1 Eylül 2018 Cumartesi

Siyaset, Gazetecilik ve casusluk arasındaki ince çizgi

Neval Kavcar
MİT tırları davası “milli güvenlik” davasıdır. Hâl böyle iken, FETÖ- Soros- 5. Kol medya ve kendini bilmez siyasetçiler ülkeyi öyle keşmekeşe soktu ki, iyi-kötü karıştı. Oyski, hiçbir özgürlük “millet bekasının önüne geçemez.”

Devletin tepesi stratejileri herkese söylemek zorunda gibi abesle iştigal bir durum. Gerçekten, Türkiye aleyhine adım atılmış olsaydı bugün “Mit tırları”nı konuşmuyor olurduk. Demek ki ABD menfaatleri dışına çıkılmış.

O dönem “özgürlük” rüzgârı şehvetine kapılmış, “istediğimi yaparım” deyip partisinden bağımsız davranandan tutun, gerçekten devleti sıkıştırmaya” dönük bir dizi açıklamalar yapıldı. Aradaki ince farkı elbette mahkemeler çözüme kavuşturacak.

İşin içinde çapanoğlu olmasa, ne Can Dündar yurt dışına kaçar oradan serbest atışa geçerdi, ne de FETÖ’cüler bu davanın avukatı konumunda olurdu. Yine hep FETÖ diyoruz ama FETÖ’cülerin sicil amiri de elbette CIA. Tabanın kaçı bu durumdan haberdar, haberdar olsa da zihninde vahameti ne kadar süzebiliyor derseniz, halen faaller. Nasıl bir metotla beyinler iğdiş edilmiş bilmiyorum.
***

CHP’DE YER YERİNDEN OYNUYOR, GENEL BAŞKAN SIR

İşte tam da o dönemde CHP Aydın milletvekili Bülent Tezcan basın açıklaması yaptı. Belgelerin elinde olduğunu söyledi. Eren Erden verdiği ifade ile “belgeleri B.Tezcan’dan aldığını ama kullanmadığını” söylenmiş. Tezcan, birkaç ay önce “Her namuslu siyasetçi, böyle bir belgeyi bulduğu zaman açıklar. Her namuslu gazeteci böyle bir belgeyi yazar ve takip eder. Her namuslu siyasetçi de söylediği sözün arkasında durur. Bu iş bu kadar basittir." (Cumhuriyet) demişti.

Burada soru E. Berberoğlu , Bülent Tezcan, Kılıçdaroğlu ve Eren Erdem..dahil olmak üzere network’un tepe noktası neresi? Bülent Tezcan “belge bende” dediğine göre o belgeleri kamuoyuna açıklanmak üzere ona kim verdi? (1) Cezaevindeki vekilin rolü nedir?

Bülent Tezcan kabak gibi ortada kaldığına göre o belgeyi ona kim verdi açıklamalı. O açıklanan kişiye de nasıl geldiği netleşmeli. Eren Erdem’in hatırlayamadığı bir günde, Bülent Tezcan’dan aldığı belgenin nerden geldiğini, Bülent Tezcan hatırlayabilecek mi bakalım?
***

MİT TIRLARI NE SİYASETİN, NE DE BASININ KONUSU DEĞİLDİR

Devleti terör örgütüne cephane götürmekle suçlamaya “haber” diyenler CHP’de siyaset yapmakta. “Türkiye DAİŞ’e silah götürüyordu” propagandası basın özgürlüğü değil devleti darağacına sürüklemektir. O belgeleri teslim edeni ya da neden aldıklarını CHP açıklamaya mecburdur.

Bu iş “Tayyip gitsin de biz PKK partisi ile de işbirliği yaparıza benzemez.”

Can Dündar’ın belgeyi aldığı solcu vekil, E.Berberoğlu, Eren Erdem, Bülent Tezcan…ve hep bir FETÖ’cülük suçlaması. Ve hep bir suçu bir birine atma durumu.

CHP’de bu işin muhatabı kimse çıkıp konuşmalı. Yollarda yürümekle bir yere varılmıyor, problem çözülmüyor.

“MİT tırları” meselesi, ne gazeteciliğin, ne de siyasetin konusu.

Eren Erdem’in Zaman Gazetesine “genel başkanın talimatıyla gittim” deyişi, tam da “itirafçıları” hatırlatacak cinsten. Bu problemi CHP çözmeli.

Torbadan FETÖ çıktığında, herkes suçu başkasına atıyor. Kim kimi zorla böyle bir belge almaya ya da FETÖ gazetesi önüne yollayabilir?

“Hırsızın hiç mi suçu yok?”



1 Eylül 2018


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder