16 Haziran 2018 Cumartesi

“Can dostlar” dersi- İhlallerin TCK’ya alınması

Neval Kavcar
Hayvanlara karşı gösterilen şiddet toplumda infial uyandırsa da, kalıcı adımlar atılmıyor. Aslında genlerimize işlemiş hayvan sevgimiz var. Mezarlıklarımıza, kuşlar içsin sevap olsun diye suluklar yapılıyor. Belediyeler yasaların kendilerine vardığı görevle merkezlere üç beş göstermelik suluk yerine bunu yaygınlaştırmalı.

Yine beslenme odakları konmalı. Atalarımız bunu yapıyormuş. Belirli yerlere yemekler bırakılıyormuş. Halk özendiriliyormuş. Yine camilerimiz de kuşlar için suluk, buğday konan yerler vardır.

İnancımız gereği hayvanlara sevgi ile yaklaşmalıyız. Yüce Allah(c.c) Kuran-ı Kerimde, EN'ÂM-38. Ayette;” Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler.”

Onlarda ümmet ve kıyamet günü “rablerinin huzuruna” getirilecekler. O gün geldiğinde, diller susup tüm azalar konuştuğunda, bu canlar neler anlatacak? Kuşlar, kediler, köpekler ve adını sayamadığım tüm canlılara sevgi ile yaklaşmak, “kul hakkı” almak istemeyişimizin yanında demek ki “hayvan hakkı almamak” da var.

Her şey bitti, sıra ona mı geldi diyenler bencil tiplerdir. Evet, ülke olarak zengin değiliz belki ama “komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen peygamberimizin kedi sevgisini öğrenerek büyüdük.

Bir yere hayvanlar için yemek bırakanlara “git ileriye bırak, buraya alışmasınlar” diyen insanlar sanki o eve, sokağa, şehre kazık kakacağını zannediyor olmalı.
Hâl böyle iken sadece inancımıza, tarihten, genlerimizden gelen hayvan sevgimizi taçlandırmak için yasal dayanakta şart.

5199 Sayılı “Hayvanları koruma Kanunu”muz var. Hayvanlara eziyetin cezai karşılığının olacağı şeklinde yasal düzenleme uzun süredir beklemede. Bahisle köpek dövüştüren, yenilip iyi olmaz denilen hayvanları oraya buraya atanlar için Orman Bakanlığı, yakalarsa az bir para cezası veriyor. Bu da caydırıcı olmuyor.
***

DEVLET DUYARLILIĞI-KORUMAYI ARTIRICI TEDBİRLER ALMALI

Toplumda duyarlılığı arttırmak ve hayvanın da canlı olduğunu, gözyaşı dökmese de canı yandığını, yürekten ağladığının anlaşılması için Milli Eğitim Bakanlığı ana okulundan itibaren “Can Dostlar” (ad önemli değil) dersi verilmesini sağlamalı.

Hutbelerde yine bu konuya değinilmeli. “İhtiyaç değilken zevk için kuş avını günah addeden” bir toplumun fertleriyken, nasıl olup da vahşet haberleriyle sarsılır olduk?

Belediyeler yasal olarak üzerine düşeni “sözde değil özde” yapmalı. Hayvanlar hastalanıyor, araba çarpıyor şu oluyor, bu oluyor duyarlı insanlar durumu belediyeye bildiriyor, bazı belediyeler kalkıp ormanlık alana atıyor onları gözden uzak olsun diye.

Konu önemli, problem derin. Evlerine alıp besledikten sonra bıkıp sokağa bırakanlar içinde yaptırım şart. Ve ”sokak hayvanları” kavramı. Sokak hayvanları doğal ortamında yaşamalı deniliyor. Gösteriş için “hayvan hakları” koruma dernekleri var. İşi ticarete-siyasete dökmüş bir çoğu.

Her kurban bayramında “Müslümanları sıkıştırmak için” konuşuyorlar. Sanki Kurban Bayramı dışında hayvan kesilmiyormuş gibi abuk subuk konuşmalarla, “hayvan sevgisi” kavramının içini boşaltıyorlar. Soğuk, açlık, taciz, ezilme başta olmak üzere her türlü kötülüğe açık ortam nasıl bir “doğal ortam” oluyor?
Üç beş hayvan severin, kendisini adamasıyla bir yere varılmıyor ne yazık ki?
***

“HAYVANLARA KARŞI İŞLENEN SUÇLARIN CEZA KANUNU KAPSAMINA ALINMASI MÜCADELESİ YAPACAĞIZ.” DEVLET BAHÇELİ

Tam da 24 Haziran gibi önemli bir dönemeçte yavru köpeğin bacaklarının kesilmesi hadisesine duyarlılık gösteren MHP Devlet Bahçeli’nin “Bacakları kesilmiş köpek yavrusu hepimizin vicdanını kanattı. Be hey canavarlar, gücünüz bu masum hayvana mı yetti?” demesi üzerine bu yazıyı kaleme aldım. “Sondaj kuyusuna düşen Kuyu köpek için gözyaşı döken” bir topluma dönüşmek, cennet gibi bir duygu olmalı.

Vicdanımızdan oluk oluk kan akıyor. Toplum olarak dağıldık. Menfaatçi olduk. Acil bu sevgisizliği aşmamız gerekiyor.

Bahçeli’nin “gözümün önünden o fotoğraf gitmiyor” dediği caniliğin müsebbipleri, gerçekten TCK’ya göre cezalandırılmalı. Bir canlıya yapılan vahşetin “insan-köpek” ayrımı olamaz. Kişi köpeğini aracının arkasına bağlayıp koşturuyor, bir müddet sonra köpek yorulup yerde sürüklenip vücudu parçalanıyor. Cezası “Kabahatler kanunu”na göre 450 lira. Yapılan kabahat değil suçtur.

Ülkenin bekâ mücadelesinin 24 saat devam ettiği ortamda “bu mu kıstı?” diyenler! Uzağa gitmeyelim, Çanakkale zaferini tarihe yazdıran askerlerimizin bir resmi var gözümün önünde.

Bir dilim kuru ekmek ve içinde üç beş üzümü olan hoşafla günü geçiren o kahramanlar yanlarına bir ceylan ve bir de köpeği alıp poz vermişler biliyor musunuz? Ne ceylanı kesip yemişler, ne de bir dilim ekmeğimizi paylaşıyor diye o köpeği kovmuşlar. Zaferi birlikte kazanmışlar velhasıl.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder