Aynı
yerden devam ediyorum ama içime ukdeydi. Koyu gölgede yan gelip yatıyor
zannedenler var bizi. Oysa her saniye teyakkuzdayız.
Sadece
NATO şemsiyesi altında “Atlantik paktı milliyetçiliği” yapma, demir perde
döneminden kalma “komünizm motivasyonu” ile gard almaya devam etmekten
bahsetmiyorum. Ulus devletin ve elbette
Türk Milletinin güven içinde geleceğe yürümesine inanıyorsak, “küreselleşme” ki
içine “Komünizm de girer, kapitalizm de, ikisinin gayri meşru çocuğu liberalizmde”
hepsine karşı duruş göstermeli, cephaneliği ona göre ikame etmeliyiz. Önce
devlet olarak.
“Milli”
denilen unsur kökünü kendi kültüründen, dilinden almazsa kısa sürede düşman
addedilenlerin piyonu olunur. İşin acı yanı bunu fark edemezler.
Türk
Milliyetçileri olarak bizler bunun yüzyıllardır farkındayız. Öyle olmasa, “vatan
tehlikeye” girdiğinde ister darbe, ister işgal ister ne olursa olsun, canımızın
derdine düşer, istilanın bitmesini “lütfen bu gerçek deyin, ihtilal oldu deyin”
diye sevinç çığlıkları ile beklerdik. Oysa Türk Milleti tam tersi reaksiyon
göstermiştir, tüm tehditlere..Göster-e-mediyse, gerçeği bilmediğindendir.
Darbeler,
ekonomik saldırılar, kumpaslar baştan sona yedi düvelin planı ile olmuştur.
1960’dan sonra perde kalktığı için bunu daha net biliyoruz. Emperyalist devletler, kendi kurdukları
sistemle BM, NATO, Varşova paktı gibi sözde güvenlik kaygısı ile milyonlarca
insanı katletmiştir. Bazıları ortadan kalkmış, bazılarının fonksiyonu
bittiği halde devletleri elde tutmak için, sivil operasyon merkezleri haline
getirilmiş, milletleri içten vurmaya başlamıştır.
O bakımdan aziz vatan çocukları
yabancı dil öğrenirken, sosyal medyada yapılan algıya kapılırken, uğradıkları
kültür emperyalizmin batağında, farkında olmadan duydukları batı hayranlığı ile
birlikte kendi kültürünü ikinci plana attıklarını dahi fark edemiyor. Çirkef, çamurlu batak içinde debelenirken, düşman
kuvvetleri karargâhından kafayı uzatıp “seküler milliyetçiyiz” deyip, akıl
vermeye kalkıyorlar. Ya içeri girsinler ya da ‘nerde olduklarını” anlasınlar. O
kadar diyorum, işte.
STK,
kazanılmış siyasiler, cemaatler, 5. Kol gibi çalışan medya, Vatikan-Kudüs
hattının ortak projesi “mehdi-mesih” düşüncesinin montelendiğini fark
edemeyecek kadar dininden habersiz kıyametten önce Hz. İsa’yı bekleyenler,
İncil’den alıntıladığı “kılıcı olmayan, abasını satıp bir kılıç alsın”
sözlerinin altında siyasal islama kılıç sallayanlarla aziz vatan tam da kaos
öncesi durumda.
***
HER YAPILANIN
FARKINDAYIZ
Allahtan
ki bu kez hasta adam değiliz. NATO milliyetçilerini
de görüyoruz, cemaat tasallutunda kalıp ülkücülüklerini pazarlayıp adında “Türk”
olan ocakla hangi herzeler yendiğini de görüyoruz. Berlin duvarı kafalarına
yıkılınca beyni sulanmış, marxın safsataları ile uyuşmuş, yolunu şaşırmışların
fitnelerinin de farkındayız. Bazen susuyorsak, bilimesin ki kabullendiğimizden
değildir. Doğru zamanı bekliyoruzdur,
herkes bunu böyle bilsin.
“Algı
operasyonu” diyoruz ya, gerçekten önemli. Yüzyıllardır da böyle. Düşman, darman
duman edeceği toplumu içten parçalıyor. Birçok Türk devleti de tam bu sebeple,
kardeş kavgaları ile yıkıldı. Milletlerin içine ayrık otlarını ek sula, bırak
birbirlerini kırsın metodu hep vardı. “Parçala, böl ve yut.” “Asala, PKK” tam da
o projenin ürünü mekanizmalar.
***
RUHSUZ BEDEN CESET
OLUR, BEDENSİZ RUH İÇİNDE KIYAMET VAKTİDİR
Öyle bir
köşe yazısı ile halledilecek mevzu değil bunlar. Batının kültürel, ekonomik, siyasi, dini akla gelen her metotla
saldırmasına teslim olan zümreler, inlerinden kafayı çıkarıp ahkâm kesse de
sonuçta Türkoğlu Türk kalanlar, kendilerini Türk Milletinden addederek zafer
kazanılacağını bilenler oldukça ki var, her daim zafer bizimdir.
Hamaset değil
tarihi gerçekleri günümüz olayları bunun delili. Yeter ki millet ne olup
bittiğini bilsin. Türk Milliyetçileri nöbet mahallinde uyumasın, terk etmesin.
Değerini pula değişmesin. Türk Milleti için bazıları mermer diyor, bazıları
kilim, bazıları şu bu. Benzetme yapmaya gerek yok. ‘Türk Milleti’ diyerek zaten
fitili ateşlemiş oluyorsunuz, o yeter.
Satanlar
olur, yönünü şaşıranlar olur, üç kuruş için dilini kalemini geleceğini küffara
kiralayanlar olur. Bunlara bazen ne söylesen anlamazlar, gönül gözleri
kapalıdır. Barikatı aşamazsınız. Yapacak bir şey yok.
Neticede
şeytan şeytanlığını yapacak, insanoğlu da kendini koruyacak mekanizmadaki
gedikleri tıkayacak. Sızma varsa kendi problemidir. “Ruhsuz beden ceset olur,
bedensiz ruh içinde kıyamet vaktidir” deyip, Türk Milleti olarak geleceğe
yürüyoruz hülâsa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder