3. hava limanında çalışan işçiler
ayaklanmış. Acaba
dedim, ücret problemi mi var? Oluyor, duyuyoruz. Ev geçindiriyorlar,
emeklerinin karşılığını alamazlarsa patlama olur. “Yok, o değilmiş.”
“Yemek, barınma ve çalışma
şartları”ndan şikâyetçilermiş.
Uzun süredir orada çalışanlar var aralarında. Geçen yıl da aynı şartlara sesini
çıkarmayıp, açılışa bir ay kala isyan etmelerinin altında iyi niyet aramıyorum.
“Ne güzel Dünyanın sayılı havalimanlarından biri yapılıyor” demek yerine “adı
şu olsun bu olsun tartışması” başlatıldı. Sürekli bir kusur arama. Millet yararına atılan adıma karşı çıkmaya
muhalefet denmez kanımca.
Yıl 1976’ydı
sanırım. İzmir Buca’dayım. Okul, ful komünistlerin elinde. Ben dâhil birkaç
kişi kel aynak gibiyiz. “Faşist olmanız için ne kadar ödeniyor?” muhabbeti
yapıyorlar. Neyse efendim, çeşitli
fraksiyonlardan solcular bir araya toplanıp boykot kararı aldılar.
“Sınıf perdeleri zamanında
yıkanmıyor, camlar silinmiyor…” gibi sebeplerle üç gün boykot yapıldı. Dümbelek
çalıp ’sabah oldu hep uyandık, siperlere dayandık’ eşliğinde göbek attılar.
Yeni
havalimanında, açılışa ramak kala yapılan bu isyanımsı görüntü bana “kirli cam
boykotunu” hatırlattı. İYİ-Sen denilen, inşaat işçileri sendikası yetkilileri
yüzüp kuyruğa getirdikten sonra bu isyanı niye başlattı? Ne zaman kurulmuş bu
sendika? 25 Eylül 2017’de. 20 Kasım 2017’de de sendika binalarının açılışını
yapmışlar. Hiç ilgisi yoktur ama ad ve kuruluş olarak İyi Partiyle pişti
olmuşlar. Bunlarda NATO sendikası çıkar mı, çıkar. (Şaka benimkisi canım.)
Serviste
geçen sürenin mesai saati sayılmasını da istemişler!!
Sendikanın
adı İyi ama niyet hiç iyi durmuyor.
Bu
İyi-Sen’li kardeşler yaptıklarına “3. Havalimanı direnişi” diyerek neyi
amaçlıyor? “Kötü şartları protesto etmek” ayrı, devletin zorda olduğu dönemde
Gezivari “direniş” görüntüsü apayrı.
Neyse efendim, kimdir bu İYİ-Sen
yönetimi merak ediyorum açıkçası.
29 Ekim
2018’de sayılı günler kala, çalışma şartları sebebiyle niye kazan deviriyorlar?
HDP’liler olay yerinde, muhtemel provokasyon için.
Yeni havalimanı 29 Ekime yetişmesin
diye çalışan işçilerin ayaklandırıldığı anlaşılıyor. Buna sabotaj denir.
***
MİLLET BU ZİHNİYETE
GÜVENMİYOR
Gerçi güvenilecek
halleri de yok ama. CHP, İyi Parti muhalefet yapıyoruz diye, insana saçını
başını yolduruyor. Nurcular yedikleri
haltı temizleme telaşında. Yok “bize böcek kondu, yok biz kimseye düşman
değiliz” diye her gün yeni bir şey yumurtluyorlar. Ülkenin bölünmez
bütünlüğüne, şu zor zamanda HDP’yi meclise sokarak omuz veren Nurcular “Kimseye
düşman değiliz” diyor. “Millete düşmanlar, yetmez mi?”
Aynısı,
CHP, İP, Türk Ocaklılar, Süleymancılar, SP ve diğer ıvır zıvır içinde geçerli.
Denizin içinde güneşe bakıp “yüzünü güneşe dön” Türkiye diyen İP il başkanları
ile fason parti görüntüsündekiler, son demlerini yaşıyor.
“Suriye’deki
Türk askeri yıkanamıyor, Afrin’e girilmesin” gibi yedi düvelin suflesini bize
üfleyip durdular biliyorsunuz.
Muhalefet, eleştiri doğru zeminde yapılırsa anlamlıdır.
15
Temmuz darbe girişimini geçirmiş, partilere ABD tasallutunun had safhada olduğu
ortamda, milletin istiklaline sahip çıkmak, devleti bütün tutmak gibi
düşüncelerle tesis edilen “Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemini”, aylarca “tek adamlık” diye eleştirdiler.
Sonra ne oldu? 24 Haziran seçiminde
“tek adam” olabilmek için her biri aday oldu. Samimi olsalardı, parti olarak
meclise girme mücadelesi verirlerdi.
Akşener havasını aldı, İnce %32 aldım diye, CHP’nin başına geçmeye çalışıyor.
Yeni
sistem, dengeyi beraberinde getirdi, art niyetlileri de ortaya çıkardı. Vatanın
birliği için AKP-MHP bir araya geldi, HDP ile örtülü ittifaklarıyla CHP-İP ve
SP açığa çıktı. Sistem turnusol kâğıdı gibi. Gerçek yüzleri ortaya çıkardı.
Kimse dönüp, 16 Temmuz öncesinin
örneklerini vermesin. O yapılanlar hataydı, hep söyledik. Şimdi aynı yoldan
niye geçiliyor kardeşim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder