28 Temmuz 2018 Cumartesi

Gelin almaya gider gibi lider almaya gittiler

Neval Kavcar
Yatıp kalkıp İyi Parti vukuatları ile uğraşıyoruz. İstifa edenler, hiç umulmadık kelli felli kişilerin Akşener’e övgüler düzmesi, partinin %9, Akşener’in %7 almasını hepsini Akşener aldı, aslında alınan oy oranı %17 denmesini şaşkınlıkla seyrediyoruz.

PKK partisi güzellemesine ses çıkarmayan, İP’e oy isteyen S.Somuncuoğlu, B.Ercilasun, N.Gürgür İ.Öksüz gibi benzeri adların “ne olur geri dön” yakarışlarını da ibretle seyrediyoruz. “MHP iktidar olamıyor, Bahçeli salıdan salıya sadece konuşuyor” diyen bu zevat ve İyi parti gazetesi Yeniçağcıların Akşener’in vekil olmamasını, Cumhurbaşkanı olacağım derken nal toplamasını, ‘otum yerine m.kum demesini, HDP’ye “Kürt siyasi hareketi” hitabını görmezden gelip “meclise giremedi ama olsun salı günleri hitap eder” demelerindeki rezalete yutkunuyor millet.

MHP iktidar olmuyorsa müsebbipleri bir tarihte Ankara’ya konuşlanmış, ülkücü, Türk Milliyetçisi adı ile meşhurlamış bu tipler işte. Bizler de Anadolu’da onları sevdik, saydık, kusura bakmasınlar madah bir şey sandık. Şunu yazmış, bunu demiş diye duymayana duyurduk.

Bilhassa Türk Ocakları zeminini ele geçirmiş bir kesimin, dışarıdan kumanda fikirlere açık duruşları, rahmetli başbuğun vefatından beş yıl öncesinde başlatılan MHP’yi ele geçirme faaliyetini biliyoruz. Cemaat unsurlarının virüs gibi sardığı yeri yok ettiğini bilen önce rahmetli Türkeş akabinde Bahçeli’nin onlara mesafeli duruşunu gördük. Yerden göğe haklılarmış.

Adlarını saydığım, sayamadığım nicesi ile bırakın yol yürümeyi, WC’ye gidilmezmiş.

Profesörüz, bilim insanıyız, yedi düvel leb demeden leblebiyi anlarız diyen bir kesin bugün görülüyor ki milli reflekslerini kaybetmiş şekilde, statülerinin yerle bir olmasına aldırmadan “eşit vatandaşlık- Kürt sorununda kırmızı çizgi olmaz” diyen CHP’nin içinde olduğu ittifaka oy atabildiler. Hem oy attılar- sizde atın dediler, hem de 15 Temmuz öncesinde kalmış hataları öne sürüp “AKP’de yapmıştı” diyebildiler.

Saçları sakalları ağarmış, bir ayakları çukurda bu ekip günlerdir “ne olursun gel”i terennüm ediyor. Gerek parti olarak, gerek yöneticileri olarak ve gerekse İP’in akil insanları olarak yüzleri dahi kızarmıyor.

“Meral hanım olmazsa bizde yokuz” diyorlar, B planları yok. Takılmışlar Akşener’in peşine, onun abuk subuk laflarını bile yüceltiyorlar. Kaprisle “kurultay çağrısı” yapmasını da “demokratik davranışına” bağlıyorlar.

Tüm bu kepaze şeylerden sonra daha utanç vericisi oluyor tabi. “Dönmez” denilen Akşener “pazartesi döneceğim” diyor. Tencere kapak misali tam da birbirlerini bulmuşlar. Karakterden tutun, tıynete kadar. Bir yastıkta kocasınlar, Ülkücüler de şükretsinler ki bunlardan kurtuldular.

Siyasete kadın eli değdi dedikleri demek böyle bir rezaletmiş.
Gelin almaya gider gibi lider almaya gittiler.

***

AYTUN ÇIRAY’IN DÜNYA’DAN HABERİ YOK

Atatürk’ün “Beyaz Zambaklar ülkesinde” adlı kitabı tavsiye ettiğini söyleyerek “Büyük devlet ve refah içinde millet hamasetle değil, dayanışma ve haysiyetli aydınların öncülüğünde olunuyor” demiş Aytun Çıray.

Finlandiya, yüzyıllarca İsveç’in, yüz yıl kadar Rusya’nın sömürgesi olduktan sonra şu anda bile Brüksel’in ve dahi İsveç’in güdümünde bir ülkedir.

PKK cirit atmaktadır. İnsanları yüksek sesle konuşmaya dahi çekinirler. Aytun Çıray, Finlandiya’yı büyük devlet ilan etmeden önce, iki haftalık bir seyahat yapıp, işleyişi görmeliydi. Tepeden dolma akılla konuşmakla bir yere varılmıyor.

Finliler sömürge günlerinin psikolojisini üzerlerinden atmak için, millileşmek için büyük çaba harcıyor olsalar da, vahşi batının baskısı altında fazla yol almaları zor. Kitaplardaki hayallerle de bir yere varılmıyor.

5,5 milyon nüfusa sahip Finlandiya’da, nüfusun %94’ü Fin, %6’sı İsveç kökenli olmakla birlikte, sömürge dönemine atıf gibi Fince-İsveççe resmi dillerdir.

Finlandiya’nın başkenti Turku iken, (Finler Asya’dan göçüp, Türklerle bağı olduğu kabul edildiğinden) Turku’nun Türkleri hatırlattığı düşüncesiyle, Finlandiya’nın başkenti İsveç kralı tarafından Helsinki yapılmıştır.

Finlandiya deyince F.Gülen’in geçtiğimiz 10 Nisan’da Finlandiya devlet resmi kanalına verdiği röportaj aklıma geldi. “Darbe girişimin içinin boş olduğunu ve kendisi ile ilgisi olmadığını” söylemiştir. Finlandiya’da FETÖ okulu var mı, var elbette.

Fin halkını sevdiğim, çok milliyetperver ve bize çok yakın olduğunu bilmekle birlikte, ne yazık ki fason bir devlet halindeler halâ. Irkçı batının tasallutundalar.


29 Temmuz 2018- İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder