Neval Kavcar
İşte budur.
McKinsey tarafından kuşatıldığımızı hissetmiş, moralimiz bozulmuştu.
Sekiz yavrumuzu PKK elimizden almış, biz McKinsey çamur deryasında tepinmeye
devam ediyorduk. Uzaktan kumandalı muhalefetten
bahsetmiyorum. Onlar eleştirirken, ortamı gerip inatlaşarak, danışmanlık
şirketinin kalmasını sağlamaya dönük laflar ettiler.
Yedi düvelle savaşta sonuna kadar devletimizin
yanındayız.. Üzerimize füzeler yağdırsalar da, lokma sayımız azalsa da “kabul”
dedik. Önemli olan bu savaşta bize yenilmişlik hissi veren argümanlar olmasın,
kolumuz kanadımız kırılmasın dedik.
Muhalefet
değil milli dayanışma ruhu, Mckinsey’i püskürttü. Danışman akıl verir, rapor
verir, kabul edersin etmezsin ayrı, dedik. Fakat McKinsey toplumda Lawrens
olarak algılandı. Muhtemel FETÖ-CHP-İP tabanıdır belki ama hastanede muayene
için sırasını bekleyen sıradan insan dahi o adı zikredince, “nasıl hissetmiyor
Ankara” diye yılgınlığa kapıldım.
Muhalefet
gerçekten milli strateji gütmek yerine, ortamı gerici sorosvari söylem ve
eyleme itibar ediyor. Yoksa bu konu geçen hafta kapanırdı. McKinsey
danışmanlığı bir çok vukuatına rağmen, hiçbir şekilde, IMF-Duyun-u Umumi olarak
adlandırılamaz. Adlandırılırsa eğer, diğer kelimelerin vahameti kaybolur.
Osmanlı son nefesini verirken, damarındaki
son zerre kanı şırınga ile boşaltmaktır Duyun-u Umumi. Batı toplumunun nasıl
acımasız olduğunun kanıtıdır, IMF’ye kendin açken faiz ödeyip durmak.
McKinsey
ise geçmişi şaibeli, verdiği aklı ister kabul edip ister etmeyeceğin
danışmanlık şirketidir. De fikrini kabul etmeyeceğin danışman niye tutulur değil mi? Savaş moralle kazanılır. Tabanda millet cefayı çekerken, “McKinsey acaba emekleri zayi
eder mi?” düşüncesi ile nasıl katlanacaktı? Düşmanın gri propagandası gibi
bir şeydi McKinsey’in on altı bakanlığın emarını(MR) çekecek oluşu.
Uzatmayayım. Bekliyordum, birkaç gün
gecikti.
Go home McKinsey..
Teşekkürler Türkiye.
Moralimiz yerine geldi.
Not:1-
Sevdikleri her ne yaparsa yanında olmak değildir sadakat, yanlış gördüğünü
çekinmeden söylemektir. Hele ki ucunda vatan varsa. Kalemin vatan uğruna kurşun
olmayacaksa, kır gitsin o kalemi.
2- Yedi düvel yine ciğerimizi okuyacak
Lakin biz kendi elimizle teslim etmeyelim, o uğraşsın.
***
AKŞENER VAKASI
Devlet
Beyin Twiter mesajını okurken, bir karı kocanın aralık kapıdan “hadi gelip
vurun, yuh size” deyişi geldi gözümün önüne. Siyaset kurumu bu kadar basit
midir yahu? Bir senedir Küçük Emrah gibi “ezildik, bizi otelden attılar,
otobüse almadılar, afişimizi indirdiler” gibi ne kadar yalan varsa dikkat
çekmeye çalışan Akşener’e millet prim vermedi. Lakin o siyasi şirretlikte
kararlı.
“Bedelini ödersin” üzerine inşa
edilen, toplamda bir elin parmağını geçmeyen kişilerin Akşener’in kapısının
önüne gitmesi, videoların her açıdan itina ile çekilmesinin akla getireceği tek
şey var, dünde dedim “danışıklı döğüş.”
Üsküdar
ilçenin görevden alınması, Akşener’in şikayetçi olmayışı ile ilgilenmiyorum. MHP’nin dalını kıran yedi düvel, 13 kişiyi
mi kan kaybetmiş Meral hanımın kapısının önüne götüremeyecek. Bu danışıklı
döğüşten kimler ne kadar haberdar bilemem. Ama ortada bir dümen olduğu da
kesin.
İyi Partinin
vekilleri sağa sola göz kırparken, Akşener çırpınsın dursun batağında. Ne
diyeyim başka. Etme bulma dünyası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder