28 Şubat 2019 Perşembe

İyi Parti ders konusu olarak okutulmalı


                                                                       
Neval Kavcar
Akşener, mikser gibi karıştırmaya siyaset diyor. “Beka meselesi varsa tank fabrikası satıl-a-maz”mış. Belki on kere anlatıldı. “Satılmıyor, yenilenme çalışması yapılıyor” diye. Fakat o ısrarla halkı farklı düşünmeye itiyor. Yaptığı muhalefet değil, bekâ problemi çıkartmak.

Geçen hafta Bayburt’tan bir video görmüştük. İstiklal Marşı okunurken yetkililer oturuyordu. CHP köpürttü, İyi partililer köpürttü, FETÖ hesapları çıldırttı. Oysa ki, törende istiklal marşı okunmuştu. Kurtuluşla ilgili tiyatroda okunan istiklal marşının bir bölümü vardı videoda. Böylesine çirkef ortalık. Gri propagandayı düşman yapar biliyoruz. Bizde siyasiler yapıyor.
***
Gelelim Burhanettin Kocamaz’a. Adaylık başvurusu YSK’ya 26 dakika gecikmeli gidince adaylığı reddedilmişti. Akşener bu kararı siyasi bulup YSK’yı suçlayan konuşmalar yapıyor. Yine defalarca anlatıldı. Bir milyon üçyüz ellibin seçmeni olan Mersinde İp’in 24 Hazirandaki oyu 140.000. Buna rağmen korktukları için engel çıkardılar” yaygarası nedir? Nedir söyleyeyim, MHP ile ilgili görevleri devam ediyor. 

Başvurunun kasıtlı olarak YSK’ya geç getirildiğini DP Mersin il başkanı da söylüyor. Mersin’de seçim MHP adayı ile CHP-HDP adayı arasında geçeceğinden, B.Kocamaz’ı kenara kendileri çekti. İşin özeti budur.
***

Günün önemli haberi mahkeme salonundan geldi. Ceza FETÖ üyeliğinden verilmiş. Oysaki MHP’deki kurultay sürecindeki bağlantılar da deşifre edilmeliydi. Kurultay ile ilgili o kararlar için emir nereden gelmiştir? Yine hakim Burhan Yaz. İcra hakimi, görev alanı olmamasına ve 15 Mayıstaki kongre Yargıtay kararı sonrasına bırakılmasına rağmen, Akşener o kongreyi yapsın diye niye çırpınmıştır? Neticede Yargıtay o kararı verecekmiş. Aceleleri neymiş?

Bahsettiğim “MHP'li muhaliflerin 2016'da olağanüstü kongreyi toplamasına ilişkin, yerel mahkeme kararını onayan Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin eski üyesi Oktay Acu, Fetullahçı Terör Örgütü ( FETÖ) üyeliğinden 13 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı” haberidir.
***

Bu satırları yazma sebebim, İyi Partinin siyasete girişi kadar siyasetteki davranışının siyaset dersi olarak okutulmasının gereği. Küresel siyasetin yerel siyasete yansıma örneği olarak.

Yine üniter devlet yapısı içinde, Küreselleşmeci bir STK TESEV’in kurucu üyesi olan Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanlığı da o manada sorgulanmaya muhtaç.
                                                                   



26 Şubat 2019 Salı

ABD ihracı Zombi Partiler


                                            Aziz vatanı böldürmeyeceğiz                                       
Neval Kavcar
ABD ülkeye sürekli yeni “Zombi parti” ihraç ediyor. Sanal reklamı başlamış bile. “Daha iyi parti” diye tanıtılıyor. AKP’nin İyi Partisi rolü ile yakında sahne alacak.

MHP’ye çöküp bir taşla sayısız kuş vurulacaktı, başaramadılar. Ne kudurganlıktı?  MHP lideri kalp ameliyatındayken, imzalar teslim ediliyor, Akşener “daha kaç kişi var, bilseler uykuları kaçar” diyordu. İyi Parti dediler. İşler kötü gitti.

Meral Akşener “Dünyanın geleceğini değiştirecek bilmem kaç liderden biri” diye kakalandı, millet yemedi, partisini baraj altı bıraktı. Akşener şu saatten sonra yardımcı kadın rolüne çıkar ancak. İyi parti dizisi bitiyor. İyi Parti tutmayınca “daha İyi Parti” diye internet sitesinden Amerikanvari başka reklam başlatıldı. “Değişim” lafı yine başrolde.

MHP’den İP yolu ile tuğla sökme operasyonu tutunca, aynı metodu AKP’de deneyecekler. Proje sahibi “evin içini kendi istedikleri şekilde düzenlenmesi” için liderliğe kimi seçti göreceğiz. Abdullah Gül olabilir mi, bir ihtimal. Zaten mevzu tuğla sökmek.

HDP ne dedi? “Gaye kazanabileceğimiz belediyeleri almak ama alma gücümüzün olmadığı yerlerde AKP ve MHP’ye belediyeleri kaybettirmektir. “ Yurdusev Özsökmenler – HDP eş genel başkan yardımcısı

Daha iyi parti için dört eğilimi bir araya getireceklermiş. Devletin her yönden ilerlemesi için “milli söyleme” ihtiyaç var. Tamamı mandacı tiplerin dört farklı görüş gibi sunulacağı yonca logosu ile siyasete yakında girecekleri anlaşılıyor. Abant platformu partisi bir nevi. Bunu yemiyoruz artık ama bakalım onlar ne zaman anlayacak?

Cenin Partinin sitesinde “bekara karı boşamak kolay” tarzı vaatlerin yanı sıra “sivil anayasa” yine gündemde. İlk üç madde aynen kalacak diyor. BAKIN YİNE TUZAK BİR CÜMLE KURULMUŞ. İlk üç maddenin korunması için, “ilk dört madde aynen kalacak” denmeliydi. Niçin? “MADDE 4- Anayasanın 1. maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

4. madde olmazsa, ilk üç madde otomatikman kalkar. Aynısını İyi parti kurulurken denediler. Yeni zombi partiyi doğmadan deşifre etmek gerekiyor. Ülkenin üniter yapısına göz dikmiş sözde siyasete hayat hakkı tanımak, Türk Milletine yapılacak en büyük kötülüktür.

Umarım ki henüz cenin iken düşük yapar yedi düvel.
ABD rahminden, Türkiye’ye hayırlı evlat doğmaz çünkü.

            2- Size Akşener’in peşine takılmayın, açıkta kalırsınız dedik. Dinlemediniz. Başınız göğe erdi mi?


25 Şubat 2019 Pazartesi

“N. Soyer büyük hukukçuysa, Alparslan Türkeş de vatan hainidir”


                                                     Eksi 10'da donmadım ama...                     

Neval Kavcar
Yedi düvel 3. Cins siyasetçi modelini enjekte etti. Kimler yok ki içinde. Modeli eskise de Meral Akşener.. Kemal Kılıçdaroğlu…Yine Mansur Yavaş, Tunç Soyer..Daha yok mu? Var. Şimdi onlar konumuz değil.

3. cins siyasetçilerin peşine takılan, 3. Cinste seçmen üretildi. Ortak noktaları menfaat. Kendisi, oğlu, torununun işe girmesi, böyyük makamlara yerleştirilme, ahir ömründe adam yerine konulma gibi…

Dün 15 km.ye yakın yolda, karda buzda üşümedim. MHP genel başkan yardımcısı Yaşar Yıldırım’ın söylediklerini okuyunca bir titreme geldi içime. Eksi 10 derecede donmadım, o cümleleri okuyunca buz kestim. Kelimeler atomdan daha güçlü. 

Mansur Yavaş ve Tunç Soyer’in aynı karede fotoğraf vermesini eleştiriyordu. Tunç Soyer’i “savunan benmişim” gibi kanıma dokundu. Hislerimi kelimelere dökemeyeceğim. Mazi gözümün önüne geldi. Bir de günümüz gerçeği. Madde manayı yenmiş miydi gerçekten?

Ne demiş Yaşar Yıldırım?Nurettin Soyer ölürken gözleri açık gitmiştir Alpaslan Türkeş'in asamadı diye..." "Zalimdi, son 50 yılın en büyük işkencecisiydi. Balyoz savcıları gibi o da delil ürettirmiştir. Babadan oğula suç geçmez. Doğru. Nurettin Soyer'in işkence yaptırdığı kişilerin çocukları asker, polis olamıyor. O babaların suçları çocuklarına geçiyor ama Nurettin Soyer'in suçu, oğluna geçmiyor.

Kılıçdaroğlu, Nurettin Soyer için 'Büyük hukuçu' diyor. Bu ne demektir? Bu darbe hukukunu savunmaktır. Nurettin Soyer ülkücülere eski TCK maddesi 146/1'den ceza istedi. Ne anlama geliyor bu madde? Anayasal düzeni silah yoluyla değiştirmek. Nurettin Soyer bizi vatana ihanetten yargıladı. Eğer bu büyük hukukçuluksa biz de, Alparslan Türkeş de vatan hainidir."

                                                                      Donduk!!!
"Devir öyleydi, ülkücüler birbirini suçladı Nurettin Soyer ne yapsın, suç babadan oğula geçmez diyen beyninden-cüzdanından bağlı keklikler" dondurdu asıl bizi.



23 Şubat 2019 Cumartesi

Bayburt, Ankara ve Mersin Operasyonları

                                                                 
Neval Kavcar
İnternet yaygınlaştığından beri haberleşme ve zaman akışı hızlandı. İnsanlar, haber doğru mu teyidsiz inanıyor. İşte taze bir örnek. “Bayburt’un kurtuluş töreninde protokolH İstiklal marşında ayağa kalkmadı” haberi.

Haber değil gri propaganda yapılıyor. Psikolojik savaş.
Tam FETÖ ağzı, CİA çıkartması. Lakin iktidar için öyle bir tablo resmedildi, kendileri de öyle laflar etti ki, habere inanıldı. İşin aslı şöyle: “Bayburt’un kurtuluş töreni İstiklal Marşı ile başlıyor. Sonra kurtuluş sahneleniyor. Tiyatroda sela ve İstiklal Marşını küçük bir bölümü okunuyor. İşte oturuldu denilen, o istiklal Marşı!!!???

İnanan çok oldu. Yalan haberin yaptırımı olmalı. Bu tür provokatif eylemler için çok okunan muhalif site ve medya seçiliyor. Yandaşları da sosyal medyada okunurluğunu artırıyor.
***
Fatih Altaylı “canım böyle istiyor” dese problem yok

Habertürk Gazetesinden Fatih Altaylı “Ankara’da Mansur Yavaş önde-ymiş…” diye yazmış. Olamaz mı, olurda dayanağı ne? Dayanağı ‘palavra.’ Genel seçimden yedi buçuk ay geçmiş. Hakiki anketi vatandaş sandıkta yapmışken, sözde geçerken uğrayan sanal yalancıya mı inanalım yani?

İşte Ankara cephesi:
Cumhur İttifakı= %53.5
Millet İtti.+HDP= %39.7+ %6.4= %46.1
Arada 7.4 puan fark var.

Mansur Yavaş “Ankaralıya tarhana sattıracak” diye mi artacak oy? Bir önceki seçimde kazanmaya yakındı, tren kaçtı. Şu sahte çek davasının dile getirilmemesi de ilginç valla. Gazetecilere gelirsek, bu yaşa gelmişler işleri, güçleri hile. Dik duranın kellesinin alındığını anlayamıyoruz nedense.
***
Mersin Kumpası..İP’in görevi MHP önüne bariyer çekmek

Sağ seçmeni kapmak için kurulan kumpasa şapka çıkarıyorum. Sözde ülkücü tanınan İP’den, merkez sağ görünümlü hacı murata(murat 124) DP’ye yatay geçiş yapıldı Mersin’de.

Medyada başka bir algı daha var. İP’in iddialı olduğu Mersin şeklinde sunuluyor haberler. Maşallah 24 saat internete giriyor insanlarımız ama 24 Haziranda Mersin’de kim ne kadar oy almış “bakayım” demek akıllarına gelmiyor.

İlde seçmen sayısı 1.350.000 civarı.
İyi Parti oy         …….154.000
Akşener oy         …….133.000

Mersin’de seçim Cumhur ittifakı yani MHP ve CHP-HDP arasında geçecek. İyi Partinin zerre şansı yok. Ha, CHP adayını çeker, HDP ile birlikte DP adayını desteklerse o ayrı. Var mı bu ihtimal?
***

Seçim sonrasında AKP’nin İyi Partisinin start alacağı ise her seçim öncesi demleniyor. Akşener’den bir şey çıkmadı. Davutoğlu-Gül’den çıkar mı? Bilmiyor mu bunu yedi düvel? Bir plan var ama ne?


21 Şubat 2019 Perşembe

İyi Parti - Mersin Kumpasında 2. Perde

                                                                     
Neval Kavcar
Önce Mersin ile ilgili bir duyum- iddia adına ne derseniz deyin, ondan söz edeceğim. Mersin’deki FETÖ kalıntı tabanın yerel seçimde, CHP’ye yönlendirildiği yönünde. İP’in seçmen kitlesi dağıldığı için Mersin CHP’nin olsun mücadelesine başladılar.

Mevzu, yerel seçim olmaktan çıktı. "Cumhur İttifakı" adı ile milli davranan kitlenin dağıtılması için son şans gibi görüyorlar yerel seçimi. Kim-ler? Onu da siz bulun.

Kumpasta 2. Perde başladı. Mersin il “B.Şehir adayını genel merkez bildirecekti diyor, Genel merkez Mersin ili suçluyor. Ortada bir dümen döndüğü buradan da belli. Teslim gününe kadar hiç mi görüşmemişler?

Bu tür işler FETÖ etkin iken olurdu, benzeri olayla karşılaşmak şaşırtıcı.
Akşener’ “Mersin, Manisa bizim” deyip de Mersin’i CHP’ye aleni veremeyeceği için el altından teslim etti. Kocamaz ne dedi? “Bizi izlemeye devam edin.” Adaylık gitmiş, Mersin gitmiş, ciddiyetsizliğe bakar mısınız?

Kumpasın ikinci perdesinde, kaçan İP tabanını toparlama, MHP’den seçmen çalma ve SP, AKP’den küskünleri, kararsızları toplayarak, MHP’nin seçimi kaybetmesine çalışacaklar. Başkaca amaçları yok.

Kumpası kuranlar, Mersin için CHP’de karar kıldı, İp’de buna uydu. Bu perdede, Burhanettin Kocamaz MHP adayının kazanmasını engellemeye çalışacak,  CHP+HDP için mıntıka temizliği yapacak.  

Her şekilde, Mersin’de B. Kocamaz, CHP-HDP ittifakının Mersin’i almasında Truva atı pozisyonuna geçti.

Açıklama:

24 Haziran Mersin seçim sonuçları
AKP:   325.476    AKP+MHP Toplam: 470.495
MHP:  145.019
CHP:  304.139    CHP+ HDP Toplam: 496.689
HDP:  192.550
İP   :  154.112
Diğer: 15.319
***

İP’in zerre şansı var mı sizce? Niye o oyun oynandı peki? MHP’yi ufaltmak, toplum zayıfa yardım eder algısına sığınmak, aleni hareket edilemeyen CHP-HDP’nin önünü açmak, DP adıyla ülkücü görünümden kurtulmak, AKP tabanına da seslenmek için.

İP, son seçimine kamikaze rolü ile giriyor.


19 Şubat 2019 Salı

Akşener ve Kocamaz’ın Mersin operasyonu

Neval Kavcar
Mersin’de CHP ve İP ayrı ayrı aday gösterme kararı almıştı. Baştan sorayım, Mersinde CHP ve İP kendi ittifakının oyunu bölerse MHP kazanmaz mı? İP aday göstermezse taban hüsran olur diye bu kumpası kurdular. Burhanettin Kocamaz’ın adı bilerek YSK’ya geç teslim edildi. Evet “bilerek.” Saat 17’de biten süreç için, 17.25’de liste teslimi nedir?

Kocamaz’da işin içinde. Koray Aydın, Meral Akşener’de içinde. Kemal Kılıçdaroğlu zaten biliyor. 

HDP, İyi partiye oy atmaz endişesi ile kendi tabanına operasyon çekti Akşener. Kimse 25 dakika sonra liste teslimini açıklayamaz. Burhanettin Kocamaz’da açıklayamaz(1) İP genel merkezi de. İl başkanlığı da.

Bu kumpas Mersin’deki İyi Parti tabanına kurulmuştur.

Düşünelim, kime yaradı? Niye MHP’nin Cumhur ittifakı içinde aday çıkardığı yerde Akşener Ve Kılıçdaroğlu anlaşmadı? İkisi ayrı ayrı aday çıkarıyor numarası çekti? O haliyle ne İP’in, ne de CHP’nin kazanması mümkün mü? Değil. PKK partisinin oyunu alabilmek için, ülkücü tabana kurulan bu oyun Mersin’de iyi anlatılmalı.

Akşener’in peşine takılanlar da onu iyi tanımalı. Üç aylık taze bakanken tayin kararnamesinin üst nüshasını Erbakan’a(Başbakan) imzalatıp, alttaki listeyi değiştirip Demirel’e götüren Meral Akşener için İyi Parti tabanını uyutmak nedir ki?

2016’dan beri anlatılıyor, işte gördünüz. Bundan sonra Mersin İyi Parti tabanından başlayarak, Akşener’e gereken cevabın verilmesi gerekir.

Mersin’de önlerinde iki yol var İyi parti tabanının.
1-   MHP adayını desteklemek.
2-   HDP-CHP ortak adayına oy atmak.

Kaynak: B.Kocamaz attığı twitle: “Şunu herkes bilmelidir ki henüz son sözümüzü söylemiş değiliz. Kim ne derse desin. Biz hala pes etmedik. Herkes rahat olsun ve bizi izlemeye devam etsin. Mutlaka bir yol bulacak ve Mersin’i entrikalar ve ayak oyunlarıyla birilerine teslim etmeyeceğiz” demiş.

Hiç üzülmüş bir hâl göremedim. “Teslim etmeyeceğiz” dediği de MHP li aday. Ayak oyununu MHP yapmış sözde. Yuh size.
Kime teslim edecekler peki? HDP ile el ele CHP’ye. Çünkü HDP, CHP adayına desteğini açıkladı.

B. Kocamaz’ın twitini görünce adım gibi emin oldum ki “o da biliyordu.” 

Asıl soruya geleyim. İzmir’de PKK muhibbi Tunç Soyer’e destek ters tepince, Iğdır’da HDP (sözde) kazanmasın diye adayını çeken Akşener, Mersin kumpası tabanda infial yaratınca acaba şapkadan ne çıkaracak?
                                                                 


18 Şubat 2019 Pazartesi

HWR ve Doğu Türkistan


                                        İnsan Hakları İzleme Örgütü (HWR)                                   
Neval Kavcar
ABD’nin kurduğu yüzlerce sivil toplum kuruluşundan biri de, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HWR). Merkezi Newyork’ta, şubeleri ise Amsterdam, Beyrut, Berlin, Brüksel, Chicago, Cenevre, Johannesburg, Londra …Ve tabii Türkiye’de de dallanmış budaklanmış örgüt şeması mevcut. “İnsan hakları dernekleri” gibi. ABD politikaları Newyork’tan, o devletlere şubeleriyle dayatıyorlar. Yerelde taban oluşturuyorlar. Düşünün Soma’daki 301 madenci yakını ile irtibatı sağlayan bir dernek kurulacaktı(son durumu bilmiyorum) giderlerini ABD’den bir vakıf karşılıyordu. Toplumun hücrelerine giriyorlar. Bağışıklık sistemi felç olmaz mı?

HWR’nin D.Türkistan’la ne ilgisi var derseniz, geçen hafta cezaevindeki ozan Abdurrehim Heyit “işkence sırasında şehit oldu” haberi yayılınca, Dışişleri Bakanlığı da Çin’e sert çıkmıştı.

Tam da bu noktada, HWR olaya dahil oldu. Dedi ki Türkiye’ye: "Ankara artık açıklamalardan da öte elindeki tüm diplomatik imkanları kullanarak harekete geçmeli." “A.Heyit Öldü” haberini yayanlar belli oldu anlayacağınız.

Doğu Türkistan işgalden kurtulmalı, Çin’in güdümünden ABD kontrolüne girmemeli. HWR “Çin’deki insan hakları ihlali için koalisyon oluşturup baskı rejimini araştıralım” diyor. Gördünüz mü nerelerden bağlamaya çalışıyorlar. İşte Çin bu durumdan kendisi kurtulmalı. “Uygur özerk bölgesini” adına uygun hale getirmeli. İşkenceyi bırakmalı, baskıyı kaldırmalı.

Akıl vermeye devam ediyor HWR. “İslam İşbirliği Teşkilatı'nın öncü üyesi Türkiye, Mart ayında Abu Dabi'de düzenlenecek dışişleri bakanları zirvesinde, Müslüman azınlıklara yönelik baskıların kınanması ve durdurulması için çözüm önerileri sunabilir” diyor. 15 Temmuz öncesinde olsak “sunun” kelimesinin “emir” telakki ederdik.

HWR gibi ABD çıkarına politika üreten STK’nın "Türkiye yaptığı açıklamayla Sincan Türklerinin sesi olmada övgüye değer bir liderlik sergiledi. Şimdi, bu sözleri eyleme dökerek Çin hükümetinin azınlıklara yönelik ihlallerine karşı harekete geçmeli" şeklindeki kışkırtmalarına dikkat etmeli.

Bu demek değildir ki, Uygur özerk bölgesinde yaşananları halı altına süpürelim. ABD- Rusya- Çin denkleminde ara yer dayağı yemeden adım atmalıyız. Ve HWR’ye Soros bağış veriyor. (Açık Toplum Vakfı tarafından)

Süper güçler, maşa kullanmayı pek sever. Suriye’de varılan mutabakatın yaralanmasını istiyorlar açıkçası. Hem o mutabakat yara alsın, hem Uygurlar sürünmeye devam etsin, hem ‘İpek yolu projesi rafa kalksın’, hem de Türkiye’nin başı belaya girsin.

Nasıl plan ama.
***

1-  23-24 Şubat 2019'da Türkiye'de “Uygur Milli Eğitimi: Krizler ve Çözüm Yolları Çalıştayı”nı dikkatle izlemek gerekiyor. Bana biraz Abant platformlarını hatırlattı. Yanılmayı umuyorum. Akademia.org’a HWR’nin Türkiye’ye biçtiği rolü koymuşlar. Samimiyetten kaynaklanmıştır inşallah.
3-  ABD, STK ordusundan vazgeçmeyecek, etkin kullanımına devam edecek.
*** 
ABD Türk kamuoyunun dikkatini Uygurlara yönlendirerek, Türkiye'nin güvenlik gerekçesi ile uğraştığı Suriye politikasını değiştirmeye çalışıyor. Bunun içinde kendisini Türk Mİlliyetçisi olarak tanımlayanları hedef alıyor. Bir taşla sayısız kuş. Hem BOP projesi nefes alacak, hem "Cumhur İttifakı çökecek", hem Çin'le kanlı bıçaklı olunacak, bu vesile ile Uygurların tepesine daha çok binilecek.

Bakın bugün ne yayınladı ABD Ankara Büyük elçiliği? 19 Şubat 2019
", 2017 Nisan’ından bu yana, 800,000 ila 2 milyon Uyguru ve diğer Müslüman azınlık gruplarına mensup kişileri “toplama kamplarında” göz altında tutuyor: "



17 Şubat 2019 Pazar

Ozan Arif üzerinden saldırı

                                                                                                                                   
Neval Kavcar
Vefat ettiğini duyunca “Allah taksiratını affetsin” dedim. Noktaladım.
                                                            ***
Lakin, belli bir kesim cenazesini kullanarak yaylım ateşi başlattı. “Ozan Bahçeli’ye küs gitti” başlığının hedefi “MHP ülkücülere vefa göstermiyor” deyip onları duygusal yalnızlığa itmektir. Ve ithamlar ithamlar. Yüce Divan defolu Koray Aydın seçilemediği kongre sürecinde MHP genel merkezine ‘karga yuvası’ diyen, MHP liderine ağza alınmayacak hakaretler eden Arif Şirin olduğu halde, acaba kim kime kırgın olmalı? (Öncesi de var uzun lafa gerek yok.)

FETÖ, Ozan Arif üzerinden hücuma geçti. Tabii, FETÖ diyorsak ipler CİA elinde. Vefat ile ilgili yorumların hedefi “Y-MHP.” “Merkez partiyiz” deyip MHP’den tuğla sökmeye çalışanlar, Ozan Arif’i niye kullanıyorsunuz? Tunç Soyer’e oy atılsın diye “Bahçeli, Ecevit ile bizim adımıza helalleşti” diyen FETÖ ağzının peşine nasıl takılıyorsunuz?

Konuyu dağıtmayayım. Ozan Arif vefat etti. Akşener’in önceden belli programı sebebiyle cenaze dört gün bekletildi. Kendisinin Dünya ile bağı kesilmiş, ahirete intikal etmiştir. Varsa söyleyeceği olanlar, kendisi söylesin.

Bana da kızanlar var. “12 Eylülde Başbuğ ve ülkücüler işkenceden geçip, idam ve müebbetle boğuşurken Ozan Arif Almanya’ya kaçtı” dediğim için. İyi de bunu Hürriyet gazetesine verdiği röportajda açıklamış. Benimle ilgisi yok. “'Ya zindana, ya gurbete' ikilemiyle karşılaşınca, Almanya'ya gittiğini” söyleyen kendisi. Hürriyet Gazetesi aracılığı ile milyonlarca kişi okudu.

Nazım Hikmet kaçmıştır, FETÖ’nün önde gidenleri kaçmıştır. Bu mudur dava ehli olmak? O dönem konuyu anlamış “yutmuştuk.” Ama bir durun kardeşim. Sustuysak ahmaklığımızdan değil her halde. Darbe her birimizi yamultmuşken, 11 yıl sonra çıkıp gelenin de ağzının ayarı olmasını istemek hakkımız.

Ozan Arif’in “Seni zindan, beni gurbet çürüttü” satırları Nazım Hikmetin kaçıp, yıllar sonrası “Kuvayi Milliye Destanı” şiirini yazıp “vatan şairi” olmasına benziyor. Solcular “Nazım kaçmasaydı öldürülecekti” gibi çıkış bulmuşlar, bizde bulabilirdik ama MHP’yi hasım ilan etmeyeceksin o zaman. Millet Ozan Arif işkence gördü sanıyor C-5 şirine bakıp. Öyle sansınlar, orada yazılanları başka ülkücüler çekti diyoruz. “Bak işkence çekmiş, kaçtı diyorsun” diyenler oldu, cevap da şart oldu.

Ozan Arif'in cenazesi, Akşener’in programına uygun 4 gün bekletilince, Mustafa Yıldızdoğan “niye konserini iptal etmedi” de demesin kimse.

Kendisinin MHP ile maddi-manevi bağı kalmamıştır. Olabilir. 2016 yılında FETÖ sarmalı başlarken, Bahçeli kalp ameliyatı geçirdiğinde dalga geçebilir mi 66 yaşında olgun bir insan? Hala MHP’liydi diyenler, 24 Haziranda CHP-İP-HDP ittifakına “pes etme” şiiri yazabilir mi ülkücü?

Son bir şey “Almanya’ya kaçtı ise 11 yıl sonra Türkiye’ye döndüğünde niye ülkücüler karşıladı onu deniliyor. 12 Eylül ülkücülerin üzerinden silindir gibi geçmiş ve ortada MHP diye bir şey kalmamıştı. MDP, MÇP ile sıfırdan çalışma başlatılmıştı. Ozan Arif Avrupalarda konserlere çıkmış, ortalık durulunca geri dönmüştür. Mevzu budur. Kıyamet döneminde, kim kime hesap sorabilir?

Bu konuları tartıştıran, yedi düveldir. Kimse oyuna gelmesin, Ozan Arif üzerinden MHP’ye yürüyelim derken kalan kredisini de tüketmeyin bence. 

Not: Bu satırlar Ozan Arif için değil, Ozan Arif paravanı ardından yaylım ateşi açanlara cevaptır.

15 Şubat 2019 Cuma

CHP, İzmir’de “ceketimizi koysak seçilir” diyor

Neval Kavcar
CHP’nin üç büyükşehirdeki aday seçimi elinde kağıt olmadan rest çekmeye benziyor. Ankara’dan başlayayım. Mansur Yavaş’la niye bir hezimete daha razılar acaba? Samimi söylüyorum, Beypazarı’nın gelenekselliğinin Mansur Yavaş ile ne ilgisi var? Peki “sahte çekle icra takibi yapmaktan” aldığı cezaya ve Yargıtayca o cezanın onandı iddiası ne olacak? 

Ya İstanbul? CHP, orada darman duman. Kemal Bey son kozunu oynamakta ısrarlı. Şu vakte kadar “HDP-İP’yi sırtlandık, CHP’nin asli görevi bu mu?” diyorlar. Birde, aday seçiminde CHP’nin problem tipleri aday göstermesinin sebebini anlayamıyor CHP örgütü.
***
CHP, İzmir’de “ceketimizi koysak seçilir” düşüncesinde. Tunç Soyer Habertürk’teki programda projesinin olmadığını da söyledi. Başka ne dedi? Meselâ "12 Eylüldeki performanslar nedir?" 

Tercüme edeyim. Diyor ki Tunç Soyer:
12 Eylülde ki konumumuzun arkasındayım ama yerel seçimle olup biteni karıştırmayın.”

Özür beklenmiyor. Kaybedilen hayatın telafisi olmaz. "Yaşanmasaydı" dahi demiyor. HDP "sizi destekliyor" denilince "herkesin başkanı olacağım" diyerek PKK zihniyetini kucaklayabiliyor. Tunç Soyer'in adaylığı ile Türkiye'yi kutuplaştırmak kimin fikridir?
          
HDP İzmir eş başkanı sözlerini duyunca, hemen kahveye uzanıp bir kaç yudum içiyor. Vücut dili ne diyor sizce? Onu niye desteklediklerini kime soracakmışız?!!
                                                               
Özetle; "Tunç Soyer'in vizyonu HDP ile gayri meşru aşk yaşayıp, bir nesli mezara gömen babasına sahip çıkarken, BOP projesini İzmir'e çekmekten ibarettir." Tunç Soyer'in CHP'liliğini değil başka şeyler konuşuyoruz farkındaysanız. Tunç Beyden ne İzmir'e, ne de CHP'ye başkan falan olmaz. 

Ha bir de malum FETÖ konusu. Darbe girişiminden 9 gün sonra Hürriyet gazetesinde böyle bir haber yaptırılmış. Bu söylentilere güleceğine niçin böyle bir habere ihtiyaç duydu onu açıklamalı.

*** 
Videolar için arkası önü kesilmiş derler. İkna olmayanlar için tamamı aşağıda.
                                                                         
           https://www.youtube.com/watch?v=d1H_jkl82_E&t=2466s            
                                       

13 Şubat 2019 Çarşamba

Şişli Eftal Hastanesi Yerinde Kalacak


                               5 Haziran 1899 - Şişli Hamidiye Eftal Hastanesinin Açılışı                       
Neval Kavcar
Abdülhamid Hanın dualarla açtırdığı, hayratı Şişli Hamidiye Eftal hastanesi hizmete devam edecek.

Geçtiğimiz yıl taşınacağı ifade edilmişti. Bu konuda kaç yazı yazıp, nerelere gönderdim, sayısını unuttum. “Sabahtan akşama Abdülhamid han deyip dizilerini çekiyorsunuz hayratını niye yok ediyorsunuzdan tutun, dar gelirlinin tedavisini elinden alıyorsunuza kadar” yazdım da yazdım.

Şu anda bazı bölümler hariç hizmet vermeye devam ettiğini duyunca sevindim. Sebebi de o hastaneyi Sultan Abdülhamid Hanın vefat eden kızı için ‘tamamen’ kendi kesesinden hayrat olarak yaptırdığını bilmemdi.

Hastanenin Resmi sayfasını açtığınızda:Kamuoyu Dikkatine
Şişli merkez yerleşkesinde tüm dahili ve cerrahi branşlar başta olmak üzere her alanda yataklı ve poliklinik hizmeti devam etmekte,

Sarıyer yerleşkesinde ise, Kadın Hastalıkları ve Doğum Klinikleri ile Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Klinikleri başta olmak üzere her branşta yataklı ve poliklinik hizmeti vermekte..”  yazıyor.

Geçmişi karıştırmaya gerek yok fakat hastane tümden taşınacaktı.(1) Şişli Eftal o bölgede; birçok özel hastane arasında resmiyete güvenden, dar gelirliye hizmete kadar büyük yük kaldırmakta idi. Aklın yolu birdir.

Deprem yönetmeliğine uygun yeni binaların da yapılıp bilhassa “Çocuk hastalıkları” bölümünün yeniden açılmasında sıra.

Hayata dair tehdit varsa, o binada hizmet devam etsin, en küçük sarsıntıda yerle bir olsun demedim. İnşaat devam ederken de poliklinik hizmeti devam edebilirdi.(Yataklı kısmı bir müddet olmazdı)

15.375 metrekarelik arsanın başka amaçla kullanılacağı endişesi ve emaresi vardı. Manevi yönünün ağır bastığını görmek sevindirici.

Hamidiye Şişli Eftal’in yerinde kalması için çaba gösteren herkese teşekkürler.

                                                  


11 Şubat 2019 Pazartesi

Gül en fazla Akşener’in rolüne soyunur

                   
                                                                           
Neval Kavcar
Emare çok. Geçtiğimiz yıl Akşener-Gül ikilisi birlikte kuracakmış partiyi..Olmadı.  Gül ortak aday olacaktı, yedi düvel Akşener’i denemek istedi. Derken, millet Akşener’i Genel başkanlıktan düşürdü.

Bir de bunun evveli var. MHP, sanal kurultay ve kriptolarla Akşener’e teslim edilecekti. Muhtemel Meral Hanım Başbakan, Gül’de Cumhurbaşkanı olacaktı. BOP’da 2. Evre başlayacaktı. O hayal hepten güme gitti.

İbre sürekli Gül’de titreşim halinde. Meral Akşener “A.Gül 31 Martı bekliyor” dedi hatırlarsınız. Kıstas başarısızlık mı yoksa her şekilde parti kurmak için sakin ortam mı bekleniyor göreceğiz.

Bu defa işin içinde Babacan’da var. Yan kuvvet Davutoğlu’da. Kılıçdaroğlu’nun Noel Baba gibi 20 vekili bacadan bırakacağı iddiası üzerine Akşener altta kalmayıp “benden de 21 vekil” der mi der. Vekilin tayin edildiği dönemi de gördük. Mecburi hizmet gibi. Demokratik olması adına bari kura çektirseler değil mi?

Ülke siyasetinin “şahin görünümlü Murat” etrafında şekillendiğini bilen yedi düvelin elinde epey bir yedek var. Hem sağa lider atıyorlar, hem de MHP’yi rayından saptırmak için içinden-dışından saldırıya maruz bırakıyorlar. İddiam odur ki, tüm kriptolar- olası belediye başkanları da 31 Martı bekliyor.

Hiç kusura bakmasın Abdullah Gül deyince aklıma hep “Annan Planı” gelir. Yer yerinden oynarken, hatta bazı önemli maddeleri kendisinin açıklaması gerekirken bakanlıktan birileri açıklamıştı. KKTC’yi referandumla Rum tahakkümüne sokacak plan oylanıyorken Abdullah Gül ortada yoktu. (2004)

Herkes Erdoğan Cumhurbaşkanı adayı olacak diye ona saldırı düzenlerken, altı ay öncesinden “Abdullah Gül Cumhurbaşkanı adayı olacak” dedim. Erdoğan bile farkında değildi işin. Gül, etliye sütlüye karışmıyor şirin gözükmek için demiştim. Öyle de oldu. Erdoğan vitrinde savaşırken, bir el Gül’ü Çankaya’ya itiverdi.

Şimdi ne olur? Erdoğan varken, Gül sadece Akşener’in görevini yapar. AKP’den biraz seçmen çalar.
Buna rağmen meydana çıkar mı?
?????

Mevzu “milli ittifakı” devirmekse, elbette.
Sonrasına bakılır.


10 Şubat 2019 Pazar

Doğu Türkistan Tanınmalı


Bir bestesi sebebiyle iki yıldır Cezaevinde olan, halk ozanı Abdurrehim Heyit işkence sonucu şehit olmuştur. Nur içinde yatsın. 
Dış İşlerimiz Çin'i kınamış, BM'yi göreve çağırmış ama yetmez.(1)
Sözde "özerk Uygur bölgesi" olan topraklar Çin zulmü altında inliyor.
Çin İşgali sona ermeli, "Doğu Türkistan" devlet olarak tanınmalıdır.
Neval Kavcar         
                                             
                   Yeni haber.. Çin ozanın yaşadığını bir video ile duyurdu...
                                
                                                                                 


Çin bu olay üzerine "biz de terörle mücadele ediyoruz" demiş. Türkiye, Çin gibi başka milletin toprağını işgal etmedi. Kendi topraklarında yedi düvelin ürettiği mikropla cebelleşiyor. Aba altında sopa gösteren Çin, eninde sonunda önce kendisi tanıyacak "Doğu Türkistan"ı. 

(1) http://www.mfa.gov.tr/sc_-06_-uygur-turklerine-yonelik-agir-insan-haklari-ihlalleri-ve-abdurrehim-heyit-in-vefati-hk.tr.mfa

Derken Çin Abdurrehim Heyit "yaşıyor" dedi, videosunu yayınladı.
Öncelikle ailesi bunu doğrulamalı.
Sonra; ABD, son yıllarda Uygurlar üzerinden Çin'e baskı yapıyor. Türkiye'de buna dahil. Lakin gerçek, Çin'in Uygur bölgesini işgal ettiği, Türkleri soykırıma uğrattığıdır. Derhal işgali sonlandırmalı, Doğu Türkistan bağımsızlığına kavuşmalıdır.
                                              İşte o video
                                                      



                                                                                       

9 Şubat 2019 Cumartesi

Tabutlarımızda yaşıyoruz

                                                                                                                         
                                               Aynı aileden dokuz cenaze..!!                               
Neval Kavcar
Hırs, açgözlülük işin içine girip, malikler kendi hakkından, aldıkları dairenin durumundan habersiz olunca yukarıdaki manzara kaçınılmaz oluyor. Kat sahiplerinin binayı kafasına göre yonttuğu, riskli çok bina var. İmar affından faydalanmak istiyorlar. Bu afta en büyük eksiklik “binaların güvenlik” konusunun ihmali. Bina belli bir kata göre ruhsatlandırılıp, temeli ona göre atılmış. Sonra üzerine fazladan katlar çıkılmış. Birçok yerde böyle.

Bir tanıdığım Şişli’den ev alacaktı. Kredi çekeceklerdi. Bankadan gelen rapor “binanın çürük olduğu için yıkılma kararı alındığı” yönünde idi. O bina hala yerinde duruyordur her halde.. Kredi çekmeye gerek duymayan biri almış, belki de “imar affına” başvurulmuş bile olabilir.

Yine bir başka binada dublex daire ikiye bölünmüş, diğerini satıyorlardı. Kredide problem çıkacaktı, onlarca çözümü basitti. “Karşı daireyi gösteririz.” Satılık daire de; yapan inşaatçının, miras olduğundan kardeşlerin bile hissesi vardı.

İmar izni ile birlikte kaçak kat sahipleri, türlü yalan atarak, imar affından yararlanmak istiyor. Türlü palavranın döndüğü ortamda, Dünyadan habersiz olanlar “aman düzelsin” diyor. Hem paraları gidiyor, hem de can güvenlikleri. Devlet kontrol etsin tamam da, kişi kendi canını önce kendisi düşünecek.

“Kat çıkacak halim yok ya, en azından çatı tepeme akmaz” diye üstüne çıkan kata razı geliyor. Şunu düşünmüyor, fazladan kat çıkılınca kendi arsa payı düşüyor. Zarara giriyor. Ayrıca o binanın temeli, yeni katlara dayanabilecek mi, zaten düşünülmüyor.

Kartal’daki bina çökerken hemen yakınındaki binanın da kolonlarını patlatmış. Sıkıntının büyüklüğüne bakın. Demek ki sadece kat malikleri değil yandaki apartman sakinleri de kaçak kata karşı çıkmalıymış.

Kartal Belediyesi açıklama yapmış:” Daha önce alınmış bir riskli yapı kararı yoktu. Ancak hak sahiplerinin imar barışı başvurusu vardı.” “Riskli yapı kararı” incelenirse verilir. Durduk yere alınmaz ki. Bina, zemin artı 5 kat olarak yapılmış. Sonra kaçak katlar çıkmış, zemindeki atölye ruhsatsız olduğu için 2017’de kapatılmış. Buna rağmen o iş yeri çalışmaya devam etmiş. Taşıyıcı kolon kesilmesi doğru mudur bilinmiyor.

Bu olayda herkes suçlu. Apartman sakininden, resmi görevlilere kadar. Kimse suçu birbirine atmasın.

Not: 1-Halk Eğitimi Merkezlerinde, apartmanlarda kat maliklerinin hakları konusunda kurs açılması gerekir. Bir yerden başlayalım değil mi?
        2- Ev alacak olanlar paraya acımadan bankadan expertiz raporu alsınlar öncelikle. Kredi çekmek şart değil.
        3- İşin seyri değişti. Bina deniz kumu ile yapılmış. Hemen yanındaki binanın da neredeyse tüm katları kaçak. O müteahhitler derhal bulunmalıdır.