Neval Kavcar
Amacın
sadece birisi tabii ki bu söylediğim.
Suriye’nin
bombalanması arifesinde görüldü ki, işler Irak, Libya, Afganistan’daki gibi
yürümeyecek. Devletler “kimyasal-kitle
imha silahı” gibi bahanelerle eskiden olduğu gibi birlikte hareket etmek
istemiyor. Almanya, çekimser kaldı. Üç devletin meclislerinden “bizden izin
alınmadı” isyanı yükseliyor.
Sebebi
her devletin Suriye’de güçlü istihbaratı var. Rusya “kimyasal saldırı mizanseni
beyaz baretlilere” ait dedi. Her şey olabilir. O hengamede olan insanlığa
oluyor.
Başlığa dönersem ; “Suriye’ye
gelmiş, kimyasalı inceleyecek gözlemciler araştırmaya başlayamadan” bombardıman
şüpheyi barındırıyor.
En önemlisi bombardıman yapan devletlerin İşid’e kimyasal silah verdikleri
yönünde. Ortaya çıkmasın diye de acil harekat yaptıkları iddiası vahim.
Beyin yakan bir iddia biliyorum. Ama
insanların beyni torba değil ki büzüp düşünmeleri engellensin.
Üç
düvelin “Suriye’nin tüm cephelerinde ateşkes ilan edilmesi ve hemen
uygulanması”nı isteyecekleri bir dizi tedbirle BM’nin kapısını çalacakları
konuşuluyor. “Tüm cephelerde ateşkes ne demek?” PKK-PYD irtifa kaybetti,
yıllardır emek emek oya gibi işledikleri Sözde Kürdistan’ın Suriye ayağı
silinmek üzere olduğu için devreye girdiler demek.
Mesela; Türkiye’nin Membiç harekâtını
yapmasını istemiyorlar. Rusya’ya ültimatom veriyorlar. Acil bombalayarak dikkat
çektiler, şimdi işin siyasi ayağını devreye sokarak Rusya-İran ve Türkiye’nin
“Astana kararlarını” devre dışı bırakıp, başa dönmek istiyorlar.
Durum bundan ibaret.
***
YERLİ
DAVOS’TA ABDULLAH GÜL
Marmara
vakfını kısaca tanıtayım. Küreselleşmenin küçük örneği, barış ve diyalog
inisiyatifi, çözüm için karar organları üzerinde kamuoyu baskısı yaratan STK.
Devletlerin tek başına karar alamayacağını öngörüyorlar. Sorosun üniter devletleri sonlandırma planının askerleri bunlar.
Marmara grubu birkaç gün önce
çeşitli devlet adamlarını konuşmacı olarak çağırdığı “21. Avrasya Ekonomi
zirvesi” düzenledi.
Yerli, Davos mu desek, ne desek. Başlığa sadece A.Gül’ü aldım, sebebini
biliyorsunuz. CHP-HDP-İP ve SP’nin ortak
Cumhurbaşkanı adayı deniliyor, yer yerinden oynuyor bir twit atıp da “kaos
ortamına katkı sunmam, aday değilim” demiyor.
Neyse
efendim Abdullah Bey orada önemli bir mevzuyu ele almış. “Makinadan robota,
robottan bilgisayarlara oradan şimdi yapay zekanın yönettiği fabrikalara
geçilmeye başlanırsa o zaman ortaya iki şey çıkacak; biri işsizlik” demiş. Yapay
zeka fabrikaları yönetse bile insan gücü olmadan fabrika çalışır mı? Kaldı ki
fabrikalar uzun süredir bilgisayar sisteminde.
Daha yazacağım bir şeyler ama
silikon vadisinde uçuşa geçmiş olan Abdullah Beyin önce aşağıya inmesi
gerekiyor.
***
YAZICIOĞLU
DAVASI
Muhsin
Yazıcıoğlu davası üzerindeki “takipsizlik kalktı.” Sevindirici bir gelişme idi.
Lakin ilk dikkat çeken şey, 132 şüpheliden sadece FETÖ ile irtibatlandırılan 20
kişi üzerindeki takipsizlik kalktı. O sebeple bu davaya bakan avukatlar buna
isyan ediyor. Bu kadar mantıksızlık olabilir mi? FETÖ’cü değildir,
kullanılmıştır. O kişiyi aklar mı FETÖ’cü olmadığı? Ne malum, ortak olunmadığı?
Gerçekten bir şekilde bu davaya
girmiş olanların FETÖ ile irtibatı var-yok üzerinden davanın sürmesi nasıl
düşünebilir? Geri
kalanların ya da şu vakte kadar davada adı geçmemiş olan başkalarının
aklanmasına sebep olacak bu karar umarım ki gözden geçirilir.
Avukatlar
“bu olayı 20 kişi yaptı, diğer 112 kişinin ilgisi yok demek ön yargıdır” diyor.
Hatta daha ileri gidip “bu 20 kişi de aklanacak, diyorlar.
Dava
avukatlarının altına herkesin imza atacağı şu sözleri önemli.
“Muhsin
Yazıcıoğlu suikastı çözülmek isteniyorsa, takipsizlik kararı tüm şüpheliler
yönünden kaldırılmalı, hiçbir önyargı ve ön kabule tabi tutulmadan, sadece
suikaste hasredilmiş bağımsız bir dosya olarak her açıdan derhal ve etkin
soruşturma yapılmalıdır. Hukuk bunu gerektirir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder