan o devlete hizmet edene verilir. “Bize çok iyi hizmet ettin, teşekkürlerimizle” diye. Yabancı devlet bayrağını sallamak da o devletin tebasıyız diye bile anlaşılabilir.

Konuyu dağıtmayayım, İnönü elinde ABD ve Türk bayrakları olduğu zaman Başbakanmış.Konuyu yakından bileni İlber Ortaylı’ya sormuşlar. İnönü bayrak sallarken oradaymış. Protokol gereği diyor.

"Ankara protokolünde karşılama iki bayrakla yapılır. Bayrak tutmak İnönü'yü Amerikancı yapmaz" demiş. Buyurun buradan yakın. “Ankara protokolü” denen şeyi her kim hazırladıysa, ülkenin Başbakanının bir fikri olmaz mı? Kennedy’nin yardımcısının Ankara ziyaretinde sallanmış bayraklar. Neymiş Ankara protokolüymüş.

İlber Ortaylı, Kültür Bakanlığında danışman olduğundan hemen onu arayıp bulmuşlar. Bir şey yakalarız diye. O da “protokol öyleydi” diyor.

ABD bayrağı sallamanın suçunu protokole yıktılar yani. Ki o ABD, kısa süre önce yani Sevr’den evvel Wilson Prensipleri ile Osmanlı’yı parçalayıp, Türkleri Anadolu’dan sürmeye iştirak etmişti. Sevr’in isim babasıdır Wilson Prensipleri. Ve İnönü ile hadi adını vermeyeyim çünkü sonra hepsi İstiklal Savaşına katılmıştır. İnönü’nün adı geçtiği için anlatıyorum. Manda talep etmişlerdir.
***

WİLSON PRENSİPLERİ DERNEĞİ VE ABD MANDASI İÇİN DİLEKÇE

İstiklal Savaşı öncesinde İnönü’nün de içinde olduğu grup “ABD mandasını kabul edelim” diyordu. Wilson prensipleri cemiyeti de o amaçla kurulmuştur. Atatürk reddetmiştir.

Velhasılı kelam, İnönü’nün elindeki ABD bayrağı McKinsey rezaletini örtmez gibi büyük laflar ettikleri için anlattım. McKinsey danışmandır, dehlenir gider. Fakat başka devletin bayrağını sallama gerçekten protokol denilen saçmalıkta vardıysa, kendi ayıpları. Yunan Cumhurbaşkanı gelse, Yunan Bayrağı mı sallanacak-tı? Sallandı mı yoksa?

İlber Ortaylı “bayrak sallamak İnönü’yü Amerikancı yapmaz” diyerek bilirkişilik yapmış. Amerikancı yapar yapmaz bilmem ama yakışmamış. İlber Beyin söylediği de hiç olmamış. “Ben o gün oradaydım” demesi ana başlık alınmış. “Siz ordaysanız İlber Ortaylı ABD bayrağı sallanmasında mahzur yok mu yani?” Sizde mi salladınız?

Neticeye gelirsem, gerçekten lüzumsuz konulara dalıyoruz. Herkesi yerli yerinde bırakalım, biz daha güzelini yapalım. Lakin CHP-İP-SP-HDP, buzağı altında öküz aramaktan vazgeçmediği sürece, geçmişin bağırsakları lime lime edilecek işte böyle.
***

İYİ PARTİ ADINA DİYET ÖDENİYOR, ADI GAZETECİLİK OLUYOR

İP Gazetesinden Selcan Taşçı’nın “İnönü'nün yaptığı başka işlerle de ilgilenseydiniz keşke! “ başlığını görünce, acaba İnönü Savaşından mı bahsediyor dedim. O konulara zaten hiç girmeyelim. Değilmiş, Suudlu gazetecinin öldürüldüğü benzer hadise de, Sovyet elçiliğinden katiller alınmış-mış. Başbakan da İnönü’ymüş. İp işleri başladığından mıdır, başka şeyden mi bilemedim, başka boyutta yaşıyor Selcan Hanım. Koordinatlarını tam tespit edemedim.

Konu, Hitler Almanya’sının Ankara Büyükelçisi Franz Von Papen’e yapılan başarısız suikast. İnönü Başbakanmış hemen almış suçluyu. Hitler’i ve o dönem ki yayılma dahil kanlı tarihini hatırlayacak olursak, İnönü’nün başka şansı var mıydı acaba? CHP sayesinde İP meclise girdi tamam da abartmayın yahu. İçinde bulunduğunuz tabloya çıkıp bir dışarıdan bakın.

Geçmişi yerinde bırakalım. Devlet de yedi düvele karşı savaş veriyorken, az biraz milli olalım.


Not: ABD mandası için dilekçe demiştim. O dönemin antimilli sözde aydınları. 5 Aralık 1918’de ABD Başkanı Wilson’a dilekçe ile başvurdular. 8 maddede toparlandı. Son maddesi şöyleydi: “Devlet Yönetmeyi çok iyi bilen ABD gibi büyük bir ülkenin; Osmanlı Türk Devletini yönetimi altına almayı ve gelişmemiş geri kalmış Türkleri eğitmesini ve ABD Yönetiminin (Mandasının) 25 yıl devam etmesi gerektiğini(yani 1943 yılına kadar)ama durum düzelmezse mandanın uzatılmasını gerektiğini, Bu ana maddelerle talep edildi.” (G.E.)

Günümüz temsilcileri de parti programına NATO yazıp, mandacılığı meşrulaştırıyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder