Emperyalist
devlet-ler uyum içinde çalışacağı hükumet, medya, siyasi ister. İşler umduğu
gibi gitmediğinde, görüntüde yerli, zahirde kendilerine göbekten bağlı cemaat,
STK, siyasiler, 5. Kol gibi faaliyet gösteren medya ile hüümetleri zorlar, “Ya
teslim ol ya da yok ol” derler.
Daha
olmadı uydurdukları bahaneyi uluslararası toplumun kabul edeceği değerlerle
süsleyip Irak, Suriye’de olduğu gibi askeri güç kullanarak işgal ederler. Taktik
hep aynıdır. Şu anda İran’da rejim değişikliği için ABD baskı kuruyor.
İçimizdeki
Amerikalılar da; köşesinden, twitter hesabından, tvlerden konuşmaya başlıyor.
“İran’da insan hakları yok. Vatandaş zamlarla ezilirken, yönetimin umurunda
değil… Kadınlar kan ağlıyor” diye yedi düvele lojistik sağlıyorlar.
İran’daki rejim, bir başka devletin
baskı aracı olabilir mi? Seçimle iş başına gelmiş iktidarları değiştirmek için,
kendi konuşlandırdıkları Sivil Toplum Kuruluşları ile insanları isyana teşvik
ederek, karışıklık çıkarmak da bir nevi işgal sayılmaz mı?
ABD’nin
bölgesel hesabına ket vuran, İran-Türkiye-Rusya’nın kurduğu ittifakın
devrilmesi için, onlara göre zayıf halka Türkiye’den başladılar. İran’a
geçtiler. Şimdi, ortaklaşa iki tarafa da vuruyorlar.
Gezi
olayları işe yaramayınca, adliyedeki-emniyetteki FETÖ’cüler ve 5. Kol gibi
çalışan medya ile 17-25 Aralığı tezgahladı. Tam da yerel seçime çeyrek kala. Medya
üzerinden saldırı hız kazandı. Hedef, onlara göre raydan çıkmış Erdoğan yerine
batı ile uyumlu çalışacak bir başkasının gelmesiydi.
O dönem için FETÖ’cüler A.Gül’e müthiş kızgındı. Yolsuzluk
köpürtülmüş, akılda “acaba?” sorusu dolaşırken, Abdullah Gül’ün yetkisini
kullanarak Erdoğan’ı görevden alması beklendi belki de. Böyle bir talep oldu
demiyorum. FETÖ’cülerin, Gül’ü pasiflikle suçlamalarının altında yatan nedir
diyorum.
Not: Proje
nedir biliyor musunuz? Bulunduğu noktadan düşürmek istedikleri lideri tabanına linç
ettiriyorlar. Baykal’da, Bahçeli’de bu yaşandı. “Bunlarla bir yere gidilmez,
şudur budur, dendi. Bizzat yaşadım. Kriptolar, çeşitli mahfilleri kullanarak,
tabanı lider değişimine hazırlıyor. Sonra altın vuruş yapılıyor.
Aynısını
Erdoğan için başlatmışlardı. Erdoğansız AKP.
***
HİÇ BİR ŞEY OLAMADIĞI
GİBİ ÇAPTAN DA DÜŞTÜ
Akşener ile FETÖ’cü Emre Uslu’nun
Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden twitleşmesi tam da o döneme rastlar. 17-25
Aralık olmuş, yerel seçim geçmiş, cumhurbaşkanlığı seçimine bir yıl varken. ABD’li
eski iki Ankara Büyükelçisinin CHP-MHP’nin ortak adayının Meral Akşener olması tavsiyesi
o twitleşmeden öncedir. İki tarafta durumun farkındadır. (1)
Meral
hanım, 2014’de Cumhurbaşkanı adayı olamadı, 2016’da Başbakan olacağım dedi
olamadı, 24 Haziran seçimi, siyasi hayatının cenaze töreni oldu.
Gelelim
bugüne, ABD “Bölgemizi biz dizayn edeceğiz” diyen Türkiye-Rusya-İran’a “höyt”
diye bağırıyor. İran’a, Türkiye’ye yaptırımlar geleceğini söylüyor. Hakan
Atilla’nın yargılanması, rahip Brunson olayı başta olmak üzere dolarla tokatlanmamız
o sebepten.
Yedi düvel Türkiye’ye benzeri
hamleleri yaparken, sözde muhalif partiler, bir kısım medyanın olup biteni
“kötü yönetiliyoruza” getirmeleri yedi düvele koç başlığı yapma anlamı taşır. Çift başlı, hantal parlamenter
sistem yerine olaylara anında müdahale edebilecek sistem kuruldu . Sirayet
edecek açık olmayınca, ekonomiyi çökertip, milleti isyan ettirme derdindeler
***
AKŞENER OLSAYDI DOLAR
ARTMAYACAKTI!!!??
İyi
Parti Stratejik İletişim Merkezi'nden Ümit Karaca demiş ki- @UmitKaraca_
“Meral Akşener kazansaydı bugün doların hızlı
yükselişini değil ülkeye gelen yabancı sermayeyi sanayi yatırımlarını konuşuyor
olacaktık. Kimi hak ediyorsak onunla yönetiliyoruz.”
Meral hanım iyi teslim olur mu
diyor, ne diyor?
Kaynak;
(1) http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/51329/ABD_Elcilerinin__Secim__Raporunda_Carpici_Tespit_.html
8
Ağustos 2018- Soma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder