14 Mart 2019 Perşembe

Sahte senet, “mafya, yargıda iş takibi” iddiaları

                                                             Hepsi bu sinemada               
Neval Kavcar
Mansur Yavaş, çocuk istismarcısı dediği Necmettin Kesgin’le 2010’da tanışmış.  O kişi alacağı için, M.Yavaş’a yönlendirilmiş aslında.

Dava kazanıldıktan sonra 3.5 milyardan bir milyar talep edilmiş. Alamayınca, 600 bin dolarlık senet(sahte) icraya konulmuş. Şeker Fabrikasıyla olan davada, ayarlı yargı ile mi karara bağlandı da hak talep ediliyor, sorusu var?

Senet icraya verilmeden önce de mafya araya sokularak para isteniyor. Çek-senet tahsilatı gibi. Diğer soru, senetteki imza ve adın tutmamasıyla, sahte senedi kimin düzenlediği ve kimlere güvenilip icraya verilebildiği? Ortada vekalet yokken, 600 bin dolar neyin karşılığıdır?

N.Kesgin “İmza ve ad benim değil” diyerek karşı dava açmış. Mansur Yavaş ceza almış. Ve O ceza Yargıtayca onanmış. Bizi ilgilendiren bu kısım olmalı.

600 bin dolar tahsil edilseydi ya da 1 milyar lira alınsaydı; Şizofrenlik, üniversiteye giriş belgesinde sahtecilik(var mı bilmiyoruz) sözleri ortaya saçılacak mıydı? Elinde N.Kesgin’e ait olduğu iddia edilen çocuk pornolu şerefsizlik varken, niye para tahsilinde kullanılmış? Direk dava açılmamış?

Araya biraz da siyaset sokalım. Seçime ramak kala bu konunun ortaya dökülmesinde elbette, M.Yavaş’ın oyunu etkileme girişimi var. Normal değil mi? Aynı durum Mehmet Özhasaki’nin başında olsa bunları konuşmayacak mıydık?

Mansur Yavaş’ın ‘sahte çek- yargı içinde iş bitirme” videosu yayınlanınca, N.Kesgin’in avukatlarından birinin Şule Çet’i öldüren namussuzlardan birinin avukatı olduğunu yaydılar. (o avukat istifa etmiş) Yargıda iş takibiyle, avukatın başka davaya da bakması aynı kefede midir? M.Yavaş’ı temize çıkarır mı? Bebek katilinin avukatlığını yapanlar ne olacak o zaman?

N.Kesgin dünyanın en adi adamı da olsa ya da masum çıksa; Mansur Yavaş’la bilinen-bilinmeyen ilişkisi şu anda mercek altında. 

Böyle bir ortamda Mansur Yavaş ve CHP-İP’in “siyaseten saldırıya uğruyoruz” demesi utanç verici.

İşin diğer tarafı da Yüksek Seçim Kurumu. Hakkında Yargıtayın onadığı “sahte çek davası” olan Mansur Yavaş’ın adaylığı nasıl geçerli olabiliyor?

Daha da önemlisi; CHP ve İP böyle bir maceraya niçin atıldı?

Not: 1- Geçtiğimiz aralıkta, Türkgün Gazetesinin haberi üzerine, YSK’ya bilgi edinmek maksadıyla “Sahte çeki icraya koymaktan yargılanıp tazminat cezası almış, karar Yargıtay tarafından da onaylanmış bir kişi belediye başkan adayı olabilir mi?sorusunu sordum. Takip numarası: 31992.-----4. aya girdik, cevap yok.

     2- N.Kesgin: “Olayın içine Mansur Yavaş'ın bulaşmasından sonra işler karıştı. Anladım ki bana komplo kurulmuş. Mansur Yavaş ve ekibinin yöntemi buymuş. Dava kazanılınca bir sürü para aldı ama yine de benden para istemeye başladı. Vermeyince sahte bir senetle evime 600 bin dolarlık icra gönderdi. Kesgin olan soyadım, senedin üzerinde Keskin yazılıydı. Eğer bu hata yapılmamış olsaydı, Mansur Yavaş benden bu 600 bin doları tahsil ederdi. Mahkemelerde o kadar büyük gücü var. Bu dava kapsamında 10 milyon dolar civarında bir para el değiştirdi. Bu para, Mansur Yavaş ve ekibi ile SAMAŞ şirketinin sahibi Lütfi Talet Sam arasında paylaşıldı. Davanın sürdüğü 5 yıllık süreçte her şeyimi kaybettim” diyor.

https://www.sabah.com.tr/gundem/2019/03/09/mansur-sahte-senetle-hayatimi-mahvett

      3- Mansur Yavaş "hakkımda onanmış icra davası kararı yok" diyerek kamuoyunu yanıltıyor. Ankara 1. İcra Hukukun M.Yavaş aleyhine hükmolunan para-tazminat cezası, Ankara 6. Asli ticaret mahkemesinde açılan dava sonuna kadar ertelenmiş. Dava neticelendiğinde, erteleme kalkacak. Çünkü davayı açan N.Kesgin.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder