“Devletin
Parti yardımını yemeden dağılmazlar” deniliyor, ortak kanaat böyle. Akşener’in
halkta karşılığı olmadığı anlaşıldı. Sınıfta kalan öğrenci gibiler. “Daha yeni
kurulduk.” Yeni kuruldular ama yedi düvelin gözdesi olmayı başardı Akşener.
Google prensi işini bırakıp yanına koştu. Masonu, Süleymancısı, Nurcusu, Türk
Ocaklısı, FETÖ tabanı Network oluşturdu.
Ümit
Özdağ “Akşener'in kongre kararı parti içi demokrasi konusunda diğer partilere
örnek olmalıdır” diyor. Kapristen demokrasi çıktığını öğrenmiş olduk. Arabasına
binip kaçmaya çalışmış, partililer önünü kesmiştir. Rezalete bakar mısınız?
Bunlar
olmadan az önce de eski gençlik kolu başkanının burnu kırılmış, bir Allah’ın
kulu çıkıp da “ne oluyor?” dememiştir. Hâl böyle iken seçimden hezimetle çıkan,
CHP olmasa baraj altı kalacak olan bir partinin genel başkanı siyaseten
sıkışınca “istifa” resti çekmiştir. Şimdi
de 72 saatlik süre istemiş. Üç il başkanının kendisini Akşener’in penceresine
zincirlemesi de siyasi fantezi.
Üç
partilinin sözleri ile öfke krizine giren Meral hanım devletler arası problemde
ne yapacaktı acaba? Hâl böyle iken Lütfü Türkkan “B planımız yok, Akşener genel
başkanımız, bırakmayız, Haftada bir gelip Salı günleri mecliste konuşur” diyor.
Velhasıl,
Akşener’in bir sözü bir sözünü tutmadığından, bir yere gitmeyecek.
Delege
aday gösterecek, o da devam edecek.
***
TÜRKKAN: ERDOĞAN’DA
MECLİSTE DEĞİL!!!???
Bu arada
mecliste genel başkanı olmayan tek parti İP.
Koray Aydın
ne demiş, “aldığı sonucu kabul edemeyen bir liderin yaptığı demokratik bir çıkış
hamlesidir.” Çıkış, tekrar seçilmek midir?
Lütfü
Türkkan’ın verdiği örnek de evlere şenlik. “AKP’nin de mecliste genel başkanı yok.” Kaprisli Akşener’in, böyle meclis
başkan vekili var. Kıble belirlemek için toplandılar, yönleri daha da şaştı.
“Madam”
kelimesine kızmış gibi öfkelenen İP genel başkanı aslında, “başarısız bulunması
ve HDP ile ilgili davranışına” cevap veremeyince “kurultay ve istifa” dedi. Oysaki
madam denilmesinin üzerinden 11 gün geçmişti.
Akşener
tekrar seçilebilir fakat seçmen nezdinde kaybedilen prestiji toparlanmaz. “Yan
cebime koy” kurultayı partinin dağılmasını sadece geciktirebilir. Şu saatten sonra Haydar Baş’ın BTP’si gibi
olurlar ancak.
***
YÖK-YÜKSEK ÖĞRENİM
KURUMU
Bir
konuda görüşmek için aradığın telin ucundaki görevli, 0.850..ile başlayan hattı
aramanızı söylüyor. O hattı yanılıp aradığınızda bildiğiniz çağrı merkezi gibi
durumla karşılaşıyorsunuz ve zaten sorduğunuz soruya cevap veremiyorlar.
“Mahkemeye verin” diyende oluyormuş. Kazanılmış hakkı için öğrenci mahkeme
kapısında mı sürünecek?
Şikayetler
giderek artıyor. 5143 Sayılı öğrenci affından sonra tek yetkili YÖK olmalıyken,
her üniversite farklı takvim uygulayıp kafasına göre takılıp af mağdurlarını
afzede haline getirmeye kararlı gibi.
Öğrenci
yazmış. “Af kanunundaki kazanılmış hakka göre İstanbul Üniversitesine yatay
geçiş yapma hakkımı kullanacağım, Uludağ Üniversitesi “18 Eylüle kadar bekle,
diyor”muş. Neye binaen? Af kanununda, önkayıt mı var? Yok. Yatay geçiş yapmak
içinde İstanbul Üniversitesinde son tarih 1-10 Ağustos arasıymış.
Niye
böyle kanuna muhalif davranılıyor sorusunun cevabı “senato o kararı aldı”ymış. Önce
kanunu okusalarmış bari. 18 Eylül tarihi, aftan yararlanmak isteyenler için son
gün. Mesela, 20 Haziranda belgesini teslim edenlerin bekletileceği gün değil.
YÖK’ün
üniversitelere yolladığı genelgeye bakarsanız, Uludağ Üniversitesinin 18 Eylüle
kadar niye beklediğini anlamanız zor. Kanunda sanki ön kayıt yapın denmiş gibi
kesin kayıt yapmayıp, 18 Eylülü bekletiyorlar.
Ege Üniversitesi de yatay geçiş için
18 Eylül sonrasını baz almış. Her Üniversite kafasına göre takılırken, YÖK tek
yetkili olmakla birlikte ne takvim yayınlayıp olaya el koyuyor, ne de “olup
biteni takip ediyor?”
YÖK’te konuşmaya çalıştığınız
yetkililerde “konuşmak günah gibi” derhal başka birime bağlıyor gibi yapıp
başından savıyor. Ülkenin her kurumu baştan aşağı elden geçmeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder