31 Temmuz 2018 Salı

CHP’de kavga mandacılık üzerine

Neval Kavcar
CHP’de yer yerinden oynuyor. Kumpas sonrası CHP genel başkanı olan Kemal Bey ise kanının son damlasına kadar direnmeyi seçmiş gibi.

Ne yani “buyur genel başkanlığı al mı desin” diyenler var. Lakin iki laflarının biri “koltuğa yapışmadık, delege iradesi, parti içi demokrasi” diyen CHP’lilerin kendileri. O kadar ki FETÖ kontrolünde MHP işgal edilmek istendiği sırada, “ne var yani yapıverin kurultayı” diyorlardı.

Halk.tv kapılarını sonuna kadar açıp, MHP’ye taciz ateşi açılan cephedir. CHP’li belediyelerin imkânlarından MHP’deki sözde muhalifleri yararlandıran yine bu CHP’liler. MHP’de kurultay kararı veren hâkimler FETÖ bağlantılı çıktığı halde, CHP’nin günah dahi çıkarmıyor.

Neyse efendim, şu anda konu CHP’de son birkaç yıldır süre gelen taht kavgaları. Kimin eli kimin cebinde belirsiz. Ortada ki gerçek ise CHP’nin raydan çıktığı. Devleti kuran “milli, devletçi” CHP’nin okları gitmiş, yerine Soros’un ışın kılıçları gelmiştir. Aynı şekilde İyi Partiye de.

24 Haziran seçimine giderken “eşit vatandaşlık, yerel yönetimlerle ilgili yasal düzenleme” sözü veren CHP’dir. “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” ile rejim değişti diyen CHP, seçim vaadi ile hem de değişemez denilen maddeleri değiştirmeye, hem de devletin birliğine tuzruhu dökecek yasaları çıkarmayı vaat etmiştir. Nedir o “üniter devlet” yerine çok uluslu, federal yapının inşası.

Tabanına, millete “tek adamla rejim elden gidiyor” propagandası yapılarak, kendi niyetlerini gizlemektedirler. O niyetin ne olduğunu kendileri alenen söylemiştir.
Bölgede baraj altı bırakılan HDP, batıdan CHP oyları ile meclise sokulmuştur. Gerisi hikâye. “Türkiye’yi bölüp üzerine Kürdistan kurmaktan bahsedenlerle CHP’nin el birliğine demokratik adım” demek mümkün müdür?

Demek istediğim CHP tabanı oyalanmaktadır, ortada büyük bir tiyatro vardır. CHP nasıl milli olup millete ulaşır değil, kim daha mandacı ise genel başkan o olsun tartışması yaşanmaktadır adeta.

Velhasıl CHP, Türkiye’yi yönetsin diye cumhurbaşkanı adayı gösterdiği Muharrem İnce CHP’nin başına geçmesin savaşı vererek tarihe geçiyor.
***

SEVİYE YERLERDE

Habertürk’te dile getirilen “CHP’de gizli bir karar merkezi var. Bu karar merkezi CHP 'nin dışında bir oluşum. Biz de kim olduklarını bilmiyoruz. Kemal Bey orada alınan kararları MYK’ya getiriyor” iddiasının ardından, iki gazeteci ile CHP’li vekil Tuncay Özkan birbirine girdi. Mahkeme tehdidi havalarda uçuştu.

Tabii şöyle bir durum var, Halk.tv’den Şaban Sevinç’in “duydum” dediği konuda tek şahit kulakları ise, Özkan’ın mahkeme tehdidi oradan kaynaklanıyor diyebiliriz.

CHP girdiği sancılı süreçten ne Muharrem İnce ile kurtulur, ne de K.Kılıçdaroğlu ile? Deniz Baykal’ı birçok yönden eleştirseler de en azından, CHP’nin DNA’sı ile oynanamamıştı. İşleri Allah’a kaldı şu saatten sonra
***

KAPRİS KURULTAYI VE İMECE

Meral hanımın eteğine yapışmış bir sürü adam “geri dön” terennümünü bitirdikten sonra CHP’ye bakıp hallerine şükrediyorlar. İki defa istifa etmiş vazgeçirilmiş Akşener ile nasıl bir siyasi gelecek hayal ediyorlar anlamaya çalışıyoruz. Ve parti ayakta dursun diye kim ne kadar imeceye katkı sağlamış açıklasınlar da öğrenelim, meraktayız
***

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde bölücü terör örgütü mensuplarınca daha önceden yola tuzaklanmış El Yapımı Patlayıcının (EYP) infilak etmesi sonucu bir askeri personelin eşi hayatını kaybederken, 11 aylık bebeği ise ağır yaralandı.”

- PKK PARTİSİNİ MECLİSE SOKMAK İÇİN EMEK SARF EDEN HERKESİ ALLAH NASIL BİLİYORSA ÖYLE YAPSIN.


31 Temmuz 2018 - İstanbul

Akşener senaryoları

Neval Kavcar
Türlü türlü senaryo var. Afyon Sandıklı’da fevri şekilde bırakmaya karar verdiğinden kısa süre sonra geri dönmesi istendi. Sadece genel merkezce mi?

“Ayrıldım” demekle ayrılamayacağını gören Akşener geri dönsün diye sözde İyi Parti teşkilatları ayaklanmış gibi gösterildi. Türkiye’nin dört bir yanından araçlar kaldırılacaktı, küçük çaplı eylemle iş geçiştirildi. Meral Hanım kapıya çıkıp “pazartesi görüşürüz” dediği andan itibaren “küstüm” deyişi yalan oldu.

Parti içinde güçlü konumda olanları budamak için uyarlanmış kumpas diyen de var. İP’de gömlek üzerimizde duruyor diretmesi yapanların, 12 Ağustosta çarşaf liste ile ekarte edileceği iddiasının geçerliliğini o gün göreceğiz. Çarşaf liste lakin, teşkilatlanmayı yapanın da Koray Aydın olduğu düşünülürse bakalım, nasıl bir tablo ile karşı karşıya kalacağız?

Kuruluş aşamasında her kesimden oy alabilmek için yol arkadaşlığı yapılanlardan maraza çıkaranlar yerine daha uyumlu tiplerle yola devam kararlılığı içinde deniliyor Akşener. 12 Ağustosta tek aday olarak gireceği yapmacık kurultayla, sadece ve sadece MHP’ye çelme takmak ve AKP-CHP küskünlerini toplamak için yola devam edilecektir. Şimdiden CHP ve HDP ile yerel seçim görüşmesi başlamış durumda.
***

PROJE PARTİNİN B PLANINI KİM YAPACAK?

Parti yönetimindeki herkes diyor ki “Akşener olmazsa parti biter.” Bu ne demektir? Partinin kuruluş aşamasındaki tüm görüşmeleri Akşener yaptı demektir. Kimlerle?

Yine partililer diyor ki Akşener olmazsa parti dağılır, henüz partileşme başarılamadı. Hiç böyle bir bahane duymamıştık. Bu da demektir ki İP kara düzen bir araya gelmiş, yolu yönü belirsiz gelip geçici yaz sağanağı gibi.

Meral Hanım yaptığı açıklamada yine acındırıyor. “Yok sayıldık” diyor. Yok sayılan, baraj altı gösterilen, yıllardır MHP’dir. İyi Parti anket şirketlerince millete algı için %20’lerde gösterilmiştir. İP yok sayılmadı, projelendirildi ve MHP-AKP oyları ile merkez parti denilen büyük partiye dönüşebilir mi diye denendi. Tutmadı. Şu saatten sonra Akşener efsanesi bitmiştir. Boyunun ölçüsü alınmıştır.

Bundan sonra ne olur? Yerel seçim öncesinde yine sahte parti katılımlarını göreceğiz. Öncelikle, tekrar aday olmayacağını anlayan ya da kamikazeliğe soyundurulan bazıları İyi Partiye 12 Ağustostan itibaren geçiş yapmaya başlayacaktır.

“İmece usulü yola devam ediyoruz” diyenler, seçim yardımını almadan dağılmaz demiştim, bu düşüncede ısrarlıyım.
***

İYİ PARTİDE KILIÇLAR ÇEKİLDİ

İP meclis grup başkanı Ahad Andican’ın Habertürk’te Yusuf Halaçoğlu için söylediğini duymuşsunuzdur. Sandıklı’da Halaçoğlu’nun Meral hanıma %7’yi başarı mı sanıyorsunuz?” demesi ve cevaben “yazıklar olsun” denilmesinden sonra iplerin tamamen koptuğu anlaşılıyor.

Dedi ki Andican: “Vekil seçilemediğinden dolayı….”
Yusuf Halaçoğlu “siz öyle sanın” demeye daha ne kadar devam edecek bakalım?
***

5199 SAYILI YASANIN İYİLEŞTİRİLMESİ

Hayvanlara eziyet yapılması üzerine 5199 sayılı yasada iyileştirilmeye gidileceği söylendi. Hapis cezası başta olmak üzere caydırıcı maddeler konulacak.

Problem oldukça fazla. Bir kere sokak hayvanları kavramı, büyükşehirlerde beton yığınları arasında perişan şekilde hayat mücadelesi veren canların aleyhine işliyor. Açlık, ezilme, kötü muamele en hafifi onlar için. İnsanlar mama –su kaplarını “kapımız önüne koymayın” diyor. Onlar içinde yaptırım gelmeli.

Yine hayvan dövüştürmenin cezası olmalı. Bir türlü engellenemeyen vahşet durdurulmalı. Hayvana eziyet videolarını sosyal medyaya yükleyenlere aynı basın yolu ile daha çok insana ulaştıkları gibi cezaları katlanmalı.

Evcil hayvanını sokağa bırakanlara da büyük ceza verilmeli. Petshoplarda hayvan satışı, denetimsiz üretimin yolunu açan şartlar ortadan kaldırılmalı. İlk etapta kedi-köpek sahibi olmak isteyenler barınaklara yönlendirilmeli.

Sokaklarda hayvan olmamalı. Devletin oluşturacağı güzel şartlarda ve gönüllülerin kontrolünde açık-kapalı alanlarda muhafaza edilmesinde fayda var.

En önemlisi toplumda hayvan sevgisi yaygınlaştırılmalı. Okullarda ders olarak işlenmeli. Kuran’da Allah’ın “ümmetim” dediği bu sessiz canlar için 5199 Sayılı yasa ek tedbirlerle daha güçlü hale getirilmeli.

31 Temmuz 2018 - İstanbul

30 Temmuz 2018 Pazartesi

Müslüman halkı içten kuşatma: Cemaatler

Neval Kavcar
Washington Üniversitesinde 29 Temmuz - 1 Ağustos 2018’de Uluslararası Dini Özgürlük Sempozyumu yapılıyor.

Müslüman coğrafyalarda teröristlere karşı savaşıyor gibi yapıp kan deryasına döndüren ABD, Dünyanın çeşitli bölgelerinden dini cemaat ve tarikatları topladı.
Olup bitene bakınca “Dinler arası işbirliği” denilen ve Türkiye’nin çok iyi bildiği “Diyalog”un başrolde oluşuna bakıp, FETÖ liderine daha çok görev yüklenecek ya da benzeri bir oluşumla yola devam edeceklerini anlayabiliriz. Düzenleme “IARF ve Birleşik Evrenselci Derneği”ne ait.

Kuweyt’in eski bakanlarından Dr. Mohamed Elsanousi, Apple Pay'ın başkan yardımcısı Jennifer Bailey, Haham David Saperstein ev sahipliği yapıyor. (1)

Bahsettiğim üniversite bünyesinde yapılan. Bir de ABD Dış İşleri bakanlığı öncülüğünde yapılan var. Anlamamız gereken, bilhassa Müslüman ağırlıklı ülkelerin dini gruplarını sanki özgürlüklerini sağlamada yardımcı olacaklarmış gibi yapıp ya da bize yansıtılan, bahsi geçen grupları F.Gülen terör örgütünde olduğu gibi kullanmaktan ibaret.

Dış İşleri bakanlığının toplantısı 24-25-26 Temmuz 2018’de düzenlendi. Arkasından da diğeri düzenlenecekti. Yedi düvel sadece STK, 5. Kuvvet Medya, Sosyal medya değil, toplumu temelden kuşatabilmek için dini argümanları da kullanacağını göstermiş oluyor.

Hedef ülke İran dense de Irak, Suriye, Pakistan, Afganistan, Libya, Türkiye’nin başına gelenlerden sonra bu tür saldırıların hız kesmeyeceğini öngörebiliriz.
***

SEMPOZYUMA KATILAN DEVLET VE DİNİ GRUPLAR HANGİLERİ?

“Dini özgürlükler” adına yapılan toplantıda, ABD’nin bu konuya verdiği önem katılımcılara aktarıl-mış. İlk kez devlet eli ile yapılan sempozyumda Dış İşleri Bakanı Pompeo “insan haklarının dini özgürlüğe bağlı olduğunu” belirtti. 80 ülkeden hangi tarikat-cemaatlerin katıldığını öğrenmek, bahsi geçen dini kuruluşların Türkiye ile bağı var mı öğrenmekte fayda var.

Neden derseniz? “Tarikatların kullanabileceği yöntemler, maddi kaynaklara erişim ve tarikatlar arası uluslararası dayanışma” oturumları yapılan toplantıda, anlaşılan o ki dini grupların eşgüdüm dahilinde buluşması tasarlanıyor.

Toplantıda Türkiye, Rusya ve Çin’i n “dini özgürlükleri kısıtladığı” açıklanmış. Şu anda ev hapsinde olan rahip Brunson’un kızı da konuşarak babasının zor şartlarda olduğunu, devlet yetkililerini ilgilenmeye çağırdığını öğreniyoruz. Rahip evde keyif çatıyorken hangi zor şartlardan bahsediyor acaba? (2)

ABD Dışişleri Bakanlığının düzenlediği sempozyumun son konuşmasını ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence yapıyor ve ABD’nin, dünya çapında ‘dini zulümle mücadele etmek’ için milyonlarca dolarlık fon tahsis edeceğini açıklayan Pence, bu fonun tarikatlarla ABD arasında güçlü yapılar inşa etmek için önemli olduğunu” söyleyip, rahibin bırakılmasını istiyor.

Her şey ortada.
Diyecek fazla bir şey yok.

Not: Dikkatinizi çekiyorum. ABD, sözde “dini zulümle mücadele” için milyonlarca dolarlık fon tesis edecekmiş. Sanki hiç etmemiş gibi.
***

CHP VE İP’DE 24 HAZİRANIN ARTÇILARI SÜRÜYOR

Muharrem İnce için kader anı geldi çattı. İmza toplayabilse idi son anı beklemezdi diye düşünüyorum. Ayrıca “tüm delegeler istemeli” diye adeta yan çizer hali var.

Akşener ise benzeri çok geri ülkelerde rastlanabilecek “yalvarma ayininden” sonra sözde geri döndü. Demokrat, her türlü eleştiriye açık denilen Meral Hanım “Halaçoğlu’nun ‘genel başkanım” hitabına, bir başkasının ‘madam’ deyişine küsmüş, günlerce ortalıkta görünmemişti.

Kendisi muhtâc-ı himmet bir dede! Nerde kaldı gayrıya himmet ede?

Kaynak: (1) https://iarf.net/congress/2018-washington-dc/
             (2) https://www.youtube.com/watch?v=QhXHwvXXp5I


30 Temmuz 2018 - istanbul

28 Temmuz 2018 Cumartesi

Gelin almaya gider gibi lider almaya gittiler

Neval Kavcar
Yatıp kalkıp İyi Parti vukuatları ile uğraşıyoruz. İstifa edenler, hiç umulmadık kelli felli kişilerin Akşener’e övgüler düzmesi, partinin %9, Akşener’in %7 almasını hepsini Akşener aldı, aslında alınan oy oranı %17 denmesini şaşkınlıkla seyrediyoruz.

PKK partisi güzellemesine ses çıkarmayan, İP’e oy isteyen S.Somuncuoğlu, B.Ercilasun, N.Gürgür İ.Öksüz gibi benzeri adların “ne olur geri dön” yakarışlarını da ibretle seyrediyoruz. “MHP iktidar olamıyor, Bahçeli salıdan salıya sadece konuşuyor” diyen bu zevat ve İyi parti gazetesi Yeniçağcıların Akşener’in vekil olmamasını, Cumhurbaşkanı olacağım derken nal toplamasını, ‘otum yerine m.kum demesini, HDP’ye “Kürt siyasi hareketi” hitabını görmezden gelip “meclise giremedi ama olsun salı günleri hitap eder” demelerindeki rezalete yutkunuyor millet.

MHP iktidar olmuyorsa müsebbipleri bir tarihte Ankara’ya konuşlanmış, ülkücü, Türk Milliyetçisi adı ile meşhurlamış bu tipler işte. Bizler de Anadolu’da onları sevdik, saydık, kusura bakmasınlar madah bir şey sandık. Şunu yazmış, bunu demiş diye duymayana duyurduk.

Bilhassa Türk Ocakları zeminini ele geçirmiş bir kesimin, dışarıdan kumanda fikirlere açık duruşları, rahmetli başbuğun vefatından beş yıl öncesinde başlatılan MHP’yi ele geçirme faaliyetini biliyoruz. Cemaat unsurlarının virüs gibi sardığı yeri yok ettiğini bilen önce rahmetli Türkeş akabinde Bahçeli’nin onlara mesafeli duruşunu gördük. Yerden göğe haklılarmış.

Adlarını saydığım, sayamadığım nicesi ile bırakın yol yürümeyi, WC’ye gidilmezmiş.

Profesörüz, bilim insanıyız, yedi düvel leb demeden leblebiyi anlarız diyen bir kesin bugün görülüyor ki milli reflekslerini kaybetmiş şekilde, statülerinin yerle bir olmasına aldırmadan “eşit vatandaşlık- Kürt sorununda kırmızı çizgi olmaz” diyen CHP’nin içinde olduğu ittifaka oy atabildiler. Hem oy attılar- sizde atın dediler, hem de 15 Temmuz öncesinde kalmış hataları öne sürüp “AKP’de yapmıştı” diyebildiler.

Saçları sakalları ağarmış, bir ayakları çukurda bu ekip günlerdir “ne olursun gel”i terennüm ediyor. Gerek parti olarak, gerek yöneticileri olarak ve gerekse İP’in akil insanları olarak yüzleri dahi kızarmıyor.

“Meral hanım olmazsa bizde yokuz” diyorlar, B planları yok. Takılmışlar Akşener’in peşine, onun abuk subuk laflarını bile yüceltiyorlar. Kaprisle “kurultay çağrısı” yapmasını da “demokratik davranışına” bağlıyorlar.

Tüm bu kepaze şeylerden sonra daha utanç vericisi oluyor tabi. “Dönmez” denilen Akşener “pazartesi döneceğim” diyor. Tencere kapak misali tam da birbirlerini bulmuşlar. Karakterden tutun, tıynete kadar. Bir yastıkta kocasınlar, Ülkücüler de şükretsinler ki bunlardan kurtuldular.

Siyasete kadın eli değdi dedikleri demek böyle bir rezaletmiş.
Gelin almaya gider gibi lider almaya gittiler.

***

AYTUN ÇIRAY’IN DÜNYA’DAN HABERİ YOK

Atatürk’ün “Beyaz Zambaklar ülkesinde” adlı kitabı tavsiye ettiğini söyleyerek “Büyük devlet ve refah içinde millet hamasetle değil, dayanışma ve haysiyetli aydınların öncülüğünde olunuyor” demiş Aytun Çıray.

Finlandiya, yüzyıllarca İsveç’in, yüz yıl kadar Rusya’nın sömürgesi olduktan sonra şu anda bile Brüksel’in ve dahi İsveç’in güdümünde bir ülkedir.

PKK cirit atmaktadır. İnsanları yüksek sesle konuşmaya dahi çekinirler. Aytun Çıray, Finlandiya’yı büyük devlet ilan etmeden önce, iki haftalık bir seyahat yapıp, işleyişi görmeliydi. Tepeden dolma akılla konuşmakla bir yere varılmıyor.

Finliler sömürge günlerinin psikolojisini üzerlerinden atmak için, millileşmek için büyük çaba harcıyor olsalar da, vahşi batının baskısı altında fazla yol almaları zor. Kitaplardaki hayallerle de bir yere varılmıyor.

5,5 milyon nüfusa sahip Finlandiya’da, nüfusun %94’ü Fin, %6’sı İsveç kökenli olmakla birlikte, sömürge dönemine atıf gibi Fince-İsveççe resmi dillerdir.

Finlandiya’nın başkenti Turku iken, (Finler Asya’dan göçüp, Türklerle bağı olduğu kabul edildiğinden) Turku’nun Türkleri hatırlattığı düşüncesiyle, Finlandiya’nın başkenti İsveç kralı tarafından Helsinki yapılmıştır.

Finlandiya deyince F.Gülen’in geçtiğimiz 10 Nisan’da Finlandiya devlet resmi kanalına verdiği röportaj aklıma geldi. “Darbe girişimin içinin boş olduğunu ve kendisi ile ilgisi olmadığını” söylemiştir. Finlandiya’da FETÖ okulu var mı, var elbette.

Fin halkını sevdiğim, çok milliyetperver ve bize çok yakın olduğunu bilmekle birlikte, ne yazık ki fason bir devlet halindeler halâ. Irkçı batının tasallutundalar.


29 Temmuz 2018- İstanbul

26 Temmuz 2018 Perşembe

Millet, Akşener’e “hayır” dedi

neval kavcar
Ne olacak İP’in hali diye başlayacaktım. Yazının ilk bölümü partililere. 16 Nisanı halk kabul etti, onlar “hayır, evetinizi tanımıyoruz sizi parlamenter sisteme geri götüreceğiz” dediler, 24 Haziranda şamarı yediler.

Siyaset halkla yapılır. Onlarla savaşılmaz. 24 Haziranın en önemli mesajını dahi alamamışlar. Sandık ne dedi İP’e “sizi kerhen destekliyoruz ama Akşener ile olmaz.” Partisinden aşağı oy alan genel başkan zaten göreve devam etmemeli.

İP yönetimi ne diyor? “Akşenersiz asla.” Yine milletle cebelleşme peşindeler.

***
AKŞENER’İN MİSYONU SONA ERDİ

Baraj problemi olmayan MHP’nin üzerine çöküp, liberalleştirme macerasına giriştiğinde pek bir havalıydı. Görevliymiş gibi davrandı. MHP’de yıllarını geçirmiş birinin liderlik mücadelesi anlaşılır da, misafirin ki tuhaf kaçar. Yanlarında koşuşturanlar ise kişisel menfaatini tatmin edemeyen tiplerdi.

Bunu yalnız yapmadılar. Tekrar sayıyorum. Türk Ocakları, Süleymancılar, Nurcular, FETÖ tabanı, Doğan Medya, Sözcü, Cumhuriyet, Yeniçağ, Habertürk ve yüzlerce internet sitesi, yedi düvel medyası bir araya gelip Akşener’i köpürttü. Köpükten etrafı seçemediler. İsyan o sebeple.

“Türkiye elden gidiyor, Erdoğan’a karşı Meral Akşener başarılı olur” diye de üzerine tüy diktiler. Şimdilerde evine kaçmak için uğraşan Akşener, MHP’de imzalar teslim edilirken “bilseler uykuları kaçar” gibi büyük laflar ediyordu. Erdoğan yerine hazırlandığını mı sandırdılar nedir?

Aslında Akşener, Cem Uzan rolüne soyundurulmuştu. Sözde ülkücülerle, MHP’ye sıfırı tükettireceklerdi. Böylelikle hem seçim ikinci tura kalacak, hem de Akşener öne geçirilecekti. Plan buydu. Planın ana gündeminin de MHP’yi yok etmek olduğunu unutmayalım.

***
2. TUR İÇİN AKŞENER’E VERİLEN SÖZ

Aldığım istihbarata göre, Kemal Kılıçdaroğlu Muharrem İnce önde de çıksa onu geri çekecekti, muhafazakârların oyunu da alıp %51’e ulaşmak için. M.İnce bu senaryodan haberdar mıydı bilmiyoruz. Oyun tutmadı, M.İnce İP’i de zorladı, Akşener’e de puan kaybettirdi.

Oyun bozan bozana. A.Gül’ün oyunu bozuldu, Akşener’in bozuldu, yedi düvelin bozuldu. CHP’nin ayarı şaştı. İP zaten ayarsızdı, fren yoktu. 24 Hazirandan itibaren CHP ve İP’te hesaplaşma vakti denmişti.

Allah’ın işi diyebileceğimiz bir çek gelişme zincirleme gelişti.
Akşener’in İP’i, Aydın, Denizli, Adana, Manisa (bildiklerim) gibi illerde MHP’nin epeyce seçmenine kondu. Velhasıl, görevini hakkıyla yaptı. Yerel seçimlerde seçmeni idare etmek daha zordur, o bakımdan manevra değilse gerçekten partinin başına dönmeyecektir.
***
SOROSVARİ EYLEMLERLE AKŞENER’E “GEL GEL” DEMEK

İP genel başkanı, ona yönlendirilen tabanın oynak olduğunun farkında. 24 Haziranda varlık gösteremediği için yedi düvel de artık arkasında durmaz. Parti yardımıyla önünü kendisinin açması istenecektir ki, 24 Hazirandaki ederi ortada.

B planlarının olmadığını söyleyen ve ‘gerekirse’ delege zoruyla Akşener’i seçeriz diyen Aytun Çıray baktı ki olmuyor kısa süre sonra CHP’ye geri döner. Yanına da birkaç sağ kökenli Andican vs olmak üzere alır, CHP’ye faizi ile iade olur. Diğerleri de 5 yıl mecliste gölge yer fesleğeni gibi oturur.

Vekil adayı dahi yapılmayan bir İP’li ise şu görüşte: “İYİ Parti henüz çok adaylı kurultaya hazır bir siyasal hareket değildir. Henüz parti şuuru oluşmamıştır. Çünkü buna vakit bulamamıştır, Parti şuuru oluşması yıllar ister. O bakımdan sayın M.Akşener mutlaka bunu görecek ve sorumluluktan kaçmayacaktır. İnancım budur.” A.Şefik Çirkin

İP’in hali böyle. Diyecek fazla bir şey yok.
Kendilerini zincirleyen üç beş ilçe başkanına, oturma eylemi yapan bir grup daha eklendi. Telefon numarası veriliyor “ne olur geri dön” mesajı verilmesi için. Çok ayıp ve yakışmıyor hiç. Bu ciddiyetsizler bir de ülke yönetmeye talip oldular.

26 Temmuz 2018 - İstanbul



25 Temmuz 2018 Çarşamba

İP’ten ne köy olur, ne kasaba olur

Neval Kavcar
“Devletin Parti yardımını yemeden dağılmazlar” deniliyor, ortak kanaat böyle. Akşener’in halkta karşılığı olmadığı anlaşıldı. Sınıfta kalan öğrenci gibiler. “Daha yeni kurulduk.” Yeni kuruldular ama yedi düvelin gözdesi olmayı başardı Akşener. Google prensi işini bırakıp yanına koştu. Masonu, Süleymancısı, Nurcusu, Türk Ocaklısı, FETÖ tabanı Network oluşturdu.

Ümit Özdağ “Akşener'in kongre kararı parti içi demokrasi konusunda diğer partilere örnek olmalıdır” diyor. Kapristen demokrasi çıktığını öğrenmiş olduk. Arabasına binip kaçmaya çalışmış, partililer önünü kesmiştir. Rezalete bakar mısınız?

Bunlar olmadan az önce de eski gençlik kolu başkanının burnu kırılmış, bir Allah’ın kulu çıkıp da “ne oluyor?” dememiştir. Hâl böyle iken seçimden hezimetle çıkan, CHP olmasa baraj altı kalacak olan bir partinin genel başkanı siyaseten sıkışınca “istifa”  resti çekmiştir. Şimdi de 72 saatlik süre istemiş. Üç il başkanının kendisini Akşener’in penceresine zincirlemesi de siyasi fantezi.

Üç partilinin sözleri ile öfke krizine giren Meral hanım devletler arası problemde ne yapacaktı acaba? Hâl böyle iken Lütfü Türkkan “B planımız yok, Akşener genel başkanımız, bırakmayız, Haftada bir gelip Salı günleri mecliste konuşur” diyor.

Velhasıl, Akşener’in bir sözü bir sözünü tutmadığından, bir yere gitmeyecek.
Delege aday gösterecek, o da devam edecek.
***

TÜRKKAN: ERDOĞAN’DA MECLİSTE DEĞİL!!!???

Bu arada mecliste genel başkanı olmayan tek parti İP.

Koray Aydın ne demiş, “aldığı sonucu kabul edemeyen bir liderin yaptığı demokratik bir çıkış hamlesidir.” Çıkış, tekrar seçilmek midir?

Lütfü Türkkan’ın verdiği örnek de evlere şenlik. “AKP’nin de mecliste genel başkanı yok.” Kaprisli Akşener’in, böyle meclis başkan vekili var. Kıble belirlemek için toplandılar, yönleri daha da şaştı.

“Madam” kelimesine kızmış gibi öfkelenen İP genel başkanı aslında, “başarısız bulunması ve HDP ile ilgili davranışına” cevap veremeyince “kurultay ve istifa” dedi. Oysaki madam denilmesinin üzerinden 11 gün geçmişti.

Akşener tekrar seçilebilir fakat seçmen nezdinde kaybedilen prestiji toparlanmaz. “Yan cebime koy” kurultayı partinin dağılmasını sadece geciktirebilir. Şu saatten sonra Haydar Baş’ın BTP’si gibi olurlar ancak.

***

YÖK-YÜKSEK ÖĞRENİM KURUMU

Bir konuda görüşmek için aradığın telin ucundaki görevli, 0.850..ile başlayan hattı aramanızı söylüyor. O hattı yanılıp aradığınızda bildiğiniz çağrı merkezi gibi durumla karşılaşıyorsunuz ve zaten sorduğunuz soruya cevap veremiyorlar. “Mahkemeye verin” diyende oluyormuş. Kazanılmış hakkı için öğrenci mahkeme kapısında mı sürünecek?

Şikayetler giderek artıyor. 5143 Sayılı öğrenci affından sonra tek yetkili YÖK olmalıyken, her üniversite farklı takvim uygulayıp kafasına göre takılıp af mağdurlarını afzede haline getirmeye kararlı gibi.

Öğrenci yazmış. “Af kanunundaki kazanılmış hakka göre İstanbul Üniversitesine yatay geçiş yapma hakkımı kullanacağım, Uludağ Üniversitesi “18 Eylüle kadar bekle, diyor”muş. Neye binaen? Af kanununda, önkayıt mı var? Yok. Yatay geçiş yapmak içinde İstanbul Üniversitesinde son tarih 1-10 Ağustos arasıymış.

Niye böyle kanuna muhalif davranılıyor sorusunun cevabı “senato o kararı aldı”ymış. Önce kanunu okusalarmış bari. 18 Eylül tarihi, aftan yararlanmak isteyenler için son gün. Mesela, 20 Haziranda belgesini teslim edenlerin bekletileceği gün değil.

YÖK’ün üniversitelere yolladığı genelgeye bakarsanız, Uludağ Üniversitesinin 18 Eylüle kadar niye beklediğini anlamanız zor. Kanunda sanki ön kayıt yapın denmiş gibi kesin kayıt yapmayıp, 18 Eylülü bekletiyorlar.

Ege Üniversitesi de yatay geçiş için 18 Eylül sonrasını baz almış. Her Üniversite kafasına göre takılırken, YÖK tek yetkili olmakla birlikte ne takvim yayınlayıp olaya el koyuyor, ne de “olup biteni takip ediyor?”

YÖK’te konuşmaya çalıştığınız yetkililerde “konuşmak günah gibi” derhal başka birime bağlıyor gibi yapıp başından savıyor. Ülkenin her kurumu baştan aşağı elden geçmeli.

25 Temmuz 2018- İstanbul


22 Temmuz 2018 Pazar

İyi Parti karıştı, Kurultaya gidiliyor

Neval Kavcar
Partisinden üç puan aşağı alan Akşener kurultaya gitmeli demiştim, çıkan kavgadan sonra öylede olmuş. 24 Haziran hezimetinden sonra oluşan istifalar ve kıblesizlik isyanın sebebi. “İktidar olacağız, yüzde bilmem kaçla iktidarız” diye hava atma ile iktidar olunmuyor.

Yeniçağ, Sözcü, Cumhuriyet ve batı medyası ve CHP kalkanı ile baraj altı kalmaktan kurtuldular, tüm kazanç bu. Şu anda her an başka tarafa yönlendirilecek oynan bir taban üzerindeler. Süleymancıların geçmişine bakın, akla gelen her parti var. Nurcularda öyle. Türk Ocaklılarla da bir yere varılmaz.

Demiştim ama termal oteller İP’e yaramıyor diye.( :) ) Bursa’da program savaşı çıkmıştı, Sandıklı termalde de liste ve başarısızlık konusu. Meral Hanım vebali üzerine almış. Alsa ne olacak? Şimdiye kadar bakanlığını vitrine koyup, kontenjan adaylık ile bedavadan meclise girmek değil parti genel başkanlığı.

İlk gün yuvarlak masa toplantılarında kahve çay içerken başladı kaynama. Çoğu da deneyimli siyasetçi. Zaten Koray Aydın, Şenol Bal, Ümit Özdağ gibiler işin farkında olduğundan CHP’nin kuvvetli olduğu yerlerde 1. Sırayı kimselere kaptırmadı. Vitrin olarak getirdiklerini de nereye olsa koydular. Çoğu vekil olacağına inanmıştı.

Halaçoğlu istediği yerler olmayınca, istifa aşamasına geldiği, sonradan vazgeçirildiği iddiaları ile seçimi geçirdi. “Vekillik için konuşuyor” diyenlere karşı “dava” falan dedi ama Sandıklı’da İP’e gelenlerin davasının ne olduğu görüldü.
MHP’de eleştirdikleri ne varsa hepsini yaşayacaklar. Aynısı CHP içinde geçerli.

Gelelim İyi partinin bundan sonra ne olacağına. Sandıklı’da çıkan kavgada bir parti kurucusunun burnu kırılmış. Savrulan yumrukların, küfürlerin haddi hesabı yok. Bu arada Akşener fenalaşmış. Ayılıp konuşmasını yapıp, “seçimli kurultaya” gidileceğini açıklamış.

Etme bulma dünyası elbette var ama bir de fazla yükseklerden uçup yere çakılma var. Doğan Medya yoktu, yedi düvelin uzantıları OHAL sebebiyle etkin çalışamadı. Velhasıl millet kendi hür iradesi ile sandığa gitme imkanı buldu. HDP ile kol kola girenleri sandığa gömdü. OHAL’e karşı çıkmalarının sebebi bu işte. Millete müdahale yapamadı batı.
***

İP’TE MUHALEFET

İP’li vekil Türkkan “muhalifler tabii ki olur” diyor. İl başkanları Akşener’in arkasındaymış. Daha yaşını doldurmamış İP gençlik hastalığına yakalanmış durumda.

24 Hazirandan sonra taşlar, genel başkanlar yerlerinden oynayacak dedik ama bu kadar da çabuk beklemiyordum. CHP’de öyle, İP’te öyle.

Olağan üstü kurultayda Akşener’in tekrar aday olacağı duyurulmuştu, sonradan vazgeçmiş. En doğrusu bu. Partisinden üç puan aşağı alan genel başkan değişmeli diyordum, öyle de olacağa benziyor.

Hadi bakalım Koray Aydın, Ümit Özdağ MHP’de bir türlü durmuyordunuz. Olsunlar aday İP’i zıplatsınlar da herkes görsün.
***

PROJE PARTİSİ İLE BURAYA KADAR

Bir ay içinde seçimli kurultay yapılacak. Lakin şu saatten sonra İP’ten bir şey olmaz. MHP’yi güçten düşürmek için kurulan proje partinin yaşama imkânı yok. MHP’de FETÖcü hakimlerle kurultay zorlanırken, pek bir neşeliydi Meral Hanım. Peşine takılanlarda öyle.

Şimdi ne oluyor? Öfke nöbeti içinde genel başkan olduğu partisinden istifa etmeye kadar vardırıyor işi. Sonra vaz geçiyor. Sonra kurultay kararı alıyor. Önce aday olacağını söylerken, sonra vazgeçiyor. Durum her yönden vahim.

Peşine takılanlara aylardır anlatılmaya çalışılan bu işte. Akşener’den lider, İP’ten parti olmaz diye. Menfaat için toplama bir partiydi, MHP’nin bacağına asılmak için kurulmuştu. Kurdukları kumpas kendi ayaklarına dolaştı. “Küstüm” diye partiden istifa eden Akşener’in balonu sönmüştür.

Koray Aydın demiş ki “kurultayda Meral Akşener’den başka kimse aday olmaz.”
Olsun olmasın, İyi partinin salası Sandıklı termal otelde, Yusuf Halaçoğlu tarafından okunmuştur

Fatih Eryılmaz’dan Halaçoğlu’nun alıntıladığı satırlar da anlaşılmıştır.
Ne olduklarını yüzlerine vurmadığımız için halâ adammış numarasını yuttuğumuzu sananlar var.” 17 Temmuz 2018

Yutmasalar bu halde olmazlardı ama hadi neyse?

21 Temmuz 2016- istanbul



21 Temmuz 2018 Cumartesi

İP’in Kıble, CHP’nin değişim problemi

Neval Kavcar
İyi Parti büyük reklamlarla kuruldu. Arkasına yedi düvel vantilatörü yerleştirildi. Proje parti olarak halkın beğenisine sunuldu. Gel gör ki, CHP olmasa baraj altı kalacakları yetmezmiş gibi, İP’e oy atan her üç kişiden biri Meral Akşener’e atmadı.

MHP’ye kurulan kumpas sonrası istifa ettirilenler,  “söylemlerden, yenilgiden, menfaat birlikteliğinin” bitmesinden dolayı istifa ediyor. Aytun Çıray’da diyor ki “kıble tartışmasını” parti dışındakiler yapıyor. İstifa eden İP’liler demek ki partiden değildi.

Şimdi Afyon termalde toplanıp, “kıble” tayini yapıyorlar. Daha önce Bursa termalde parti programı yapılmış, ‘eşit vatandaşlık”lı program dışarıya sızmıştı. Halaçoğlu- Arslan Bulut “İP’e kumpas” demişti. Akşener, suçu gugıla yüklemişti.  Milleti enayi sanıyorlardı, gördüler ki kazın ayağı öyle değil.

Termalde toplantı bunlara pek yaramıyor ama sıcak su belki yön tayininde etkili olabilir. Genel başkan değişimi de gündeme gelebilir. Şimdiye kadar parti tabanın %30’nun oy vermeyerek hayır dediği parti başkanı hiç görülmemişti. Tartışılması gereken ikinci önemli konu bu olmalı aslında.
Ya Akşener’i yiyecekler, ya da Akşener birkaç kişiyi götürecek.
***

KILIÇDAROĞLU EKTİĞİNİ BİÇİYOR

Baykal’a kurulan kumpas sonrası genel başkan olan Kemal Bey, aradan geçen sekiz yıldan sonra aynı yoldan geçen yeni adayla cebelleşiyor. Baykal’la görüşüp “aday olmayacağım” deyip ertesi günü adaylığını açıklamıştı, M.İnce’de aynısını yaptı.

Öncesinde de kamuoyuna bildik ellerce “Kemal Beyle yürümüyor propagandası yapıldı.” Oysa ki CHP’nin var olan anti milli, küreselleşmeci tavrıyla başına her kim geçerse geçsin, sıkıştığı %2-25 bandını aşmasına imkan yok.

CHP, aziz vatanı Türk Ocakları ile inşa ederken “milli idiler.” Şimdi her ikisi de milli değil. Kılıçdaroğlu TESEV kurucu üyesi, Türk Ocaklarının gölge genel başkanı da TESEV’in ikiz kardeşi TEPAV kurucu üyesi. Yedi düvel projelerinin arkasında durup, onlara inanalara pompalamak gibi görevleri var.

Yedi düvel, Muharrem İnce’nin estirdiği rüzgarla iktidarı yakalayamayacağını bilse de, onu başa geçirmek için çoktan harekete geçti bile. Düne kadar “Kemal Bey” diyen herkes Baykal olayında olduğu gibi, bu defa İnce’nin yanına geçiyor. Dertleri daha milli olmak değil, hangi şartlar altında olursa olsun iktidar olmak.

Bunun için HDP ile işbirliği içindeler. Eren Erdem’i öldüren PKK’lıların cenazesine katılan HDP ile yol yürüyen, milletin değerlerini hor gören, tepeden bakan parti de kurultay olsa da olmasa da o bantı aşmalarının imkanı yok.

“İP ile değil HDP ile ittifak yapmalıydık” diyen CHP’li Aksünger “geleceği inşa ederdik” demiş. Sanki gizli kapaklı ittifakları yokmuş gibi. Ülkeyi bölüp üzerinde Kürdistan kurmaktan bahseden HDP ile gelecek arayan CHP’sinin başına kim gelirse gelsin toplum nezdinde değeri olmaz.
***

“KAÇ SAAT OLDU”

“Kaç saat oldu” Twitter hesabının FETÖ’cülere ait olduğunu bilmeyenler bu hesaba dadanmış durumda.
***

CHP GENEL MERKEZİ ANKET YAPTIRMIŞ

Ne için? Delegeler kurultay istiyor mu, öğrenmek için. Delege aranıyor “kurultay isteyip istemediği soruluyor.” Çok demokratikler, çok. Üstüne bir de fal baksalar iyiymiş.

Üstelik bir de süre vermişler. Fıkra gibi. “Üç vakte kadar gereken sayıyı getirirlerse, kendisi yapacakmış kurultayı.” Partilerde “süre vermek” de küreselleşmecilere has siyaset tarzı galiba, öğrendik.

Kurultay olur ya da olmaz. Lakin anlaşılan o ki, yedi düvel kasetle getirdiği TESEV’ci Kemal Bey’i, eninde sonunda götürecek.
***

HAYALLERİ YIKILAN İP’LİLER

İyi Partinin %25’lerde olduğu propagandasına kanan, 2. Sıradan girdiği seçimde vekil olamayan Fatih Eryılmaz bir twit atmış “önemli olan dava” diyen Halaçoğlu da alıntılamış: “Ne olduklarını yüzlerine vurmadığımız için hala adammış numarasını yuttuğumuzu sananlar var.”

Sizce kime demiş olabilirler?


21 Temmuz 2018 - İstanbul
Bu yazı yayınlanmadı



20 Temmuz 2018 Cuma

Öğrenci Affı Değil, İşkencesi

Neval Kavcar
Binlerce öğrenciyi ilgilendiren “Öğrenci affı” geçtiğimiz mayısta çıktı, YÖK’ün çıkan af kanununa atıf yaparak üniversitelere gönderdiği basit takvim işlemeye başladı. 18 Eylülde de de başvuru bitecek.

Fakat öğrencilerden yağmur gibi şikayet yağmaya başladı. Konu şu: “YÖK, Üniversitelere yolladığı genelge ile öğrencileri daha önce kayıt olduğu ya da sınava girmiş ama hiç kayıt olmamışları üniversitelere yönlendirdi. Son başvuru tarihi de 18 Eylül. Aynı kanun içinde öğrencinin ikameti başka yerde ise o ikamete göre kaydını yaptırabilecek.”

Peki işleyiş nedir? Üniversiteler, öğrenci kanunun sadece bir bölümünü uygulayıp yani bıraktığı üniversiteye başvurunu yap, 18 Eylülü bekle” diyor. İkamet sebebiyle yatay geçiş takvimi nasıl işleyecek peki?

Uludağ, İzmir Ege Üniversitesi ile bu konuyu durumu öğrenmek üzere görüştüm. Yardım etmek için uğraşan görevli de var “ne yapalım senato kararı” deyip “mahkemeye baş vurun ya da şikâyet edin” diyen de. Devletin verdiği hak için mahkemeye müracaat edildiği nerde görülmüş?

Siyaset üzerine düşeni yapıp, YÖK’e havale etmiş “gereğini yap” diye fakat YÖK topu Üniversitelere şutlamış, üniversitelerde top çeviriyor.

Mağdur olan öğrenci de ne yapacağını şaşırmış durumda, karşısında muhatap bulamıyor. Her gün kaynağı belirsiz bilgi sebebiyle ne yapacağını bilemiyor.
***

ÖĞRENCİ AFFINDA TEK BELİRLEYİCİ YÖK OLMALI

YÖK, TBMM’nin çıkardığı yasayı muallak şekilde Üniversitelere göndermiştir. Oysaki YÖK belirleyici olmalı, öğrenci affıyla ilgili takvim belirlemelidir.

18 Eylül kayıt için son tarihse, 20 Eylülden itibaren yatay geçiş süreci başlatmalıdır. İkamet sebebiyle yatış geçiş isteyen öğrencinin hakkı çerçevesi de üniversite senatosu değil YÖK tarafından çizilmelidir.

7143 Sayılı Öğrenci affı ile ilgili yasal düzenlemeyi üniversitelere gönderen YÖK “Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Yükseköğretim Kurulu yetkilidir” kısmına halen açıklık getirmemiş, “usul ve esasları açıklamamıştır.” Aynı şekilde İstanbul Üniversitesi 7143 sayılı af kanunun uygulama esasları (2) 20. Maddesinde yatay geçiş usul ve esaslarını Üniversite senatosu belirler demekte fakat ortada o “usul ve esaslar yoktur.”

Şu ana kadar 7143 Saylı yasanın hükümleri uygulayan Ege Üniversitesi görünmekte. 18 Eylülde afla gelen öğrenci başvurusu sona ermekte ve yatay geçiş süreci başlatılmaktadır. (1) Olması gereken budur.

Celal Bayar Üniversitesi “afla dönenlerin yatay geçiş için prosedürü sonra yayınlanacağını” söylüyor. (3) Prosedür ya afla dönen öğrencinin ikamet yerindeki kaydını engelleyecek tarih olursa ne olacak?
***

ORTAK TAKVİM ŞART

Savcılık belgesini kimi üniversite e-devletten alınabilir diyor kimisi Savcılıktan.

Diğer Üniversitelerde de YÖK’ün belirleyeceği ortak bir takvim, Kaosu bitirecek, öğrenci ve velilere yapılan kara propagandanın önüne geçecektir.

Şu anda öğrenci çıkan affa sevinmiş lakin ikamet sebebiyle yatay geçiş başta olmak üzere takip edilecek usul ve yöntem belirsiz olduğu için kaygılıdır. Umarım ki bu boşluk en kısa sürede doldurulur.

8 Haziran 2018’de yayınlanan “Yeni YÖK” olarak, aftan yararlanacak olan öğrencilerimizin bu süreçte herhangi bir zorluk yaşamaması ve mağduriyete uğramaması için azami dikkat edileceğini ifade etmek isteriz” denmiş ki, af mağdurları da bunu bekliyor.(4)


(4) file:///C:/Users/Toshiba/Downloads/yok-tarafindan-paylasilan-ogrenci-affina-iliskin-bilgilendirme-metni.pdf


20 Temmuz 2018- İstanbul



18 Temmuz 2018 Çarşamba

CHP’li Ağbaba: OHAL ile evlilik programı kalktı

Neval Kavcar
Darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL’den rahatsız olanlar kimler? Yedi düvel ve onların uzantısı terör örgütleri. Batı ister ki, diğer devletler onların kontrolünde olsun. Terörle korkutup dediklerini ‘demokrasi” sopasıyla yaptırma yeni saldırı modeli.

Terör hamisi ülkelerde terör saldırışı olduğunda, OHAL’in babasını koyuyorlar. Sözde kalktığında ise OHAL benzeri kanunlar çoktan hayatlarının parçası oluveriyor. Ve tek bir siyasetçi, basın erbabı, STK “OHAL kalksın” demiyor.

Hâl böyle iken ülkemizde CHP başta olmak üzere PKK partisi, İyi Parti, Tabipler Birliği, Türk Ocakları, Sözcü, küreselleşmeci STK “OHAl’e karşılar. OHAL nerelerine batıyor derseniz, Onlara değil yedi düvele zarar. FETÖ-PKK gibi terör örgütleri ile insanları terörize edip devleti güdemiyorlar.

Az önce Oda.tv’de bir haber okudum. “OHAL kime yaradı?” diye. Okuyunca anlıyorsunuz ki CHP’li Veli Ağbaba bir rapor hazırlamış, o rapora göre de OHAL süresince “dolar, altın, döviz, petrol”de artış olmuş. OHAL sebebiyle ekonomi alt üst oldu, diyor Ağbaba. Bunlar sözde solcu, sözde Amerikan düşmanları. En azından bir zamanlar öyle görünüyorlardı. Kendilerini öyle pazarlıyorlardı. Tabii, Türk Ocakları, SP-İyi Parti hangi kulvarda onu da çözmüş değiliz.

Ekonomi, silahlanma, ilaçta, tohumda, akla gelen her alanda tekelleşip diğer devletleri sıkıştıran yedi düvelin aparatları ile OHAL ile ne ilgisi var?

Ülkemizde artan altın, dövizin OHAL’le hangi anlamda zıtlaşması var? Almanı, AB-D’si, Fransası, şusu busu bölgede- ülkede rahatça at oynatamayınca elindeki aparatları silah olarak kullanmasının müsebbibi OHAL midir? Allah’tan korkmadıkları gibi, kuldan da utanmayıp “biz yedi düvelin kara propagandistleriyiz” diye ilan eden yancıları. Sözde demokrasi havarileri.

Akşener’in- Kılıçdaroğlu’nun “Demirtaş çıksın- Kürt sorununda kırmızı çizgi olmaz” demesi ile vahşi batının piyasa üzerinde oynayıp halkın garibanlaştırılıp isyan etmesinin yolunun açılması arasında zerre fark yok.
***

ABD VAKIFLARININ YEREL KAŞIYICILARI

OHAL süresince batı marifetiyle yapılıp onlarca vatandaşı katleden çeşitli olaylar anılamamış. Yine Soma’daki 301 işçimizin şehit olması ile neticelenen vahim olay. Anma denilen de acılı ailelerin yarasını kaşıyıp, devlete karşı kışkırtmaktan ibaret. Bunu nereden çıkarıyorsun derseniz, anlatayım.

Soma’da Sosyal Haklar Derneğinden ayrılan ve sözde 301 maden yakını ile ilgilenmek üzere kurulan bir başka STK’nun bayan başkanı ile birkaç kez görüştüm. Dernek binasının, yakıt dahil çeşitli giderlerini karşılayan ABD’li bir vakıf olduğunu bizzat söyledi.

Bunu da öyle rahat anlattı ki. “Amerika 301 maden yakını ile hangi sebeple ilgileniyor?” dedim. Cevap veremedi. Neticede, Türkiye’de başka devletlerin memurluğuna soyunmuş tipler bunlar.

Her mahkemede ya da her hangi bir durumda bu madenci yakınlarını ortaya sürüyorlar. Giderek siyaset çevresinden de bu taşeronlar çoğalmaya başladı. Toplumu kaşımaya meyyal her olayı anma adı altında faaliyet yapmanın önünün kesilmesini OHAL’e bağlamak, devletle savaşmak demek.

“Roboski katliamını” anamamışlar OHAL sebebiyle. Uludere köyünde, kaçakçılık yapan köylülerin FETÖ-ABD işbirliği ile bombalanıp öldürülmesinin anma sebebi yine “Kürtçülük damarını ve Kürtlerin devletçe katliama” uğratıldığı algısının yerleştirilmesinden ibaret. “Uludere”ye Roboski denmesi bile başlı başına facia.

Yine evlilik programları OHAL ile yasaklanmış. Türk aile ve kültür yapısını yozlaştıran programlar elbette yasaklanır. Devletin görevidir o Anayasa gereği.
CHP’li Ağbaba “yeni yasal düzenleme ile OHAL kalıcı hale gelecek” diyor. Anti milli bu vekilleri Fransa’ya, Almanya’ya seminere göndermeli. Siyaset nasıl yapılır, kendi devletlerinin menfaati için hangi adımlar atılır öğrenmeleri için.

Bir daha ağızlarına Atatürk’ü de almasınlar. Altı ok ise çoktan rahmetli oldu. Devletçiliğin yerini Küreselleşmeci bir zihniyet, milliyetçiliğin ise liberallik aldı. BOP’çu TESEV’in kurucu üyesi Kılıçdaroğlu CHP’yi ve tabanını itina ile dönüştürdü.
***

KILIÇDAROĞLU YERİNE İNCE Mİ?

TESEV’ci Kemal CHP’yi kıvama getirdi. Yıprandığı görüldüğü için yerine “Kürt sorununda kırmızı çizgi olmaz” diyen Muharrem İnce atanmak üzere. CHP’lilerde “biz çok demokrat kitleyiz” diye başlarına gelenin farkında olmadan böbürleniyor.

18 Temmuz 2018- İstanbul



16 Temmuz 2018 Pazartesi

HDP’yi meclise getirdikten sonra

Neval Kavcar
Ülkücü gömleğinin ne anlamı var Koray Aydın?

İyi partililerin baştan beridir tartıştığı, “partinin nerede yer alacağı” derin mevzusu vardı. Seçimle ara vermişlerdi, şimdi kaldığı yerden devam ediyor. Üstelik kendi içlerinde kavga boyutuna da varıyor. 24 Haziran hezimetinden sonra hız kazandı. Kimisi bu tartışmayı gitme bahanesi olarak kullanıyor, kimisi de canı gönülden kıble tayinine çalışıyor.

MHP’ye guguk kuşu yumurtalarını bırakıp, baraj problemi olmadan seçime gireceklerdi. İllerdeki delegeleri ayarlayan vekilleri angaje ettiler, delegelerde abi olarak gördükleri vekillerinin peşinde sanal kurultay yaptılar. Uzatmayayım, o dönemi zaten biliyorsunuz. Doğan medya, FETÖ’cü hakimler, Google prensleri, Türk Ocaklılar ile millete ‘MHP tabanı değişim’ istiyor propagandası yapıldı.

MHP tabanı sanki o kadar önünü görmekten acizdi ki, sekiz kapıya dokuz çomak çalmış Akşener’i isteyecekti. Yedi düvel onu yeni BOP eş başkanı hazırlamaya çalıştı, tutmadı. Bunu deyince kanıt diyorlar. Sürü ile var. Batı Akşener ile iyi geçineceğine inandığı için destekledi.

Süleymancılar, Nurcular, Türk Ocaklılar ve hatta CHP-HDP nasıl bir araya geldi? Hidrojen ve Oksijen Allah’ın takdiri ile su olurken, birbiri ile alakasız bu grupları kim yapıştırdı? MHP’de kurultayı zorlayan hakimler niçin FETÖ’cülükle suçlandı? Kendisinin kaçak FETÖ’cü Emre Uslu ile “Cumhurbaşkanlığı üzerine” yaptığı twitleşme nedir? ABD’nin eski iki Ankara Büyükelçisinin yazdığı rapor ile MHP-CHP’nin ortak Cumhurbaşkanı adayı Akşener olsun demesinin anlamı nedir? Batı medyasının “Erdoğan’ın hakkından Asena gelir” diye övgü ile bahsetmesi ve Akşener’in demeçleri BOP için biçilmiş olduğunun kanıtı değil midir?
***
İP NASIL KURULDU?

Kırkpare gibi bir parti oluşumu torbasına masonlar, sözde ülkücüler, Sorosçular, FETÖ gölgeliler, liberaller, Türk Ocaklıların evlatları, TSK emeklileri, Büyük kulüp üyesi, Yeniçağ gazetesi patronu, kozmik oda bilirkişisi, Yazıcıoğlu’nu ters istikamette aratmaktan yargılanan komutanı, komünisti atıp mikserlediler.

Mikseri yiyince ülkücünün kolu, PKK’lının ayağı, masonun beyni, Soros’un yol haritası, PKK’nın fantazileri ile yola koyuldular. Vekil olma sevdalıları partide kalsın diye de CHP ile ittifaka gidildi. Bu arada Akşener her tarafta “ne sağdayız ne solda merkezin merkezindeyiz” dedi.

Koray Aydın’a göre de komünist, ülkücü, mason, PKK’lı gömleğini çıkarmamış üzerine İyi parti ceketini giymişti. Kırkpare partisini bir arada tutacak ne ortak mazi, ne gelecek hedefi vardı. Menfaat için bir araya gelmişlerdi. Üstüne üstlük seçimi de kaybedince, tartışma kaçınılmaz oldu.

Vekillik, bakanlık hayalleri suya düşenler küserek partiden ayrılmaya başladı.
İyi partiye geldik, kurduk, seçimlere girdik ama “biz nerdeydik?” sorusunu sorarak gittiler. Bilmediğin yerde işin ne o zaman demezler mi? Bıraksınlar bu numaraları. Ne varsa şu vekillikte “vekil” olup meclis gölgesinde yatacaklardı zahir. Olmadı. Vekil adayı olmayanlara da “bakanlık” havucu verilmişti, suya düştü.
***
ENGİN ALAN’IN AKŞENER’E CEVABI

HDP, Kürt siyasi hareketinin temsilcidir diyen bir siyasi hareketin, bundan böyle Türklükle, Türk Milliyetçiliği ile söyleyeceklerinin hiç bir inandırıcılığı, hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur." Engin Alan – 13 Temmuz 2018
***

15 TEMMUZ GECESİ AKŞENER

 ‘Meydanlara çıkalım’ diyen mensuplarına “bu bizim meselemiz değil, sizin ne işiniz var orada, evinize dönün” (1) -15 Temmuz 2016 – diyen Meral Akşener’in, şimdi: “Şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Mekânları cennet olsun. Bu vatan size minnettardır. 15 Temmuz milletimizin şanlı bir zaferidir” demesinin anlamı var mı? – 15 Temmuz 2018

Şaibe İyi partinin paçasını bırakmayacak. Çünkü Meral Akşener, Ümit Özdağ, Halaçoğlu, Şenol Bal, Koray Aydın(hakkını yemeyelim K.Aydın FETÖ’cüler Akşener’i destekliyor demişti) Yeniçağ’ın vekil patronu başta olmak üzere kimse MHP’de 15 Mayıs 2016’da kurultay yapılsın diye görev alanı değilken fotokopiden karar çıkaran ve şu anda cezaevinde olan FETÖ’cü Burhan Yaz’ın niçin bunu yaptığını açıklamıyor.



16 Temmuz 2018 -İstanbul

12 Temmuz 2018 Perşembe

Seçim hezimeti ile zaten yamulmuşlardı….

Neval Kavcar
Yazacak bir şeyleri kalmadı. Cilaladılar, parlattılar, balon gibi şişirip gökyüzüne saldılar. Süleymancılar, Nurcular, Türk Ocaklılar, Yeniçağ, Oda.tv, Cumhuriyet, Sözcü, HDP’liler, CHP’liler, Sorosçular, Masonlar, Newyork Tımes ve diğer batı medyası, FETÖ’nün tabanı hepsi birlik oldular buna rağmen barajı atlatamadılar. Kürtçülere oynadılar, Çerkezcilik, göçmencilik (ne demekse?) akla gelen her “cılık”ı yaptılar, aziz vatana “yeni BOP projesinin” mayasını çaldılar tutmadı.

Akşener’in durumu içler acısı. “Başbakan olacağımdan, Cumhurbaşkanı olacağıma” yatay geçiş yaptı, mangalda kül bırakmadı ve tabii resmi yayın organı Yeniçağ ile birlikte, elde avuçta olan yüzde 7. Seçim 2. Tura kalacak, Akşener İnce’ye nal toplatacak ve Cumhurbaşkanı olacaktı.

Ondan sonra “gelsin NATO muhipleri, gitsin Doğu-Güney Doğu özerkliği.” Eşit vatandaşlık, türlü şarlatanlık.

2014 yılında, ABD’nin iki Ankara büyükelçisinin CHP-MHP’nin ortak adayı olsun dediği, “bari meclis başkanı” yapıverin evrilen Akşener’i kabul etmeyen Bahçeli meğerse turpun büyüğünün heybede olduğunu sezmeye başlamış-mış. Kaçak FETÖ’cü Emre Uslu ile twitleşmeleri başta olmak üzere birçok soruya cevap vermeyen Meral Hanım altındaki koltuğu da kaybedebilir. Ki zaten anlayamadığım bir sebeple, zorla yollara düşmüş gibi hali vardı.

Şu saatten sonra yedi düvel de Akşener’in boş ve bir daha cepheye sürülmeyeceğini gördü. Halkın rağbet etmediğine onlar da etmez. Düşünebiliyor musunuz İP’e oy atan her üç kişiden birisi, Akşener’e atmayarak, hem Cumhurbaşkanı, hem de genel başkan görmek istemediği mesajını vermiş. Rezalet bir şey.

“Kurultay” dillendirilmiyor olsa da patlak lastikle yol yürünmez. Muhtemeldir ki yerel seçimde başka partileri ayağından çekiştirme senaryoları çoktan başlamıştır. Lakin bir şey ummak abesle iştigal. Ne olur? Üç beş belediye başkanı ayartılır, İP’e geçer gibi bildik numaralar tekrarlanır.

Hezimete uğradıkları için akla gelen her türlü artistliği sergiliyorlar. Çok da agresifler. HDP’yi meclise sokup sonra mecliste son perde İstiklal Marşı okumak, Bahçeli’nin elini öptüler diye yeri göğü inletmek dahil kör bıçakla keskin bıçak rolü oynuyorlar.. Türk Ocaklarını aforoz etme.  Sonra Türk Ocaklarının çıkıp “hava atması” fıkra gibi.

Türk Ocakları, İP ve CHP birlikte HDP’yi meclise soktu mu? Evet. Türk Ocakları “Akşener’e- Millet ittifakına oy verin” anlamında milleti yönlendirdi mi? Aynen.  Türk Ocakları mensupları İP’E hem vekil adayı, hem de bir fiil çalışarak destek verdi mi? Sonuna kadar. O halde kayıkçı kavgası ile kimi kandırmaya çalışıyorlar? Bu ayakları kime yapıyorlar derseniz, “tebrik edilen makama” olabilir. Bir de Türk Ocaklarına “İP’i niye desteklediniz” serzenişinde bulunanlar mutlaka vardır. O sebeple şimdi tartışıyor gibi yaptılar.
***

KANDİL’E TEMENNADAN UTANMIYORLAR, EL ÖPMEYİ KÖPÜRTÜYORLAR


Devlet Beyin elini İP’liler öpünce ne oldu? Zaten baraj altındaydılar, elde avuçta dik tutmaya çalıştıkları bir tek kuyrukları kalmıştı. Utanıyorlar mı “MHP baraj altı” yalan propagandası yaptıklarına. Kesinlikle hayır. CHP’nin sırtından meclise girmeye, yanlarında HDP’yi sürükleme utanmayanlar ona mı utanacak?

Yedi düvelin sirayet etmekte zorlanacağı, ani gelişen olaylarda seri hareket etme yeteneğine kavuşmuş hali ile Türkiye’yi yapılandıran, her sözü güvenilir bulunan Bahçeli’nin elinin öpülmesi, meclise girememiş, hezimete uğramış Meral hanımı ve yandaşlarını derinden sarstı.

Yeniçağ yazarlarının da döne döne “el öpme meselesini” işlemesi sanki taze vekil patronun talimatı gibi duruyor. Yazmayan kaldı mı bilmem.  Bu arada herkes el öpene yükleniyor. Kimse Koray Aydın’a bir şey demiyor. Müsavat Dervişoğlu’da öpmüş Devlet Beyin elini. Niye herkes tek bir vekile yükleniyor ki? Daha varmış da çekinmişler, Bahçeli’nin yüzüne  bakmaya. Düşünün artık.

Aman Allah günlerdir ne saçma sapan satırlar okuyorum. Yeniçağ Yazarı Yavuz Selim MHP’lilerin “yüzüne bile bakmazmış.” Ona kim bakacak acaba?” PKK partisinin meclise sokulmasına vesile oldular, Kandil’e temenna durdular, bebek katilini kutsadılar. Böyle bir şey olmamış gibi, “niye gidip el öptünüz” deyip duruyorlar.  Böyle süfli beyne sahipler işte.

Sivri akıllı Yavuz Selim “Arkaz, İP genel merkezinden ve İP mensuplarından özür dilemeli” diyor. Şimdi buraya bir şey yazarım da olmaz. Muhatapları anlayıversin.

Seçim hezimetinden sonra el öpme meselesi ile iyice ezilip yamuldular.
Ondan bağırıyorlar günlerdir.

12 Temmuz 2018 - İstanbul

10 Temmuz 2018 Salı

Ümit Özdağ İP’in liderliğine oynuyor

Neval Kavcar
Öncelikle Cumhurbaşkanlığı Hükumet sisteminin fiilen başlamasını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve yeni kabinesini kutluyorum. Türkiye için hayırlı olmasını diliyorum.

Sıkışan, köhneyen, defolu sistemde yapılacak tadilat kalmamıştı. Karşı çıkmak yerine, tüm siyasi partiler ucundan tutup belki de bir sonraki dönem kendilerinin başına geçeceği sistem için yardımcı olsalardı.  Neticede millet devlet el ele verdi, kendi yolunu açtı.
***

ÖZDAĞ, SÖZDE TÜRK OCAKLARINDAN İSTİFA ETMİŞ

Kimi kandırıyor acaba? Çünkü Türk Ocakları genel merkezinin gölge genel başkanı Nuri Gürgür seçimden bir ay önce “parlamenter sistemi geri getirecekler” gerekçesi ile hem Millet İttifakına hem de Meral Akşener’i işaret ederek, ocak mensuplarını yönlendirdi. Bunlara oy verin, dedi.

Birçok Türk ocaklı da buna uydu. Ya İyi parti vekil adayı oldu, ya da bulundukları çevrede İP’in propagandasını yaptı. Türk Ocakları resmen İP’i ve Millet ittifakı destekledi. HDP’nin de meclise girmesine vesile oldu. Hal böyle iken, Cumhurbaşkanı seçilmesi dolayısı ile Erdoğan’ı kutladılar diye Türk Ocaklarından istifa etmiş.

Ya da Türk Ocakları mensuplarına İyi partiyi destekletmesi, yasaya aykırı tüzükle halen yönetilmeyi sürdürmesi sebebiyle mi böyle bir tavır içine girdi? Yoksa İyi Parti genel başkanlığına mı oynuyor?
***

İYİ PARTİNİN BOŞ MUHALEFETİ

Meclis açıldı, yeni dönemin işaret fişekleri de atıldı. Ümit Özdağ “CHP ile ittifak yapmasak daha çok oy alırdık” dedi. CHP ile el ele verip, PKK partisini meclise sokmayı dert etmiyor da baraj altı olmalarına kılıf arıyor. “HDP’ye Kürt siyasi hareketi” diyen Akşener yüzde 7 çok bile aldı.

Aylardır akıllı uslu siyaset üretilmedi. Dayanağı olmayan duyumlar üzerinden fitne kazanı kaynatıldı. Ümit Özdağ’ın söylemleri ise savaş esnasında yabancı kuvvetlerin moral bozucu propagandasına benziyordu. Suriye’deki askerimizin perişan olduğu, yıkanamadığı sözleri toplumu yaraladı. Savaşta bırakın askeri, cephe gerisindekiler bile aç kalır, yeri gelir yıkanamaz, yeri gelir şehit olur. Adı üzerinde savaş bu. Çarıklarını yiyenlerin soyuyuz biz.

Neyse efendim, mecliste en yaşlı vekil olarak İP’li Durmuş Yılmaz’ın açılış öncesi eski meclis başkanı Kahraman’la devir teslimde söylediklerini duydunuz mu? Mealen yazıyorum:” Sandık her şey demek değildir- anayasanın 101. Maddesi geçerli hala, meclisin üzerinde güç yoktur, yani “yeni sisteme ait yasalarda çıkmadı, kabul etmiyoruz.”

Nasıl bir çarpıtma? Yeni sistemde Cumhurbaşkanı ve yürütme, yasamanın üzerinde diye neresinden uydurdu-lar bilmem.

Millete rağmen, yedi düvelin yanında yer almaktır yaptıkları. Avrupası, ABD’si yeni sisteme karşı. Bunlarda karşı.  “Demokrasi sadece sandık demek değildir” nedir? Aynısını A.Gül’de söylemişti.
***

İP’LİLER PARTİNİN DAĞILACAĞINI BİLİYOR

İyi Partinin resmi yayın organı Yeniçağ’ın patronu Ahmet Çelik artık milletvekili. Yeniçağ’da şöyle bir haber:” 27. Dönem Milletvekilliği yemin töreni öncesi TBMM'de İstiklal Marşı okunurken HDP Eş Genel Başkanlarının salona girmemeleri tepkilere neden oldu.”

Allah Allah,” PKK partililer ayıp etmiş.” Onları, CHP ile el ele verip meclise sokan İyi partililer değil mi? Ortada ayıplık durum yok, hıyanet var. O haberi okuyunca sanırsınız ki PKK partisini meclise sokan Yunan CHP ve İP’si.

Yine Ümit Özdağ Suriyelilerle bozmuş durumda. Kriminal hangi olay varsa, ona göre öznesi Suriyeli. Babaları Türk siyasetine damga vurmuş, Başbuğ’un oğlu Tuğrul Türkeş neyse, Muzaffer Özdağ’ın oğlu Ümit Özdağ’da o. Konuştukça batıyorlar.

Özetle; Türk Ocakları, Millet İttifakını desteklediği için Özdağ onları temize çıkarmaya çalışıyor. Ayrıca, partinin geleceğinin olmadığını da biliyor İP’liler.

MHP tabanı da artık, Ümit Özdağ, Şenol Bal, Koray Aydın, Musavat gibi adları partide görmek istemiyor.

 11 Temmuz 2018